Miraç Gecesi: Mirâc, çıkılan yer ya da çıkma aleti ve merdiven demektir. Hz. Muhammed (S.A.V.)’in hicretten bir süre önce, Allah’ın emri ile Mescid-i Haram’dan alınıp, Mescid-i Aksa’ya götürüldüğü, oradan semaları katederek Rabbine yükseltildiği tarihen sabit, bir kısmı Kur’anda, bir kısmı da sünnette anlatılan gerçek bir olaydır ve buna “mirâç” denir. İslâm bilginlerinin büyük çoğunluğu Mirac’ın Recep ayının 27. Gecesi'nde gerçekleşmiş olduğu kanaatindedir. Beşeriyetin kurtarıcısının fevkalâde taltiflere ve manevî hediyeler mazhar olduğu böyle bir zaman dilimine Müslümanların çok değer vermeleri tabiidir ve eskiden beri bu gece “Mirac Gecesi” adıyla kutlanagelmiştir.
Bu gece münasebetiyle, Mirac olayının öncesinde ve sonrasında Hz. Peygamber’in ve ashabının tevhid mücadelesi uğrunda katlandıkları eziyet ve sıkıntılar hatırlanmalı, Rasûlullah’ın örnek hayatı gözden geçirilmelidir, sosyal yardımlaşma ve dayanışmaya özel bir önem verilmeli, namaz, Kur’an tilaveti, zikir, tesbih ve istiğfarla gecenin feyzinden yararlanılmaya çalışılmalıdır. Bu geceye ait ibadetler hakkında nakledilen hadislerin asılsız olduğu tesbit edilmiştir. O yüzden bu gece için muayyen rekatları olan namaz kılınması dinî dayanaktan yoksun bir iş olur.[7]
Berat Gecesi: Berât, berâet (“el-berâ’e”) kelimesinin türkçedeki kullanışı olup; berî olma, aklanma, temiz ve suçsuz çıkmak demektir. Kamerî aylardan olan Şaban’ın onbeşinci gecesini değerlendirenler de tevbe ve istiğfarlarla günahlardan temizlenip, arındıkları için o geceye Berât Gecesi anlamında “Leyle-i Berât” denmiştir. Sahih bir hadise dayandırılmamakla beraber bu gecenin mübarek bir gece olduğu ve bir ibadet şekli belirlenmeden değerlendirilmesinde büyük faziletlerin bulunduğu alimler tarafından genellikle kabul edilegelmiştir. Çünkü Duhan suresinde sözü edilen[8] “Mübarek bir gece” den maksat her ne kadar ekseriyetle (ve sahih görüşe) göre Kadir Gecesi ise de, bunun Şaban’ın onbeşinci gecesi olduğu görüşünde olanlar vardır ve bu görüş de seleften nakledilmektedir.
Şu kadar var ki, Beraet gecesine ait ibadet ve namazlardan söz eden hadislerin hepsinin uydurma olduğu hususunda hadis bilginleri görüş birliği içindedir. Bu sebeple, bu gece için on iki, on dört, yüz rekât gibi muayyen rekâtları olan namaz kılınması dinî dayanaktan yoksun bir iş olur. Fakat gecenin manevî değerine binaen, namaz, Kur’an tilâveti, zikir, tesbih ve istiğfarlarla geçirilmesi, bu gece vesilesiyle muhtaçlara yardım ve benzeri hayırlı amellere özel bir önem verilmesi müstehaptır.[9]
Kadir Gecesi: Kur’an-ı Kerim’de ismen geçmekte ve hakkında müstakil bir sûre (Kadir sûresi) bulunmaktadır. Duhân sûresinin üçüncü ayetinde sözü edilen “Mübarek bir Gece” den maksat da tefsircilerin çoğunluğuna göre Kadir Gecesi olduğundan bu gece hakkında “Mübarek Gece” nitelemesinin bizzat Yüce Allah tarafından yapılmış olduğu söylenebilir. “Mübarek” kutlu bereketli ve hayrı bol, kutsî değeri olan demektir. Kadir sûresinde bu geceden tazimle söz edilir ve “bin aydan hayırlı, meleklerin ve Ruhu’l-Kudüs’ün indiği, tâ fecre dek esenlik dolu bir gece” olduğu anlatılır; özellikle Kur’an’ın o gecede indirildiği vurgulanır. “Kadir” kelimesi sözlükte, güç yetirmek manasının yanı sıra; hüküm, takdir, şeref, ululuk ve tazyik gibi anlamlara da gelir. “Kadir Gecesi” nde bu manaların her biri mevcuttur.
Kadir sûresinde[10] Kur’an’ın bu gecede indirildiği, Bakara sûresinde de[11] ramazan ayında indirildiği belirtilir. Buna göre, Kadir gecesinin ramazan ayı içerinde olduğu açıktır. Hadis-i şeriflerdeki bilgilerden hareketle Kadir gecesinin ramazanın hangi gecesine denk geldiği kesinkes söylenememekle beraber, bunun yirmi yedinci gece olduğunda ittifaka yakın bir kanaat mevcuttur. Zamanının kesin olarak bildirilmemesi insanların ona güvenip diğer zamanlarda kulluk görevlerini ihmal etmemelerinin hedeflenmesi gibi bazı hikmetlerle açıklanmıştır. Bir hadis-i şerifte: “Kim inanarak ve sadece Allah rızası için Kadir gecesinde kalkarsa (o geceyi ihya eder, değerlendirirse) geçmiş günahları bağışlanır.”[12] buyurulur.
Bu gecede kalkıldığında, gecenin nasıl ihya edileceği ayetlerde ve hadislerde açıklanmadığına göre bu, mü’minin kendisine bırakılmıştır. Namaz, dua ve istiğfar, tefekkür ve zikir, Kur’an okumak, muhtaçlara yardım etmek, yakınlarının ve din kardeşlerinin gönüllerini almak gibi ameller en güzel değerlendirme yollarıdır. Resulullah bunların herbirini yaptığına göre bu geceyi değerlendirmek isteyenler de aynı yolu izlemelidirler. Kaynaklarda Hz. Peygamber’in, bu geceye denk gelebilmek için ibadet ve taate ayrılan bir program içinde ramazanın son on gününü itikâfla geçirdiği kaydedilir. Bu gecenin feyzinden yoksun kalmak istemeyen mü’min, hiç değilse yatsı (teravih) ve sabah namazlarını cemaatle kılmaya gayret etmeli, din kardeşleri ile birlikte yapılan dualara katılmalıdır. Kadir gecesinden söz eden hadiste: “Ondan mahrum olan çok büyük şeyden mahrum olmuştur”[13] buyurulur.
Cumanın hayrı ve bereketi üzerinize olsun.