Kooperatifçilik bir araç değil bir amaçtır. Günümüzde kooperatifler üretimden, tüketime, ulaşımdan işletmeye hayatın her alanında yer almaktadır. Kooperatifçilik, aynı çatı altında toplanmak, ortaklar arasında rekabet değil birlik ve dayanışma sağlamaktır. Bu amaçla kurulmuş kooperatifler toplumda hiçbir tepki görmemekte ve müdahaleye gerek duyulmamaktır.

Son yıllarda düzenlenen birçok panelde kooperatifçiliğin tanımı yapılmakta ve kooperatifler toplumsal ihtiyaçlardan hareket ederek, aynı çözüm, çıkar, yol ve çarelere sahip insanların bir araya gelerek oluşturdukları bir ticari işletme şeklinde doğmaktadır.

Ekonomisi daralmış bölgeler için kooperatifçilik çok önem arz etmektedir. Bu bölgelerin kalkınması üretim ve pazarlama döngüsünün aktif hale getirilmesi için kooperatifçilik desteklenmeli ve yerel yönetimlerce öncülük yapılmalıdır. Son zamanlarda yerel yönetimler kooperatifçiliği sıcak bakmakta ve kuruluşlarına öncülük yapmaktadır. Bu yaklaşım demokratik yaşam için önem arz etmekle birlikte, kooperatifleri tahakküm altında tutma çabaları kooperatiflerdeki birlikte olma ve büyüme anlayışını olumsuz etkileyerek yerine ayrıştırmaya bırakmaktadır.

Yerel yönetimler bölgede kurulu kooperatiflerle iş birliği içinde olmalıdır. Çünkü kooperatifler gelir düzeyi düşük, küçük sermayeli insanları bir araya getirerek piyasada rekabet edebilme, rahat üretim ve pazarlama yapabilme imkânı sunarak bu küçük sermayeli guruba ekonomik fayda sağlamaktadır.
Kooperatif ortaklığı, üyelerine kendi işini geliştirme, amaçların gerçekleştirilmesinde ortaya çıkan sorunların birlikte çözme gücünü vermektedir. Yerelde bulunan kaynakların ekonomiyi kazandırılarak ortaklarına maddi menfaat temin eden kooperatifler bölge ekonomisine de katkı sağlamaktadır.
Ortak bir amaç doğrultusunda bir araya gelen topluluklarda kooperatifçilik, demokratik bir yaşam anlayışını ortaya koymakta ve bireysel olarak yapılamayan üretim ve pazarlamanın hep birlikte yapılarak toplumsal kalkınmanın sağlanmasına etki etmektedir.

Yerelde bulunan kaynaklardan hakka ve hukuka uygun faydalanmak tüm halkın hakkıdır. Bu hakkın pay edilmesi için yerel yönetimlerin öncülüğünde kurulan kooperatifler önemli amaç olarak ortaya çıkmaktadır.
Yerel yönetimlerce kurulması teşvik edilen kooperatifler şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim çizgisi oluşturulmalıdır. Şeffaflık ve hesap verebilirlik aynı zamanda da ortaklar arası güveni sağlayıp ekonomik gücün oluşmasını, bu da gelecek konusunda güven duyma ve güven duygusu ile sağlıklı bir ekip çalışmasının temelini oluşturacaktır.

Yerelde kurulan kooperatifler de yerel yönetimlerle iş birliği içinde olmalıdır. Bu iş birliği yerel yöneticinin kooperatif üzerinde baskı ve zorbalığını ortaya çıkarmamalıdır. Kooperatifler her zaman kendi kendini yönetme yetkisini ve kendi kendini özgürce yönetme gücünü elden bırakmamalıdır. Aksi halde tahakküm altına giren kooperatiflerin ömürleri yerel yöneticinin görev süresiyle sınırlı kalmaktadır. Bu da kooperatifçiliğin ruhuna aykırıdır. Bu tür kooperatifler toplumsal fayda yerine toplumsal kargaşa ve ayrıştırma ortaya koymaktadır.

Kooperatifçilikte başarıya ulaşmak ve ortaya konan hedeflerin gerçekleştirilmesi için yöneticiler bağımsızlığını korumalı, şeffaf ve hesap verebilir yönetim anlayış modelini benimsemelidir. Kooperatif, işbirliği yaparak daha büyük hedeflere erişmek ama işletme olarak bağımsızlığını korumak isteyen kişilerin tercih edeceği bir ekonomik ve sosyal bir işbirliği modelidir.

Yazımı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kooperatifleşme konusunda 1 Şubat 1931 yılında İzmir Ticaret Odasında yaptığı konuşmasından bir metinle bitirmek istiyorum.

“Kanaatim odur ki, muhakkak suretle birleşmede kuvvet vardır. Kooperatif yapmak, maddi ve manevi kuvvetleri, zekâ ve maharetleri birleştirmek demektir. …Müstahsillerin birleşmesinden şahsi menfaatlerini haleldar olacağını düşünenler tabii şikâyet edeceklerdir.”