Son günlerde İdlib’te vermiş olduğumuz şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Benim gibi ileri yaşa gelen arkadaşlar hatırlayacaklardır. Ortadoğu’nun geçimsiz kardeşleri İran ve Irak 1980-1988 yılları arasında 8 yıl boyunca savaştılar. Bir ihtimal bu savaşı başlatan ve tarafları kışkırtan da ABD idi. 8 yıl süren İran-Irak savaşında takriben 1 milyon kişi hayatını kaybetti. Bir o kadarı da yaralandı. Tabii bu arada silah şirketleri silah, ilaç şirketleri ilaç sattı her iki tarafa. Sonra aradan bir kaç yıl geçince ABD Irak Büyükelçisi Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’i Irak ile aralarında anlaşmazlık bulunan komşusu Kuveyt’e saldırması için teşvik etti. Yani o zamanlar basında bu şekilde yazılıp çizildi.
Aynı ABD bu günde Türkiye’nin Suriye Ordusu ile savaşması için nasıl destek veriyor görüyorsunuz. Aslında Suriye’de Rejim Güçleri ile savaşmak demek aynı zamanda Rusya ile savaşmak demek. Zira Suriye Devlet Başkanı Beşir Esad’ı yöneten ve yönlendiren Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin. Aslında Suriye ile Savaşımız kimin işini kolaylaştırır önce bunun hesabını iyi yapmak lazım.
Dünya alem biliyor ki iki Müslüman ülke Türkiye ile Suriye’nin sürtüşmesi, savaşı her şeyden önce Suriye’nin kanlı düşmanı İsrail ve ABD’nin işine yarar. ABD sözde Irak Kürdistan’ı ile Suriye Kürdistanı’nı aynı çatı altında bir araya getirme projeleri üzerinde çalışırken, bizim inatla Suriye’den uzak durmamız ülkemize hangi yararları sağlar tartışılır diye düşünüyorum. Bu arada son derece güvenilmez bir devlet olan ABD’nin işini kolaylaştıracak politikalardan uzak durmamız gerekir. ABD’nin Suriye’de PKK’nın yan kuruluşu PYD’ye yakın zamanda vermiş olduğu on binlerce TIR ve beş bin uçak dolusu silahı ve orada Türkiye’ye karşı eğitim donattığı 125 Bin kişilik düzenli silahlı gücü göz ardı etmemek gerekir. ABD’nin eğitip donattığı 125 bin kişilik terör ordusunun yarın ülkemize karşı kullanılmayacağının garantisi var mı?
Anladığım kadarıyla Suriye Kuzeyine NATO Silahlı güçleri getirilmek isteniyor. Peki 40 yıldır kutsal vatan topraklarımızı bölmeye çalışan PKK’yı bu NATO Ülkeleri desteklemiyor mu? Biz bu görünürde dost,aslında her fırsatta altımızı oyan bu sinsi devletlerle birlik olmak zorunda mıyız? Yok mu bu işin başka çıkar yolu? Bu ülkenin diplomatları ne iş yapıyorlar. Devlet olarak bu diplomatların görüşlerini almaya çalışıyor muyuz?
Çok uzatmaya gerek yok. Demem o ki arkadaşlar 1991’de Kuveyt’i işgal etmesi için Saddam Hüseyin’e gaz veren ABD’nin, bu gün Türkiye’nin Suriye Rejim Güçlerine karşı yürüttüğü operasyonu desteklemesi, 29 yıl önce Saddam Hüseyin’in dostu ABD’yi hatırlattı bana.
Akabinde aynı ABD (o gün için başında George W.Bush yani Baba Bush vardı) “Sen nasıl komşunu işgal edersin, hem sende kimyasal silahlarda var” diyerek Saddam Hüseyin’in tepesine çökmüş ve Irak Devletine karşı Körfez Savaşı başlatmış, o gün için Irak’ı fiilen 3'e bölmüşlerdi. Irak’ın kuzeyini Uçuşa Yasak Bölge (Güvenli Bölge) ilan edip Kuzey Irak’ta Barzanistan’ın kurulmasına böyle zemin hazırlamışlardı. Bu arada Baba Bush’un 1991 Körfez Savaşını başlatırken söylediği 2 cümle hala hatırlardadır. Ne demişti Evanjelist Baba Bush; "Yıldızlardan ilham aldım, Haçlı Savaşı Başlattım.” Acaba 1991 yılında Baba Bush’un başlatmış olduğu Haçlı Savaşı’nın Kaç İslam Ülkesi farkında?
Aynı ABD 2003 yılında “Demokrasi getireceğim” diyerek Irak’a yeniden saldırdı. Bilindiği gibi şayet TBMM’de 1 Mart 2003 Irak Tezkeresi kabul edilmiş olsaydı bu gün bizim ülkemizde de halen Katar gibi 50 bin,60 bin ABD askeri olacaktı. Aynı zamanda Trabzon ve Samsun hava alanları da ABD’nin kullanımında olacaktı. ABD’nin bu güne kadar girdiği ülkelerin enerji kaynaklarını yutmadan çıktığı görülmüş değildir arkadaşlar. 1 Mart tezkeresi kabul edilmiş olsaydı bizim halimizde şimdiye çoktan Irak’tan, Suriye’den kötü olacaktı. Yazdıklarımdan şüphede olan Arkadaşlarım şayet 1 Mart 2003 Irak Tezkeresinde ABD’nin Türkiye’den taleplerini bir incelesinler bana hak vereceklerdir.
Bu arada arkadaşlar “Demokrasi getireceğim” diyerek saldıran ABD Askerlerini Saddam’ın zulmünden bıkmış olan Iraklılar neredeyse ellerinde çiçeklerle karşılayacaklardı. Ancak sonrası onların hayal ettiği gibi olmadı. Coniler Irak’ta 1 Milyondan fazla Iraklının ölmesine, milyonlarcasının ülkelerinden kaçmasına sebep oldukları gibi, bırakın Iraklı kadınları ve kızları Irakları erkeklere bile tecavüz ettiler. Ebu Garip Hapishanesinde yaşanan rezaletler henüz unutulmadı.
Bilindiği gibi 22 ülkenin sınırlarını değiştirecek Büyük Ortadoğu Projesi’nde ABD’nin henüz bölemediği son 2 ülke İran ile Türkiye kaldı Arkadaşlar. 1 Mart Tezkeresi geçseydi Irak ile birlikte Türkiye’de hal edilmiş olacaktı. Şimdi de Suriye ile sürtüşmemizi fırsat bilen ABD’nin göstermelik desteklerine çok ta güvenmemek lazım. Yarın “Kardeşim, sen komşuna nasıl saldırırsın,hem sen nükleer silah ta yapıyorsun”. Deyip bizi de günah keçisi haline getirmeyeceğinin garantisi yok nedense. Ama biz daha dün “Ekonomini mahvederim” diye tehdit twetleri atanları unutmadık daha.
Bu arada 2003 Irak Savaşından birkaç yıl sonra Kimyasal silah sahibi olduğu için Saddam Hüseyin’in tepesine çöken ABD, “Özür dileriz,Irak’ta kimyasal silah yokmuş.” Dediler.
Neticede Arkadaşlar her ülkenin yöneticileri kendi halkının refah seviyesini yükseltmek ek enerji kaynakları bulmak ve geliştirmek için çalışmakla mükelleftir. Bu nedenle ülkemiz zenginliklerine göz diken emperyalist ülke yöneticilerine kızmıyorum. Neticede onlar iktidarlarının devamını bizim gibi ülkelerdeki çıkarlarını artırarak sağlıyorlar.
Asıl olan arkadaşlar dünyanın en netameli coğrafyasında yaşayan bizler Atalarımızın bizlerin özgür yaşaması için canlarını vererek bizlere bıraktıkları bu kutsal vatan topraklarını korumak ve torunlarımıza özgür bir ülke bırakabilmek için neler yapıyoruz? Malımızı, mülkümüzü, topraklarımızı,fabrikalarımızı, kamu iktisadi teşekküllerimizi yabancı parayla satmaktan başka? Cümle alem biliyor ki etkili bir savunma için ülke çapında 82 milyon tek yürek olmak zorundayız. Peki bizleri birlik ve bütünlük içinde tutmakla sorumlu siyasilerimiz bu konuda neler yapıyorlar? Kin ve nefret duygularıyla,kibirle ülke yönetilir mi Arkadaşlar?. Siyasilerimizden ve Sevgili Devlet Yöneticilerimizden özellikle istirham ediyorum. Lütfen Sevgi ve Hoşgörüyü geliştirin, hataları affetmeye çalışın. Toplumu kutuplaştırmak ancak emperyalizmin çıkarlarına hizmet eder çünkü.
Selam ve Saygılarımla...