Evliya Çelebi, seyahat esnasında uğradığı İran'ın Tebriz şehrini ve valisini şöyle anlatıyor; Evliya Çelebi şehri ve valiyle basından geçen hatırasını nak­leder... 'Tebriz, İran toprağının en şöhretli bir şehridir. Allah daima ma­mur eyleye. Çünkü bu ülkede çok sefa ederek memnun olduk. Birgün han ile can sohbeti ederken ben hakîre saf şarap teklif etti. Hakîr: - Vallahi billahi, Hz. Ali'nin temiz ruhu hakkı için bugüne kadar haram şeylerden ve keyf vericilerden hiçbirisini kullanmadım. Bü­yük atalarımızdan da bu kerîh murdar şeyi kullananı işitmedik. Bizi has meclisinizde mazur kılıp, af ile muamele buyurun, dedim. Han: - Ey biraderi can beraberi mal Gör ki, menim nür-u dîdem (Gönlümün nuru) ve sürür-u sînem (göğsümün sevinci) çığı çığı mirza şahım, Sana bir ayak üzere durup, bir ayak şarap verir. Anın hatırı için önce lal renkli şarabı nüşetmenem ki (içmem ki), sen destinden piyale çekesin. (Sen onun elinden içesin). Kimden korkırsan, eğer Kayseri zemîn satımdan (Osmanlı padişahından) korkırsan (korkarsan) şahınız beş aylık yoldadır. Eğer Han'ınızdan (valinizden) korkarsan, Erzurum Tebriz'den kırk konak yerdir. Pes imdi kimden korkarsan. Men ki İran Şahının hanlar hanı Kelp Ali Han'ım! Güzelce şahım bile dedi ki "Menim sultan ve han hananlarımdan, çöreğim çekenlerden kim ki şarap içerse bağrıma basarım. Men de şahın hatırım sayıp, nihayetince iyş ve çalgı meclisi kurup, has bade, çakır şarap içerim. Pes kimden korkarsın? İşte çakır içersin," dedi. Ben hakîr: - Ey güzelce Han'ım!.Sana güzelce İran şahı emrettiyse, banada şahlar şahı padişah (İnnemel hamrü vel meysirü...) nass-ı kat'î-sîyle (kesin bir delille) sarhoşluk veren şeylerin bir damlasını bile haram etti.Ol Cenab-ı Kahhar'dan korkarım ki, bütün varlıkları yok­tan meydana getirdi. Onun emrini saymayıp, içki içemem, dedim. Hemen Han cenahları: - Vallahi, yahşi mü'min ve mutaassıpsın, dedi. Hakîr de: . - Vallahi Han'ım! Mutaassıp değilim. Fakat Nu'man bin Sabit (İmam A'zam) mezhebinde temiz îtikadlı, dünya seyyahı, benî Adem nedîmi, Osmanlı hanedanım seven Allah'ın (c.c.) kuluyum, dedim