Aydın Büyükşehir Belediyesi tarafından Şükran Güngör-Yıldız Kenter Kültür Merkezi ve Tiyatro Salonu’nda düzenlenen bir müzikale katıldım.
Son zamanlarda en keyif aldığım organizasyonlardan biriydi.
Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin organizasyon yapma kabiliyeti özellikle son birkaç yıldır gerçekten çok başarılı.
Düzenlenen etkinliklerdeki profesyonellik dikkatimden kaçmıyor.
Bunda ekibini maestro gibi yöneten Özlem Çerçioğlu’nun yanı sıra işin başındaki daire başkanlarının da işlerini iyi yapması geliyor.
*
Her ayrıntının düşünüldüğünü gözlemlediğim etkinlikte, ünlü edebiyatçı Sabahattin Ali’nin heyecanlarının, aşklarının, hüzünlerinin, hasretlerinin kısaca hayatından kesitlerin sahnelendiği ve şiirlerinden bestelenmiş sevilen şarkılarının söylendiği “Aldırma Gönül”, Ferhat Göçer’in performansıyla sahnelendi.
*
Ferhat Göçer’in sahnede tek kişilik performansı olsa da arka planda muhteşem bir ekip vardı.
45’er dakikalık iki bölümde sahnelenen müzikli gösteri de, Sabahattin Ali’nin kısa ama edebiyat adına verimli hayatını sahnede gördük.
‘İçimizdeki Şeytan’, ‘Kürk Mantolu Madonna’, ‘Kuyucaklı Yusuf’ ve ‘Değirmen’ gibi ölümsüz eserlerin yazarı Sabahattin Ali’nin 41 yıllık kısa ve çileli hayatında hangi şiiri ne zaman, nerede ve hangi ruh haliyle yazdığını anlama imkanı bulduk.
Hele bir de o şiirlerden bestelenen ve gönlümüzde yer eden ölümsüz şarkıları yine Ferhat Göçer yorumuyla dinledik hatta eşlik ettik.
‘Çocuklar Gibi’, ‘Melankoli’, ‘Göklerde Kartal Gibiydim’, ‘Ben Gene Sana Vurgunum’, ‘Aldırma Gönül’, ‘Geçmiyor Günler’, ‘Dağlar’, ‘İstek’, ‘Leylim Ley’ ve ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’
Her birini eminim ki sizler de ezbere biliyorsunuz.
*
Hayatımda dinlediğim en delikanlı şarkılardan biri kesinlikle Aldırma Gönül’dür.
Sabahattin Ali’nin 1933 yılında Sinop Cezaevi’nde yatarken yazdığı şiir ilk kez 1976 yılında Kerem Güney tarafından Hicaz makamında bestelenerek şarkı haline getirildi ve aynı yıl Kerem Güney’in çıkardığı 45'liğine kaydedildi.
O yıllarda sağ ve sol ayrışması yavaş yavaş kendini hissettirmiş ve şarkının asıl meşhur olmasına vesile olan Edip Akbayram kendisini ‘solcu’ diye tanımlamış olsa da hem sağcılar hem de solcuların eşlik ettiği bir şarkıdır.
*
Sabahattin Ali’nin yattığı Sinop Cezaevi’ni gidip görme şansım oldu.
Yattığı koğuşu yakından gördüm, o nemli ortamı kokladım.
O, her ne kadar mahpusluğun ve dört duvarın çaresizliği içinde yazmış olsa da, bu şarkı sadece en delikanlı şarkılardan biri değil, aynı zamanda en umut dolu kaderci şarkılardan da birisidir.
Türk Milleti, tüp kuyruğunda, ekmeği karneyle alırken “Aldırma gönül” diyebilmiş, en çaresiz anlarda bile “Başın öne eğilmesin” diyerek kendini teselli etmiş bir millettir.
Haksızlığa başkaldırıyı ve sabrı öne çıkaran sözleri ile toplumun hemen hemen tamamının benimsediği ve dilinden düşürmediği Aldırma Gönül’ü sahneye taşıyan Ferhat Göçer başta olmak üzere bizleri bu etkinlik ile buluşturan Aydın Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ederim.
“BİR KAÇ ŞEHİT” İzmir’deki açılışta çok talihsiz bir açıklama yaptı Sayın Cumhurbaşkanımız.
Daha önce şehide ‘kelle’ demesi hafızalardaki yerini korurken bu kez, “Libya’da birkaç şehidimiz var” diyerek vatan uğruna can verenlerin aziz hatıralarını basite indirgedi.
Bir sürü danışmanı olan Sayın Cumhurbaşkanı’na kim bunları söyletiyor gerçekten merak ediyorum.
“Kelle”, “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” ve “Bir kaç şehit” söylemlerinin toplumsal tepkisi hesaplanmıyor mu?
O konuşma metnini hazırlayanlar ve Sayın Cumhurbaşkanı, vatan uğruna can verenlerin “Anne ve babalarının bir taneleri” olduğunu bilmiyor mu?
Şehit aileleri için “1” rakamının en büyük sayı olduğunu kavrayamıyorlar mı?
*
Savaşa ve şehitliğe çok meraklı olanların, sürekli sosyal medyada bunun edebiyatını yapanların çoğu askerlik yapmamış veya bedelli askerlik yapmış.
Vatan-millet edebiyatı yapanların birçoğunun çocukları veya yakınları askerden kaçmak için her yolu denemiş.
Basmış parayı bedelli yapmış.
Ayarlamış doktoru çürük almış.
Ama iş edebiyata gelince mangalda kül bırakmıyorlar.
*
“Birkaç şehit” söyleminin başka bir yanı daha var.
Ne işimiz olduğunu anlamadığımız Libya’da şehit olan devlet görevlilerinin şehit olduğu kamuoyundan gizlendi.
Şehitlerimizden biri de Aydın’da sessiz sedasız toprağa verildi.
Sayın Cumhurbaşkanı bu bilgiyi açıklayınca haliyle kamuoyu meraklanıp, “Kimdir bu şehitler?” diye sormaya başlayınca şehitlerden birinin Aydın’da toprağa verildiği ortaya çıktı.
Emekli Albay olan şehidimiz, ihtiyaç olduğu için tekrar göreve çağrılmıştı ve istihbaratçı olarak görev yapmaktaydı.
Bazı devlet görevlilerinin sessiz sedasız ebediyete uğurlanmasının ve kamuoyundan gizlenmesinin sebebi de yaptıkları görevden kaynaklanmaktadır.
*
Bu vatan için nice isimsiz kahramanlar toprağın altına girmiş, nice kahraman sadece onları tanıyanlar tarafından uğurlanmış, belki birçoğunun ailesi bile gerçekte neden öldüğünü hiç bilmemiştir.
*
O nedenle Sayın Cumhurbaşkanı bir değil, iki gaf yapmıştır.
Birincisi şehit olan kahramanlarımızın aziz hatıralarını küçümser gibi “Birkaç şehit” demesi, ikincisi de gizli kalması gereken bir bilginin ortaya çıkmasına vesile olmuş olmasıdır.
İNANDIKLARI GİBİ YAŞAMAZLAR Geçen Cumartesi günü Nazilli Belediyesi tarafından organize edilen söyleşi programının konuğu gazeteci meslektaşımız İsmail Saymaz oldu.
Son kitabı ‘Şehvetiye Tarikatı’ olan İsmail Saymaz’ın toplam 13 kitabı var.
Bir çok ödül de alan gazeteci Saymaz, tarikatların tarihsel gelişimi üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi.
*
İsmail Saymaz’ın anlattıklarını dinleyince Mustafa Kemal Atatürk’ün nasıl ileri görüşlü bir lider olduğunu daha iyi anladım.
Devletin her kademesinde nasıl bu kadar çok tarikatçı olduğunu, bu eğitimli insanların kendilerini nasıl da eğitimsiz, cahil hatta sümüklü hocalara teslim ettiklerini anlamakta güçlük çekiyorum.
*
Kimsenin inancına karışmam ama görüyorum ki, son kitap yetmemiş, son peygamber yetmemiş ve İslam, şeyhler, şıhlar, tarikatlar, hacılar, hocalar bataklığında darmadağın olmuş.
Hani tabiri caizse sallasan şeyhe çarpıyor.
Bunlara inananlar sefalet içinde yaşıyor.
Sefaleti marifet gibi anlatan bu şeyhler ve şıhlar ise emperyalizmin kucağında lüks içinde yaşıyor.
*
Bakın, sevgili Diyanet Başkanlığımız bile fakirliği övüyor ama kendileri lüks içinde yaşıyor.
Zaten asıl sorun da bu.
Fakirliği öven zenginler, şehitliği öven de askerden kaçanlar.


TAVSİYE

FETÖ başta olmak üzere her konuda araştırma komisyonu kurulması önerisi veren muhalefet partilerine tavsiyem var.
Muhalefet partileri birçok konuda ki bunların arasında FETÖ’nün siyasi ayağının araştırılması, Deprem vergilerinin soruşturulması gibi son günlerde gündemde olan konularda dahil olmak üzere Meclis Araştırma Komisyonu kurma önerisi veriyor.
Muhalefet partilerinin verdikleri Komisyon kurma önerilerinin tamamı reddediliyor.
Benim tavsiyem “Komisyon kuralım” demesinler.
“Eeee ne diyecekler?” diye soruyorsunuz biliyorum.
“Komisyon alalım” desinler.
Eğer söylemi değiştirirlerse tüm önergelerin kabul edileceğini düşünüyorum.


TARİH TEKERRÜR ETMESİN

Suya sabuna hiç dokunmadan mutlu yaşayanlardan olabilirdim lakin ruhum buna müsaade etmiyor.
Efeler Belediyesi’nin geçmiş yönetimi hakkında birçok şey yazdım ve son yazımda Cumhuriyet Savcıları’nı göreve davet ettim.
Gereğini yaparlar mı, yapmazlar mı bilmem.
Ben sadece üstüme düşeni yaptım.
*
Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay ile Büyükşehir Belediyesi arasındaki gerginliğe değinmeyeceğim.
Ancak bir konuya dikkat çekmek isterim.
Sayın Mehmet Fatih Atay, geçmiş dönemin başkanı Mesut Özakcan’ın durumuna düşsün istemem.
*
İki belediye arasındaki anlaşmazlıktan bahsetmiyorum.
*
Birincisi, gazeteci arkadaşımız Hasan Kadife sosyal medya hesabından “Aydın’da doğan erkek bebeklere en çok ‘Eymen’ adı veriliyor. Demek ki Aydın halkı Eymen’i seviyor” diye bir paylaşım yaptı.
Bu paylaşımda kastettiği isim başkanın oğlu Eymen Atay.
Bende Hasan abiyi aradım ve “Abi Aydınlılar bir ara da en çok ‘Berkin’ adını seviyordu unutma” dedim.
Umarım geçmişin benzerini yaşamayız.
*
İkincisi ise Kültür Sanat Müdür Yardımcısı Serkan Fırtına konusu.
Daha önce Aydın Büyükşehir Belediyesi’nde bir süre çalışan bu arkadaşa dikkat çekmek isterim.
Kendisini tanımam ama geçtiğimiz ay Tiyatro Gazetesi tarafından 6’ncısı düzenlenen sanat dostu ödülleri gecesinde Mehmet Fatih Atay’a “Sanat Dostu Belediye Başkanı” ödülü verilmesinin arkasındaki isim olduğunu duydum.
*
Daha başkanlık koltuğuna oturalı bir yıl olmadan ‘Sanat Dostu Ödülü’ alan Sayın Atay’ı kutluyorum ancak yapılan tüm kültürel faaliyetlerin kimler tarafından organize edildiğini, ödülü veren firmaya her ay 5-6 iş verme garantisi verilip verilmediğini de öğrenmek istiyorum.
*
Unutmayalım ki, doğruya ‘doğru’ demek marifet değil, eğriyi görebilmek marifettir.


BULGARLAR HİÇ GELİŞMEDİ

AK Parti iktidara geldiğinde biz 130 Liraya 100 Euro alıyorduk.
Bulgarlar da 195 Levaya 100 Euro alıyordu.
Şimdi biz 662 Liraya 100 Euro alıyoruz, Bulgarlar hala 195 Levaya 100 Euro alıyor.
Gördüğünüz gibi Bulgaristan tam 18 yıldır yerinde sayıyor.


HABERCİLİK AYAĞA DÜŞMÜŞ

Aydın’ın bir dönem saygınlığı olan gazetelerinden birinde yayınlanan bir haber dikkatimi çekti.
Fenerbahçe-Galatasaray arasında oynanan ve Galatasaray’ın 21 yıl sonra kazandığı derbi maçı sonrası Aydın Sanayi Odası Meclis Başkanı ve ASTİM Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Galatasaraylı Gökhan Maraş, Mimar Sinan Mahallesi’nde bulunan villasında havai fişek patlatarak kutlama yapmış.
*
Şikayet üzerine de olay yerine polis gelmiş ve Kabahatler Kanununa muhalefetten dolayı Gökhan Maraş, ifadesi alınmak üzere karakola götürülmüş, işlem yapılmış.
*
Haberde özellikle vurgulanan bir cümle de dikkat çekici.
Neymiş, Gökhan Maraş’ın havai fişek attığı villasının Aydın İl Emniyet Müdürü Suat Ekici'nin konutuna çok yakınmış ve Müdür Ekici Fenerbahçeliymiş.
*
Yani diyor ki, emniyet müdürü Fenerbahçeli olduğu ve Fenerbahçe yenildiği için Gökhan Maraş’ı karakola götürttü, işlem yaptırdı.
*
Yasa ve yönetmeliklere göre havai fişek, izne ve yeterlilik belgesi olan kişilerce patlatılabilir.
Haberi okuyup, yapılmak istenen algıyı fark ettiğimde Gökhan Maraş’ı aradım ve sordum.
“Evet ben havai fişek patlattım. Şikayet olmuş, polis geldi. ‘Havai fişek atılmış gördünüz mü?’ diye sordular. Ben de ‘Ben attım’ dedim. Polis de bana ‘Çok dürüstmüşsünüz görmedim deseniz de olurdu, şimdi işlem yapmamız gerekecek’ dedi. Ben de itiraz etmedim ve ifade verdim. Bu normal bir işlem” diyerek yaşananları anlattı.
*
Ancak bir dönem saygınlığı olan gazetenin sahibinin birçok kişiyi aradığını ve “Çok bomba haber var. Ulusala çıkacak” diyerek haber verdiğini de söyledi.
*
Ne yazık ki bu haberi okuyanlar, haksızca ve fütursuzca Aydın İl Emniyet Müdürü Mehmet Suat Ekici’yi sosyal medyada linç edecek.
Sadece gündeme gelmek ve daha çok okunsun diye haberde yalan algı oluşturulmuş olduğunu birçok kişi anlamayacak.
Anlayanlar da bir daha asla gazetecilere güvenmeyecek.
İki tık fazla almak için mesleğe ihanet etmeye değer mi?


GÜNÜN FIKRASI

Oldukça seçkin görünüşlü bir kadın uçakla İsviçre’den dönmekteydi.
Yanında oturmakta olan Rahip’e:
“Özür dilerim peder, sizden bir iyilik isteyebilir miyim?” diye sordu.
Rahip:
“Elbette kızım, senin için ne yapabilirim?” diye cevapladı.
Kadın açıkladı:
“Kendime yeni bir epilasyon aleti aldım ve buna oldukça yüklü bir para ödedim. Sanırım limitlerin oldukça üzerine çıktı ve gümrükte elimden alırlar diye korkuyorum. Acaba gümrükten geçişte bunu cübbenizin altına saklayabilir misiniz?”
Rahip:
“Tabi ki yapabilirim evladım, ama biliyorsunuz ki ben yalan söyleyemem” dedi.
Kadın:
“Çok temiz ve dürüst bir yüz ifadeniz var peder. Eminim ki size soru filan sormazlar” dedi ve pahalı epilasyon aletini pedere verdi.
Uçak havaalanına vardı.
Peder gümrükten geçeceği sırada görevli:
“Peder, bildireceğiniz herhangi bir yükünüz var mı?” diye sordu.
Bunun üzerine Peder:
“Başımdan kuşağıma kadar ki bölümde açıklayacağım herhangi bir şey yok evladım” diye cevap verdi.
Bu yanıtı garip bulan görevli:
“Peki, kuşağınızın altında kalan bölümde neyiniz var?” diye sordu.
Peder yanıtladı:
“Kadınların kullanımı için dizayn edilmiş mükemmel bir alet var ancak şimdiye kadar hiç kullanılmadı” diye cevap verdi.
Görevli kahkaha atarak konuştu:
“Tamam Peder, geçebilirsiniz”


GÜNÜN TESPİTİ

“..aynı anda iki ‘tavşan’ kovalayan, hiçbirini yakalayamaz..”

BEN

“..hiç bir zaman ‘benden daha iyilerine layıksın’ demedim.. çünkü hep ‘en iyiydim’..”

GÜNÜN SÖZÜ

“..bilgeliğin yolu ‘bilmekten’ değil ‘dinlemekten geçer.. o yüzden dünyada ‘az’ bilge, çok ‘ukala’ vardır..”

KADINLAR ERKEKLER

“..kadınlar ‘borsa’ gibidir.. akıllı oynarsan, ‘bir’ koyup ‘bin’ alırsın.. akıllı oynamazsan, onlar sana bi kor ‘batarsın’..”