Corona virüsü Dünya’nın sağlığıyla oyuncak gibi oynuyor. Anlı şanlı devletler bu yayılmacı tehdit karşısında perişan halde. Çoğu ülke hazırlıksız yakalandı. Bazıları şaşkın ve dağılmış durumda. Bu arada yıllardır dünyayı meşgul eden bütün önemli siyasi mevzular ise mecburiyetten şimdilik bir kenara alınıyor. Korunmaları için büyük devlet fonlarının, olağanüstü imkanların ve sayısız kadronun seferber edildiği siyasi liderler birer birer gözle görünmez düşmanın pençesine düşüyor. Yöneticilerini bile bu beladan koruyamayan sistemlerin güvenilirliğinin sorgulanması da şimdilik erteleniyor. Virüsün sıcakta yaşayamadığı tezinden hareket eden bazıları umudunu kuzey yarımküreye yaz gelmesine bağlamıştı ki, sıcak Afrika ülkelerinden salgın ve ölüm haberleri gelmeye başladı. Bütün dünya yağmur duasına çıkar gibi, bir an önce aşının bulunup uygulamaya geçilmesini bekliyor. Dünya böyle sarsıcı bir salgının ağına düşünce, tahmin edileceği gibi komplo teorileri de arttı. Çin ABD’yi, ABD Çin’i virüsü bulaştırmakla suçladı. Coronavirüs salgını dünyanın başına gelen ilk afet değil. Önceki salgın felaketleri hakkında medyada yer alan haberler çok bilgilendirici. Ama ülkelerin bu salgınlardan yeterli dersi çıkarmadığı görülüyor. En zengin ve gelişmişleri bile halkını yeterince koruyamadı. Teknoloji ilerlemiş, uzaya gidilmiş, oraya buraya korkunç füzeler yerleştirilmiş, trilyon dolarlık şirketler ortaya çıkmış ama bir virüs hepsinin üzerinden silindir gibi geçebiliyor. Sadakatle vergisini ödeyen yurttaşlar alt tarafı üç kuruşluk test için ölüm pahasına bekletiliyor. Bu arada hiç umulmayan bir şey oldu; Türkiye salgına karşı gerekli tedbirleri zamanında alan ve açıklık ilkesi gereği halkı sürekli bilgilendiren bir ülke olarak dikkatleri üzerine çekti. Bu konuda Sağlık Bakanımızın hakkını teslim etmek gerekiyor. Panik havası yaratmadan gerekli adımların atılmasını ve devlet kurumlarının koordinasyonunu sağladı. İktidar da topyekun bu çalışmaların arkasında durdu. Gerçi tam tersi yönde görüşler de var. Aslında virüsün Türkiye’ye çok önceden girdiği ama hastanelerin ilgili bölümlerine durumu saptayacak test kitinin verilmediği, Uluslararası Para Fonu’nun ilan ettiği 50 milyar dolarlık fondan pay almak hesabıyla son bir iki günde “bizde de var” diye ortaya çıkıldığı ve konunun bu amaçla köpürtüldüğü iddia ediliyor. Elbette kimse buna kolay kolay inanmak istemez. Ama halkın salgına karşı sergilediği duyarlılığı, tıpkı kıtlık ve savaş yıllarındaki vurguncular gibi, kolonya ve maske vurgunlarına dönüştürmek isteyenlerin zuhur ettiği de bir gerçek. Gerek sosyal medyada yer alan yalan yanlış haberlere, gerekse salgın fırsatçılarına karşı yetkili kurumların hızlı davranması ve serinkanlı bilgilendirmeleri, halk açısından olumlu ve eğitici rol oynuyor. Şüphesiz kitlesel salgının henüz başındayız, Türkiye zengin bir ülke değil. Devlet kurumlarının tıkır tıkır işlemediğini de biliyoruz. Muhtemel bir salgına iktidarın, devlet kurumlarının ve ilgili personelin ne ölçüde hazırlık yapmış olduğunu zaman içerisinde daha iyi göreceğiz ... Haa !!! Unutmadan, Devletimiz tüm birimleriyle bu mücadeleyi yürütmeye çalışırken hala yerel bazda şov yapmaya doğal afet, yangın, sel baskını, şehit cenazesi v.b. her toplumsal olayda yaptıkları gibi corona’dan bile kendilerine özellikle sosyal medya üzerinden siyasi rant sağlamaya çalışan makam sahipleri var. Maşallah İsviçre çakısı gibisiniz her işe yarıyorsunuz da gerçekten dışarıdan çok komik görünüyorsunuz ve alay konusu oluyorsunuz !!! Gözünüzü seveyim biraz ağır olun, size bu akılları kim veriyor bilmiyorum ama şu bir gerçek ki kılavuzu karga olanın burnu b....n kurtulmaz...