Cenab-ı Allah, mekânlar içinde mukaddes mekânlar; zamanlar içinde de mukaddes zamanlar yaratmıştır. Zamanlar içinde yarattığı mukaddes zamanlardan birisi de; Müslümanlarca üç aylar diye bilinen “Receb, Şaban ve Ramazan” aylarıdır. Dinî literatürümüzde de “üç aylar”ın müslümanlar için değeri büyüktür.
Hayatın çeşitli sıkıntıları ile nefsin şiddetli baskıları karşısında mücadelede yorgun düşen ruhlarımızı böyle gün ve geceleri de ganimet bilerek Cenab-ı Hakk’ın kulluk kapısına daha iştahlı ve daha heyecanlı olarak yaklaştırmalı ve yeniden tazelenmeliyiz. Esasen bütününün değerlendirilmesi gereken mü’minin hayatı için böyle zamanlar ayrıca yenilenme fırsatı olarak kabul edilmelidir. Mü’min bu gecede öncelikle Allah Teâlâ’nın şu âyetini düşünerek eğilmeli ve hayatı boyunca onu unutmayacak şekilde kendisine rehber edinmelidir. Cenab-ı Allah: "Ey inananlar, Allah'tan korkun ve kişi, yarın için ne (yapıp) gönderdiğine baksın. Allah'tan korkun; çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberdardır." (1) buyurmaktadır.
Görülüyor ki, Cenab-ı Hak, insana yaptığı işlerine ve ibadetine göre değer vermekte ve bu işleri ne maksatla yaptığına bakmaktadır. Sevgili Peygamberimize hitaben: “(Habibim) de ki: Eğer duanız ve ibadetiniz olmasa, Rabbiniz size ne diye değer versin...”[2]
Milletimizin büyük çoğunluğu dînî gün ve gecelerimizi sevinçle karşılarlar, tebrikleşirler, camilere dolarlar. Asırlardan beri bütün müslümanlar, pek feyizli, bereketli ve birbirinden sevap ve fazilet bakımından pek güzel ve bir nevi hasat mevsimi olan bu üç aylara erişmenin manevî hazzını duymuşlar ve hatta birçok kardeşlerimiz bu mübarek ayları oruçlu geçirmişlerdir.
Enes b. Mâlik (R.A.)’den bir rivayete göre Peygamberimiz (S.A.V.) Receb ayı girdiğinde şöyle dua ederdi: “Ey Allahım! Receb ve Şaban ayını bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.”[3]
Mübarek geceler, dînî eserlerde geçen “el-leyâlî el-mübâreke” tabirinin tercümesi olup, kutlu geceler, dinî yönden özel önemi olan geceler demektir. Bu tabir, tekil şekliyle “leyle-i mübâreke” şeklinde Kur’an-ı Kerim’de geçer.[4]
Mübarek geceler denince, ülkemizde “Kandiller” veya “Kandil Geceleri” tabir edilen (takvimdeki sırasına göre) Regaib, Mirâc, Berat ve Kadir geceleri kastedilir. Bunlar “leyl” (gece) kelimesi ile isim tamlaması yapılarak Leyle-i Mirac (arapça:leyletü’l-mi’râc), Leyle-i Kadir (arapça:leyletü’l-kadr)... şeklinde anılırlar. Bunların yanısıra, her haftanın Cuma ve Pazartesi günlerine bağlayan geceler ile Mevlid gecesi, ramazan bayramı gecesi, kurban bayramı geceleri, muharrem ayının ilk gecesi ve âşûrâ gecesi gibi geceler de bu kapsamda kabul edilir. Bunların bir kısmının özel öneme haiz olduğuna dair ayet ve hadisler bulunmakla birlikte, bazılarına bu niteliğin verilmesi dolaylı bir yorumla olmuş, bazıları hakkında ise birçok uydurma hadis nakledilerek konu aslî mecrasının dışına taşırılmıştır.[5]
Üç aylar, kamerî aylardan Receb, Şaban ve Ramazan aylarıdır.. Bu kutsal aylar, aynı zamanda “mübarek gece” lerle doludur. Receb ayında; Regaib ve Mi’rac gecesi var. Şaban ayında Berat gecesi; Ramazan ayında bin aydan daha hayırlı olarak tarif edilen Kadir gecesi.
Şimdi bu mübarek gecelerden 27 Şubat 2020 Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece idrak ettiğimiz Regaib Gecesini tanımaya çalışalım:
Regâib Gecesi: “Regâib” rağbet olunan, bol ihsan ve değerli hediyeler demektir. Receb’in ilk Cuma gecesinde bu kabil ihsan ve ikramlar beklenildiği için o geceye “Regâib Gecesi” denmiştir. Bazı eserlerde Rasülullah’ın o gece annesinin rahmine düştüğü kaydedilirse de bu rivayet güvenilir naklî delillerle sabit olmadığı gibi, Receb’in başı ile Rebîu’levvelin onikisi arasındaki süre tabiî doğum süresinden az olduğu cihetle mantıki açıdan da eleştirilmiştir. Bu durumu izah için bazıları “bu gece annesinin ona hamileliğini anladığı gündür” demişlerse de bunu doğrulayan bir rivayet yoktur. Dolayısıyla, Regâib gecesi, Receb ayının ilk Cuma gecesi olması sebebiyle, ibadet, taat ve hayırlı işlerle tes’idi için daha bir özen gösterilmesi tavsiye edilen bir gecedir. Konuya ilişkin araştırmalarda kutlanmasına hicrî 480 yılında başlandığı belirtilen bu geceye mahsus bir namaz yoktur; bu konuda nakledilen rivayetlerin asılsız olduğu belirlenmiştir.[6]
KAYNAKLAR : [1] Haşr 59/18.
[2] Furkan 25/77.
[3] Ali el-Müttekî, Kenzü’l-Ummâl, 1/79, No:18049; Tahsin Aydın, Üç Aylar ve Fazileti, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Semineri, Konya, 1994, s.37.
[4] Duhân 44/3.
[5] Faruk Beşer, İslam’da İnanç İbadet ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, “Mübarek Geceler”mad. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları İstanbul, 1997, , c.3, s.356.
[6] Faruk Beşer, a.g.e., c.3, s.358.
Mirac, Berat ve Kadir Gecesi hakkında gelecek hafta Bilgi vermeye çalışacağım. Cuma’nın hayrı ve bereketi üzerinize olsun.
** Bu arada 28 Şubat 2020 Cuma günü İstanbul Çekmeköy İlçe Müftüsü olarak göreve başladım.