Koku, çevremizi algılamada kullandığımız en önemli duyularımızdan biri olduğu için yaşantımızda yeme-içme gibi birçok fiziksel aktivite koku alma duyusu ile birlikte anlam bulur.
Havada çözünmüş halde çok düşük konsantrasyonlarda bulunan ve koku
alma duyusuyla hissedilebilen kimyasal maddeden kaynaklı koku hem insanlarda oluşturduğu rahatsızlık hem de bünyesinde barındırdığı kirleticilerin sebep olduğu çevresel etkilerden dolayı günümüzde önem kazanmıştır.
İnsanlar tarafından koku problemi sağlıksız bir çevrenin göstergesi olarak değerlendirilir. Kötü kokulu hava çevresel, sosyal, ekonomik ve sağlık açısından
istenmeyen bir ortamdır.
Çevresel bir sorun olarak değerlendirilen koku hoş olmayan kokuları ifade etmektedir. Sanayileşmenin artması ve sağlık üzerindeki etkisi insanları temiz çevreye daha duyarlı hale getirmiş olup kokunun bir çevre sorunu olarak değerlendirilmesine neden olmuştur.
Sanayi ve ticari birçok işletmenin günlük faaliyetlerinden dolayı kimyasal karışımlar ortam havasına verilmektedir. Bir kişinin koku alma duyusu, o kişiye bazı kimyasal maddelerin ortam havasında olduğunu tespit etme yeteneği verir.
Atıksu arıtma tesisleri evsel ve endüstriyel atıksuları alıcı ortama deşarj etmeden önce fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak etkin bir şekilde arıtmak için tasarlanmış, bir dizi işlem ve süreçlerin bir arada yer aldığı tesislerdir. Atıksu arıtma tesislerinin amacı atıksudaki kirleticileri giderirken çevresinde ikamet edenleri, halk sağlığını ve alıcı su ortamlarını korumaktır.
Atıksu arıtma tesisleri, çevresinde oturanlar tarafından şikayete konu olan kötü kokuların kaynağı olarak bilinir ve ciddi sıkıntılar meydana getirir. Bunun neticesinde meskun alanda kokuya maruz kalan halkın olumsuz reaksiyon sergilemesine ve şikayetlerine neden olur.
Kanalizasyon sistemlerinden, atıksu arıtma tesislerinden kaynaklanan koku emisyonu çevresindekilerin şikayetlerine neden olduğu gibi halk sağlığı ve hava kirliliği açısından önemli bir konudur. Kokunun meydana getirdiği çevre kirliliği başta insanlar olmak üzere birçok canlıyı olumsuz yönde etkileyebilir. Koku algısı kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte kokudan olumsuz yönde etkilenmede kokunun frekansı, süresi, yoğunluğu gibi özellikler etkili olur.
Koku kaynaklarının yerleşim bölgelerinden uzak olması koku kirliliğinden korunmanın bir yolu olmayabilir. Çünkü güçlü kokular uzak mesafelere taşınabilir. Koku problemleri çok düşük konsantrasyonlarda meydana geldiği için koku doğrudan bir hastalığa neden olmayabilir. Ancak uzun dönem yüksek yoğunlukta koku emisyonu insan davranışlarını olumsuz yönde etkilediği için istenmeyen koku emisyonlarını azaltmak ve ortadan kaldırmak dünya çapında atıksu arıtma tesisleri için en önemli sorunlar arasında yer almaktadır.
Ülkemizde atıksu arıtma tesisleri yerel yönetimler tarafından işletilmektedir.
O nedenle atıksu arıtma tesis kökenli koku dağılımının tespiti ve rahatsızlıkların kaynağı ile mücadele yerel yönetimlerin üstesinden gelmesi gereken önemli konular arasındadır.
Atıksu arıtma tesisleri kokunun en belirgin şekilde hissedildiği kaynakların başında gelmektedir. Atıksu arıtma tesislerinde koku genellikle atıksuyun taşınması ve arıtma işlemi sırasında organik maddelerin mikroorganizmalar tarafından anaerobik ortamda parçalanmasıyla meydana gelmektedir.
Atıksu arıtma tesislerinde kokuya neden olan bileşiklerin başında inorganik yapıda hidrojen sülfür ve amonyak, organik yapıda ise alkol, uçucu yağ asidi, aldehit, keton, tiyoeter ve merkaptanlar gibi azotlu ve kükürtlü bileşikler gelir.
Atıksu arıtma tesislerinde hissedilen koku genelde rahatsız edici, nahoş nitelikte, lağım karakterine sahip.
Koku doğrudan bir hastalığa neden olmamasına rağmen, uzun vadede
yüksek yoğunlukta kokuya maruz kalan insanların sağlığı, davranışları olumsuz etkilenmektedir.
Atıksu arıtma tesislerinde ve etraflarında hissedilen koku bölge halkının sağlığında bazı sıkıntılara sebep olmaktadır.
Yaşanılan sıkıntılar Nörolojik açıdan baş dönmesi, uyku bozukluğu, uyuşukluk, duygu karmaşası, uyuşukluk; Gastroenterolojik açıdan iğrenme, bulantı ve kusma; Solunum açısından nefes almada sıkıntı, öksürük, göğüste daralma; Davranış ve aktivite açısından pencerelerin kapalı kalması, derin nefes alamama, evde olmaktan hoşlanmama, iştah kaybı, çocukların dışarıda oynayamaması ve uyku rahatsızlığı, arkadaşlarını davet edememe, yaptıklarına dikkatini verememe ve kendini hasta hissetme şeklindedir.
Kötü kokuya bağlı olarak yaşanılan çevre sorunları; Koku kirliliği, Katı atıklar/çöpler, İçme suyu temini, Hava kirliliği, Gürültü kirliliği, Görüntü kirliliği, Atıksu arıtması sorunlarıdır. Çevre sorunlarının sebepleri ise; Çevre teknolojilerinin yeterli olmaması, Halkın çevreye karşı duyarsızlığı, İlgili bakanlık çalışmalarının yetersizliği, İnsanların çevre konusunda eğitimsizliği, Yasa ve yönetmeliklerde yetersizlik, Yerel yönetim çalışmalarının yetersizliğidir.
Kısaca kokunun meydana getirdiği çevre kirliliği, başta insanlar olmak üzere
tüm ekolojik sistemi, ekonomiyi ve sosyal yaşamı olumsuz yönde etkilemektedir.
Aydın halkı genelde iki çeşit kokudan rahatsız olmaktadır. Birincisi jeotermal santrallerin saldığı gazlara bağlı olarak hissedilen “çürük yumurta kokusu”, ikincisi ise Aydın Şehirlerarası Otogarı yakınında bulunan atıksu arıtma tesisinden yayılan “lağım kokusu”. İstenmeyen bu kokular halkın sağlığını, konforunu ciddi şekilde etkilemektedir. Aydın’da atıksu arıtma tesisinden kaynaklı kokunun sorumlusu atıksu arıtma tesisinin kurulumu, işletiminden, kokunun bertarafından ve atıksuyun uygun bir şekilde arıtılması konularında yasal görevleri olan Aydın Büyükşehir Belediyesindedir. Yıllardır Aydın halkının ve Aydın’a ilk kez adım atanların karşılaştığı lağım kokulu havayı solumaya mahkum edilmelerinden, Aydın’da atıksu arıtma tesisi kurulumu ve işletimi konularında tek yetkili olan Aydın Büyükşehir Belediyesi sorumludur. Ne yazık ki belediye bu görevlerini yerine getirme konularında sınıfta kalmıştır.
Aydın Büyükşehir Belediyesi, Büyük Menderes Havzasında “Atıksu arıtma tesisi ile hizmet verilen belediye nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranı olan %75 değeri ile Büyük Menderes Havzasında yer alan dört il arasında en kötü değere sahiptir. Aydın Büyükşehir Belediyesinin havzada dört il arasında en kötü değere sahip olduğu diğer alan %75 oranı ile “Kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen belediye nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranıdır”. Aydın’ın %75 oranı ile bırakın havza içindeki iller arasında en kötü değere sahip olmasını, Aydın bu oran ile Türkiye ortalamasından daha kötü değere sahiptir.
Sözün kısası Aydın Büyükşehir Belediyesi Türkiye ortalama değerinden daha düşük oran ile halkına kanalizasyon şebekesi ile hizmet vermekte, yetersiz sayıda atıksu arıtma tesisi ile atıksuları arıtmakta, nitelikli atıksu arıtması yapmamakta, Aydın gök kubbesinin lağım kokmasına sebep olmakta, halkın sağlığını tehlikeye atmakta, arıtmadığı atıksuları yıllardır Büyük Menderes nehrine 7/24 sürekli şekilde bırakarak Büyük Menderes nehrini kirleten sorumluların başında yer almaktadır.