‘Bütün annelere itaat etmek, saygı göstermek, cennetin önemli bir anahtarıdır ve bu anlamda cennet bütün annelerin ayakları altındadır.’ (Hadis-i Şerif)
Şubat ayı başında İstanbul EMITT Fuarına gitmek için, Balıkesir Gönen'den İstanbul'a otobüsle seyahat ediyordum.
Karacabey'de bir delikanlı oturdu yanıma.
Adı: Faruk.
Mobilyacı...
Sekiz yıldır Karacabey'de yaşıyormuş.
Karacabey’den Bursa'ya kadar gidip oradan başka bir otobüsle Kars'a gidecekmiş bu karda kışta...
Kars, memleketi besbelli.
Hava Marmara’da bile buz keserken, Bu yolculuk da neyin nesidir diye merak ettim.
"Neden bu mevsimde gidiyorsun ki?" diye sorduğumda,
"Nenem ayağını kırmış acele gitmem gerek" dedi.
Alelacele gideceğinden uçak bileti bulamamış kara yağız delikanlı ...
Ninenin sağlık durumu da çok çok kötü değilmiş hani.
"Avrupa’nın birçok yerine gitmiş ve kültürünü bilen biri olarak ona; ‘Bir Avrupa'lı gencin ninesinin ayağı kırılsa, asla 26 saat yol kesinlikle gitmez, hele bu karda kışta hiç gitmez’ dedim...
Gülüştük.
Ne cevap verse iyi?
"Öz nenem de değil, iki sene önce kaybettiğim dedemin hatrı var, gitmem gerek."
Tüylerim diken diken oldu ve boynuna sarıldım vefalı evladın.
*
İşte böyledir bu memleketin insanı.
Büyüğüne hatır eder, onlara hürmet eder gücü ve ömrü yettiğince.
Hele hele anaların evlatlarına olan bağlılığı tartışılır mı?
Bu hafta sonu eşimin ailesi ziyaretimize geldi.
Onların da en büyük sevdaları torunlar.
Eşimin babası ile halasının oğlu deve güreşlerinin müptelası.
Pazar sabahı onlar Bozdoğan’daki deve güreşlerine giderken hala oğlu Gökhan’ı biraz kaygılı gördüm.
Daha önceden planlanmış olan işlerimden dolayı onlara eşlik edemedim ancak Gökhan’a ‘Ortama kafan sarmazsa beni ara, bir fırsatını bulup Bozdoğan’dan alırım seni’ dedim.
Burnunun ucuna kadar inen gözlüğünü geriye itip, torununa ördüğü yeleğe ara veren Güzide halamız oğluna ne dese iyi?
‘Şenol doğru söylüyor açık havada üşütürsün, kafanı o deveci örtüleriyle sar oğlum’ dedi.
İçin için güldüm.
*
Evlatlar annelerin gözünde hiç büyümüyor bu topraklarda.
Özellikle anneler son nefeslerine kadar evlatlarını koruma altına alıyor adeta.
Eğitim uzmanı, değerli hocam Ahmet Şerif İzgören’in dediği gibi,
Süpermen Türk olsaydı pelerinini kesin annesi bağlardı. Arkasından bir kap su döküp, ‘su gibi git su gibi gel evladım’ derdi.
Bir de uçarken arkasından bağırırdı: ‘Varınca çaldır oğlum.’
Bırak teyze uçsun artık!
Süpermen O.
Ana yüreği işte sevgisini esirgemiyor evlatlarından.
Seviyor, koruyor, kolluyor ömürleri boyunca.
Biz evlatların da ödevi,
Onları elimizden geldiğince mutlu etmek olmalıdır.
Hani derler ya,
Ana başa taç imiş, her derde ilaç imiş, kişi Pir olsa dahi, anaya muhtaç imiş.
Sağlıcakla…