Hafta başında, ulusal ve yerel basında, Aydın Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan bir kadın memurun Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nu Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’a şikayet haberi vardı. Kadın memur yaşadığını iddia ettiği mobbing, psikolojik şiddet, işkence ve işkenceler gördüğünü Cumhurbaşkanına anlatmış. Haber dikkatimi çekti. Düşündüm.. Neden?.. Cumhurbaşkanına şikayet.. dedim. Kendisine karşı işlenen bir suç varsa bunu belgeleyebiliyorsa, bu hanım memurun, gideceği adres Cumhuriyet Savcılarıdır diye düşündüm. Onlar bu işler için görevde. Şikayet bir vatandaşın, ANAYASAL hakkıdır. Bu Sayın Cumhurbaşkanına iletilecek mesele değildir. Kimin böyle makamları meşgul etme hakkı var? Cumhurbaşkanının ismini kullanılması, algı yaratılması meselesidir. 82 milyon insanımızın sorunlarını çözecek kurumlar bellidir. Cumhurbaşkanının ismini kullanarak iş yapanlar. Onun kanadının altına girerek siyaset yapanlar ve yapmak isteyenler, AK Parti’yi ve Sayın Cumhurbaşkanımızı, sıkıntıya sokan nedenlerdir. ** İLKEL TOPLUMLARDA BİLE GÖREMEYİZ! Toplumumuz, “KAPILDIM GİDİYORUM. BAHTIMIN RÜZGARINA” havasında yaşamaya başladı. Değerlerimizi bir bir yitiriyoruz. Millet olarak, çok zoruma giden, bir süreç yaşıyoruz. 36 şehit verdiğimiz saatlerde milletimiz şok yaşıyor. Bu acıyı içine sindiremiyor. Herkes öfkeli ve üzüntülü Olayın gerçekleştiği saatlerde İYİ Parti, MHP ve Saadet Partisi genel başkanları Cumhurbaşkanına arıyor, üzüntülerini ve başsağlığı dileklerini iletiyor. İşin doğrusunu yapıyorlar. Her nedense CHP Genel Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı aramıyor. Ne hikmetse, Cumhurbaşkanının kendisini aramasını bekliyor. ** MİLLETİN GÖZÜ ÖNÜNDE! Siyaset hiç bu kadar kirlenmedi. Kurallar dışına çıkmadı. Günümüzde siyaset, milletin sorunlarını çözmeden umudu olmaktan çıktı. CHP Lideri sayın Kılıçdaroğlu neden böyle davranıyor? bilmiyorum. Böyle acı ve üzüntülerin, kin ve öfkenin üzerinde tutulması gerekmiyor mu? Cenaze namazında uzatılan eli sıkmamak, dinimizin neresinde hangi köşesinde var? Bunları yapanlarda maalesef siyaset üstatları. Liderler. Yazıklar olsun size. Sizler millete birleşmede değil, ayrışmada örnek oluyorsunuz. MHP Lideri sayın Devlet Bahçeli’yi Cumhur İttifakı olduğu için bir kenara koyalım. Hiç düşündünüz mü? Yedikleri, içtikleri konuştukları ayni telden olan, Sayın Meral Akşener veya Temel Karamollaoğlu; CHP Genel başkanına, Cumhurbaşkanını arayıp, başsağlığı dileklerini sunduklarını söyleselerdi. Acaba sayın Kılıçdaroğlu ahengi ve birliği bozmamak için Cumhurbaşkanını arar mıydı? Başsağlığı diler miydi? Bana göre millet ittifakı ortak hareket kabiliyetini kaybetmeye başladı. CHP ve HDP ilişkileri bunu körükleyen asıl neden. Kamuoyunda, bu sezgi ve yaşananlar, millet ittifakı çatırdıyor algısı yaratıyor. ** TİLKİ İLE YAVRUSU.. 36 şehidimiz için TBMM’de yapılan kapalı oturumunda, şu vekillerin yaptıklarına bir bakın 2 saatlik oturumda birbirlerini yediler, çiğnediler. İnanın milletin asilleri, bunların yaptığı hataları ve yanlışları yapmaz. Ya bu oturum 5-6 saat sürseydi ne olurdu? Diye düşünüyorum. İster istemez, Meclisten kaç ölü çıkardı? sorusu aklıma geliyor. Yoksa.. siz bir şey olmaz, kayıkçı kavgası olurdu mu diyorsunuz.  AKLIMA, Tilki ile yavrusu fıkrası geldi. Anlatayım; Tilki karşısına aldığı yavrusuna öğüt vermeye başlar. - Yavrum çevremizdeki bütün bağlardaki üzümlerden yiyebilirsin. Sadece şu bağdaki, köyün imamına ait üzümler hariç... Aç kalsan bile sakın o bağdan üzüm yemeyi, sakın aklından geçirme der. Yavru tilki sormuş. - Neden ama.. O bağın üzümleri zehirli mi? - Hayır çocuğum. Eğer molla efendi, bağından üzüm yediğimizi anlarsa, “MİLLETE TİLKİ ETİ HELALDİR” diye fetva verir ve neslimizi yok eder. GÜCÜ İNSANLARIN CEHALETİ ÜZERİNE KURULMUŞ TOPLUMLARA, HİÇBİR ZAMAN BULAŞMAYACAKSIN. AYNI VEKİLLERDE OLDUĞU GİBİ. ** ÇİFTÇİYE, BİR DARBEDE BAKANLIKTAN! Çiftçi son günlerde vurun abalıya misali, darbe üzerine darbe yemekte. Gübre, yem zamlarından sonra tarım bakanlığı çiftçiye acımadı. Ziraat odalarında, 50 dönüm arazisi olan çiftçi 119 TL yıllık aidat ödüyor. Çiftçiler, çiftçilik belgesi almak için önce Ziraat Odası’na gönderiliyor. Aidatını ödeyen çiftçi dosyayı İlçe Tarım Müdürlüğü’ne götürüyor. Bakanlığın yazılı talimatı ile çiftçiden (50 kuruşluk dosya için) 20 Türk Lirası dosya parası alınıyor. Sonra İşlemler tamamlanıyor. Daha sonra, çiftçi bankaya götüreceği, A4 kağıdına çıkan tek yaprak olan Çiftçi Belgesi almak için 6 TL’sı daha ödemek zorunda kalıyor. Görevli memura bu paraları niçin alıyorsunuz? Bunlar teberru mu? diye sorduğumuzda memur arkadaşlar. Duvara astıkları bakanlık emirlerini gösterip, - Tarım Bakanlığı’nın talimatı doğrultusunda alıyoruz cevabını veriyor. Çok yazık çiftçiyi koruması gereken, Tarım Bakanlığı da çiftçiye darbe üzerine darbe vurmaya devam ediyor. ** ZİRAAT BANKASI’NA NE DEMELİ? Çiftçi için varız diyen şu ZİRAAT BANKASI’NIN yaptığına bir bakın. Çiftçiler için Ziraat Bankası çiftçi kredisi verir. Bu kredinin birkaç çeşidi vardır. Çiftçiler, Ziraat Odası ve İlçe Tarımdan aldığı mal bildirim belgelerini Ziraat Bankasına verirler. Diyelim ki 50 bin TL kredi alacak arazileri buna uygun. Banka kredinin yüzde 50’sini nakit olarak çiftçiye veriyor. Geri kalan yüzde ellisini de benzin gübre almak için Başakkart olarak çiftçiye veriyor. Ziraat Bankası, çiftçinin alacağı krediyi, ihtiyacı olan yerde kullanır. Ama banka çiftçinin kredisini bile eline vermiyor. Bunu yapanda maalesef çiftçi dostu Ziraat Bankası.