Memleket cenaze evi oldu.
36 eve düşen ateş milletin yüreğini yaktı.
Cumartesi günü Nazilli’de Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan önderliğinde “Şehitlere Saygı” yürüyüşü düzenlendi.
Ben de katıldım.
AK Parti Milletvekili Bekir Kuvvet Erim orada, Kaymakam orada, İlçe Emniyet Müdürü orada, CHP ve İYİ Parti İl Başkanları orada, AK Parti, CHP, MHP, İYİ Parti. Saadet Partisi İlçe başkanları orada.
Binlerce vatandaş ellerinde sadece Türk Bayrakları ile ‘sessizce’ yürüdü.
*
Pazartesi günü İncirliova Belediye Başkanı Aytekin Kaya öncülüğünde “Şehitlere Saygı” yürüyüşü düzenlendi.
Program Cuma’dan belliydi.
Kaymakam orada olacaktı.
AK Parti, MHP, CHP ve İYİ Parti ilçe başkanları da orada olacaktı.
Ben de katıldım.
*
Pazartesi günü öğlen saatlerinde Aydın Valiliği tarafından da benzer bir yürüyüş düzenlediği bilgisi geldi.
*
Aynı gün öğlen saatlerinde aynı anda Aydın’ın içerisinde Nazilli ve İncirliova ilçelerinin de olduğu 8 ayrı noktasında Aydın Büyükşehir Belediyesi tarafından şehitlerimiz için lokma hayrı düzenlendi.
*
Aynı gün İncirliova’daki yürüyüşü lokma hayrıyla bütünleştirmek isteyen Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun da katılacağını öğrendik.
Yürüyüşe Özlem Çerçioğlu’nun katılacağını öğrenen Kaymakam, Aytekin Kaya’yı aradı ve “Yaaa başkanım Özlem Başkan da katılacakmış. Biz katılamayız” dedi.
*
Özlem Çerçioğlu’nun gölgesinde kalmaktan korkan AK Partili ve MHP’li ilçe başkanları da katılmaktan vazgeçti.
Hatta muhtarları da arayıp, yürüyüşe katılmamalarını söylediler.
Bu filmi daha önce de gördüğüm için hiç şaşırmadım.
Milleti birleştiren şehitlerimize saygısızlık etmeyi bile göze alanlar, Valiliğin tertip ettiği alternatif yürüyüşe katılmayı tercih etti.
Üstelik onların katılmayı tercih ettikleri yürüyüşe Vali Bey kendisi bile katılmadı.
*
İncirliova’da ellerinde Türk Bayrakları ile yürüyen ve yaşadıkları acı yüzlerinden okunan hem belediye başkanlarını hem de vatandaşları gözlemledim.
Bakmayın siz ‘sözde gazetecilerin’ bahar şenliğine benzetmesine.
Bırakın şenliği, birbirleriyle selamlaşırken bile tebessüm etmedi o yürüyüşe katılanlar.
*
İncirliova’daki yürüyüşe katılmayan İncirliova AK Parti ve MHP İlçe Başkanları da eleştirildi haliyle.
Eleştirilere cevap veren AK Parti İncirliova İlçe Başkanı Hüseyin Celbek bir açıklama yaptı aklınca siyasi şov vurgusu yaparak, “Maske düştü, kel göründü” dedi.
Sayın Celbek şu fotoğrafa bak bakayım şov programında olduğunu sanıp ‘sırıtan kel’ kimmiş?
ÖĞRENCİLER OT MU?
Türkiye'nin en prestijli üniversitelerinden birine sahip olmayı hayal ederken, sümüklü şeyhlere inanan, İslamiyet ile ilgisi olmayan bir garip ibadet tarzını benimseyen insanların yönettiği bir üniversitemiz oldu.
Eğitimde sıralamaya giremeyen, Rektörü kaçak sucuk kesmekle, komşusuna iftira attığı için ceza almakla gündeme gelen bir üniversiteye sahip olduğumuz için utanıp duruyoruz.
Adnan Menderes Üniversitesi’nden bahsediyorum.
*
Geçen aylarda ADÜ TV’yi kurduklarında mutlu olmuştum.
Hayalleri gazetecilik ve televizyonculuk olan gençlerimizden biri aradı, “Abi seninle program yapmak istiyoruz, kabul eder misin?” dedi.
“Tabi ki ederim ancak beni oraya çıkarmazlar” dedim.
Çocukcağız anlamadı haliyle ama “Abi ben yarın sorayım” dedi.
Bir daha da arayan olmadı.
İnanın hiç üzülmedim.
*
ADÜ İletişim Fakültesi’nde bir görev değişikliği oldu bu arada.
İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halim Esen, görevini Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Aydın’a devretti.
*
“Eee ne var bunda?” diyebilirsiniz.
Anlatayım.
*
Prof. Dr. Halim Esen, 1979 yılında Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’ndan mezun oldu.
Yüksek Lisansını Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sinema-TV Anabilim Dalı’nda 1988 yılında yaptı.
Doktorasını Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Sinema-TV Ana Sanat Dalı’nda 1998 yılında tamamladı.
Yine 1998 yılının Ekim ayında Eskişehir Meslek Yüksekokulu, Anadolu Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent oldu.
Sevgi Şöleni adıyla bir belgesel filmin yönetmenliğini yaptı.
‘Kısa Filmde Ritm’ başlıklı makale yazdı.
Yüksek Lisans Tezini, “Filmde Kişi Zaman ve Mekan Anayurt Oteli Filmi Üzerine Bir İnceleme” başlığı ile yaptı.
*
ADÜ İletişim Fakültesi Dekanlığı görevine getirilen Prof Dr. Mehmet Aydın’ı da kısaca anlatayım.
Ana Bilim Dalı: Bitki Besleme
Çalışma Alanı: Bitki Besleme, Toprak Verimliliği, Gübreler ve Gübreleme.
*
Geleceğin gazetecilerini, televizyon programcılarını, yönetmenlerini yetiştirecek olan İletişim Fakültesi’nin dekanının uzmanlık alanı: Bitki Besleme.
Tamam, öğrencilerimiz birer çiçek ama biz yine de gelecekte bu topluma yön verecek bir mesleğe sahip olacak çocuklarımızı ‘ot’ gibi yetiştirmeyelim.
ZOR YIKARSINIZ
Bizde bir laf vardır, “Çok gezen değil, çok okuyan bilir” diye.
Oysa ne çok gezen, ne de çok okuyan bilir.
En çok ‘cahil’ bilir.
Cahil, her şeyi bilir.
*
Cahilin biri sosyal medyada “Gelsin Hilafet, Yıkılsın Kemalizm” diye bir başlık açmış.
Bu başlığı açanın cahilliği, art niyeti bir yana, bu konuda hilafeti geri getirmeye meraklı ancak yorumlarıyla ne kadar cahil olduklarını fark ettiğim yüzlerce insan olduğunu da görüyorum.
*
Hilafet isteyenler, bu isteklerini Cumhuriyet’in kazanımları sayesinde dile getirdiklerinden bihaber.
Hilafeti bilinçsiz erkek kesimin istemesine şaşırmıyorum ancak hilafet isteyen kadınlara şaşırıyorum.
Özellikle kadınlarımızın Cumhuriyet değerlerine sonuna kadar sahip çıkması gerekiyor.
*
Ayrıca yanlış hatırlamıyorsam 2018 yılında terörist başı Abdullah Öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan’ın “Kemalist sistem yıkılmalı, İslami sistem olmalı. Parlamenter sistem yıkılmalı, Başkanlık sistemi olmalı” dediğini hatırlıyorum.
Bir teröristin açıklaması ile bu konuyu sosyal medyada tartışmaya açan siyasal İslamcının düşünce tarzının aynı olması tesadüf olamaz.
*
Ancak bizde cahillik üzerine söylenmiş güzel bir söz daha var.
“Cahille girme münakaşaya. Ya sinirini zıplatır tavana. Ya da yazık olur adabına” derler.
O nedenle tartışmıyor ve bugün denizin ortasında bir sandalın içinde kendimize vatan aramıyorsak bunu Mustafa Kemal Atatürk'e borçlu olduğumuzu söylemekle yetiniyorum.
SELAM OLSUN VİCDANLI İNSANLARA
Tüm dünyaya yayılan Corona Virüsü ile ilgili geçen Salı yine bu köşede yazdığım ‘maske’ yazısının ardından Nazilli’de yaşayan ve medikal işi yapan Ufuk Özder mesaj attı.
Yazımda, bazı insanlıktan nasibini almamış kişilerin bu durumu fırsatçılığa döndürdüklerini ve maske fiyatlarının arttığından bahsetmiştim.
Gelişim Medikal firmasının sahibi Ufuk Özder mesajında, “Maske kullanması gereken hastalar, artan maske fiyatları sebebi ile alım gücü zor olanlar ve ihtiyacı olan herkes ‘ücretsiz’ olarak bizden temin edebilirler” yazıyordu.
Sevgili Ufuk’a duyarlı davranışından dolayı teşekkür ediyorum.
Vicdan ile cüzdan arasında kaldıklarında ‘vicdanlarını’ seçen insanlar olduğunu bilmek beni mutlu ediyor.
ÇİNLİ’DEN DERS ALDIK
Önceki gün bir televizyon kanalında gazeteci Kübra Par’ın sunduğu “Açık ve Net” programına Çin İstanbul Başkonsolosu Cui Wei konuk oldu.
Konu da haliyle Çin’de başlayan ve dünyaya yayılan Corona Virüsüydü.
*
Cui Wei, Çin'de Korona Virüsü nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının 2 bin 912 olduğunu, virüs taşıyanların ve bu şüphe ile gözetim altında tutulanların sayısının ise 80 binin üstünde olduğunu söyledi.
Gazeteci Kübra Par, günümüz gazeteciliğinin ve siyasetinin bir örneği olduğunu göstererek, "Aslında Çin'in nüfusunu göz önünde bulundurunca bu çok çok küçük bir rakam" diye bir yorum yaptı.
Cui Wei resmen ders verdi ve "Dikkat edin bunlar rakam değildir. Bunlar candır" dedi.
*
İnsan hayatının rakam ve tane olarak belirtilmesi ne kadar da acı.
Çoğunluğu Müslüman bir ülkede “Birkaç tane şehit” demek ile “Bu çok çok küçük bir rakam” denilmesi insanlıktan, dinden ve vicdandan ne kadar uzaklaşmış olduğumuzu gösteriyor.
Sonra da elin gavuru gereken dersi veriyor.
GÜNÜN FIKRASI
İki hayat kadını konuşuyorlardı.
“Söylesene sence seks nedir?” diye sordu biri.
Diğeri cevap verdi:
“Giyinir bir bara gidersin, bir erkekle tanışır ve flört edersin. Sana bir içki ısmarlar. Sonra onunla yatarsın. Giderken masana biraz para bırakır. İşte seks odur”
“Peki iyi seks nedir?” diye sordu ilk kadın.
Diğeri açıkladı:
“Giyinir bir bara gidersin, bir erkekle tanışır ve flört edersin. Sana bir içki ısmarlar. Sonra onunla yatarsın. Giderken masana çok iyi para bırakır. İşte iyi seks odur”
“Peki ya aşk?” diye merakla sordu ilk kadın.
Diğeri bilmiş bilmiş cevapladı:
“Aşk mı? o bir Yahudi icadıdır. Masaya para bırakmamak için”
GÜNÜN TESPİTİ
“..eğer 1 nazi ile aynı masada oturup ona karşı tek laf etmeyen 10 alman varsa, masada 11 nazi var demektir..” BEN
“..sen, benim bildiğim belediye başkanlarındansın ama ben, senin bildiğin gazetecilerden değilim..” GÜNÜN SÖZÜ
“..ağzı bozuk olmak, ‘karakteri’ bozuk olmaktan iyidir..” KADINLAR ERKEKLER
"..bir erkek aldatmıyorsa, 'sadık' falan değildir.. ya 'vakti' yoktur, yada 'nakiti'.." İMZA : CEM ULUCAN