HER 10 ÇAĞRIDAN 9’U ASILSIZ! 112 Acil Çağrı Merkezi, Aydın’da yaklaşık bir milyon 300 bin kişiye hizmet veriyor. Aydın’da 36 acil sağlık hizmeti merkezi bulunuyor. 2019 yılında bu 36 merkeze, toplam 912 Bin çağrı yapılmış. Bu çağrıların 109 binini gerçek çağrılar oluşturmuş. Bunu orana vurursak her 9 çağrıdan 8’inin aslı olmayan çağrılar olduğunu görürüz. Çağrı merkezi elemanlarını en çok üzen bu asılsız çağrılardan, HAKARETLER YAPILMASI ve TACİZ EDİLMESİ oluyor. Bunların çok ilginç olanı bundan 15 yıl önce Nazilli’de yaşanmıştı. O günlerde YENİ ASIR ve SABAH Gazetesinin kadrosunda çalışıyordum. SİLAHI İLE 112 EKİBİNİ TESLİM ALDI Aslen Mardinli olan ve İstanbul’da bir üniversitede okuyan 22 yaşlarında, A... isminde bir delikanlı, Nazilli’ye akrabalarının düğününe gelir.  Nazilli’de, bir hanım kızımızla tanışır. Kızımız 112 Acil ekibinde çalışmaktadır. Arkadaş olurlar ve genç, birkaç kez İstanbul’dan kız arkadaşı için Nazilli’ye gelir. Tanışmaları pekişir, arkadaşlıkları yol alır. Bu arkadaşlığın farkına varan kızın ailesi, kızlarını baskı ile bu Mardinli gençten uzaklaştırırlar. Erkek, samimidir. Kızı sevmiştir. Kızı kaçırmak için bir plan hazırlar. Nazilli’ye gelir. Kız arkadaşının 112’de görevli olduğu gün 112 Acil hattını arayıp, Nazilli’de EVRANLI Mezarlığı karşısında aracı ile kaza yaptığını söyleyip, yardım ister. 112 Ambulansı Evranlı Mezarlığı karşısında plakası verilen aracı görür. 112 personeli doktor dahil gencin yanına geldiklerinde, genç silahını çıkarır ve görevlilere kimse kımıldamasın der, teslim alır. “Yaşamak isteyen kımıldamasın, kımıldayanı vururum” der. Kız arkadaşını zorla 112 ekibinin içinden alır, zorla araca bindirip şoförün yanındaki ön koltuğa, yanında getirdiği iple bağlar, araca binip olay yerinden Bozdoğan ilçesi yönünde uzaklaşır. Olay, 155’e intikal eder. Bizde telsizlerimizden olayı duyduk. Arabamızla yola çıktık. Kızı kaçıran genç, Arpaz Mahallesinin yanındaki viraja hızlı girince, arabayı şarampole kaçırır, araç yan gelir yatar. Kızı ve genci araçtan polislerle birlikte biz gazeteciler çıkardık. Bu şekilde genç yakalanır. Yapılan yargılama süreci sonunda 18 yıl hapis cezasına çarptırılır. Bu gazetecilik mesleğinde unutamadığım olaylardan biridir. Her meslekte olduğu gibi 112 Acil Çağrı Merkezinde çalışanlarda maalesef her 10 çağrının sadece bir veya ikisinin aslı olduğu bir gerçektir. Hapishaneden çıkan Mardinli genç evlenir. Eşi ve 2 çocuğuyla, Mardin’den Nazilli’ye akrabalarına gelirler. Genç kardeşimiz biz gazetecileri de ziyaret etmeyi de ihmal etmemiş bizi sevindirmişti. ** NAZİLLİ SGK MÜDÜRÜNÜ GÖREVDEN KİM ALDI? Hepimiz, milletçe sıkıntılı günler yaşıyoruz. Diyoruz, korana virüsünün de ülkemize gelmesinin şokunu yaşıyoruz. Aslında, DÜNYA BİR BUNALIM YAŞIYOR. Milletçe birbirimizi sarılmamız gereken bu gönlerde, maalesef birbirimizin ekmeği, geleceği ve rızkı ile oynuyoruz. Çalışan, kazancı ile çoluk çocuğunun bakan bir babaya ancak saygı duyulur. Vekillerin görevi aileleri parçalamak değildir. Milletine hizmet etmektir. Memurla oynamak, onu görevinden sürgüne göndermek, bir aileyi huzursuz etmek, duyguları olmayan ilkel insanların işidir. Halkı temsil eden vekillerin, bu konularda topluma örnek olması gerekir. Nazilli Sosyal Güvenlik Kurumu Müdürünün Nazilli’deki görevinden gerekçesiz alındığını duydum.  O ailenin huzuru ile oynayan kişinin insan olmasından, şüphe ederim. Eğer memurun bir hatası varda soruşturma sonunda görev yeri değiştirilmişse eyvallah. Ona da saygı duyarım. Herkes yanlışının cezasını çekmiş derim. Ama siyasi bir nedenle, düşünce farkından dolayı, suçsuz bir insanı bu kış günü yeri değiştirilmiş, bir aile mağdur edilmişse, Allah’ta o kişinin de cezasını versin derim. O vekil unutmasın ki 26 ay sonra bizim gibi imtiyazsız sıradan bir vatandaş olacak. Kimin yüzüne bakabilecek, BUNLARIN HESABINI ŞİMDİDEN İYİ YAPSIN. Ne demişler ALMA MAZLUMUN AHINI ÇIKAR AHESTE AHESTE SAYIN VEKİL... ** NEDEN.. TUTUKSUZ YARGILANMIYORLAR? Libya’da şehit düşen MİT mensubu ile ilgili haberler nedeniyle 6 gazetecinin tutuklanması ülkemizin itibarı için, çok kötü oldu. Elbette özgürlükler sınırsız değildir. Herkes yaptığı suçun cezasını çekmeli. Ama ülkemizde bu davalar tutuklu yapılmamalıydı. Bunu basın özgürlüğüne, halkın haber alma hakkına indirilmiş bir darbe olarak görüyorum. Suç işlemişlerse, elbette yargılansınlar. Bende bir şey demiyorum. Kimsede diyemez. Ama, neden tutuklu olarak yargılanıyorlar. Bu gazetecilerin kaçma ve delil karartma ihtimalleri mi var? Bana göre yok, çünkü hepsi yazılı, sözlü ve görüntülü işler. Hepsinin de yerleri yurtları adresleri de belli evlerinde gözetim altında tutulamaz mı? Amaç gazetecilere gözdağı vermekse ona da eyvallah. O da olabilir. Zaten o havayı hep yaşıyoruz. Bu insanlar yine de tutuksuz yargılanmalı. Neden mi? Tutuksuz yargılanmalı ki, Dünyada, TÜRKİYE’NİN İTİBARI ZARAR GÖRMESİN.