Sorunların çözümünde “HERKES ÖNCE KAPISININ ÖNÜNÜ TEMİZLESİN” özlü sözünü hepimiz biliriz. Geçen hafta Sökeli gazeteci kardeşlerimiz Söke adına, tek yumruk, tek ses oldular. Konu Söke halkının bağışlarıyla inşaatı yapılan ama eğitime ne zaman açılacağı belli olmayan Mimarlık ve Tasarım Fakültesi’nin Adnan Menderes Üniversitesi Senatosunda bu yıl da gündeme alınmamasına tepki gösterilmesi oldu. Söke halkından da büyük destek gördüler… Sökeli gazeteci arkadaşlarımızın bu çalışmalarına saygı duyuyorum. Yerel mikro milliyetçilik adına Söke’nin hakkını aramak adına ortaya koydukları ortak tavrı alkışlıyor, kendilerini kutluyorum. Siyasi iradeye taş çıkaracak uygulamalar gösteren Üniversite Senatosu’na şunu sormak istiyorum. Türkiye’de 134 Üniversitenin olduğunu biliyorum. Bu üniversitelerimizde her fakülteden birer tane olduğunu biliyorum. Neden Adnan Menderes Üniversitesi’nde Nazilli’de açılan İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nden Aydın’a ve Söke’ye de açıldı? Nazilli’de öğrenci sayısı her yıl azalıyor. 5-6 yıl önce, 13.000 olan Nazilli’deki Üniversite öğrenci sayısının bugün itibari ile 9 bin 753’e düştüğünü görüyoruz. Ve önümüzdeki 4 yılın sonunda bu rakamın 6 binlere düşeceği iddia ediliyor. Siyasi irade nerede? Halk temsilcileri sivil toplum örgütleri ne yapar niye Nazilli’nin hakkını aramazlar? Sormazlar? Unutmayın günümüzde ağlamayan çocuğa meme vermiyorlar. ** DÜNYANIN EN ŞANSLI İNSAN NESLİYİZ! Dünyada, yaşayan en şanslı insan nesli olduğumuzu iddia ediyorum. Doğal afet görmedik, savaş yaşamadık. Yokluk, kıtlık nedir? bilmiyoruz. Dünyayı kıran, salgın hastalık yaşamadık. Bizden şanslı nesil olabilir mi? Ben günümüzde, dünya insanlarını şükretmeyi bilmeyen bolluk içinde değerlerini bir bir kaybeden, her geçen gün sonunu hazırlayan nereye gittiği belli olmayan bir toplum olarak görüyorum. Artık, Dünya üzerinde yaşayan 12 milyar insanı taşıyamaz, bakamaz duruma geldi. Bilmiyorum, dinlediniz mi? Bir gazete, internet sitelerinde ve sosyal medyada yerkürenin 7 kilometre altından gelen son depremin sesini yayınladı. Aman Allah’ım o ne müthiş, ne korkunç bir ses. Olmaz böyle bir şey. Ne var ki. Bugün bu felaketin 10-100 katını insanoğlu, insanlık kendi neslini tüketmek için üretti, bekliyor. Onun için günümüz insanlarını bu yok oluşu yaşamadığı için, dünyanın en şanslı nesli diyorum. ** ERZİNCAN DEPREMİ! 1939 Erzincan Depremi, 26-27 Aralık 1939 tarihinde Erzincan'da oluşan çok şiddetli yer sarsıntısıdır.  Yüzey dalgası büyüklüğü 7.9 olan bu depremin RİCHTER Ölçeği'ne göre büyüklüğü 7.2’dir. Bu deprem sonucunda toplam 32.962 kişi hayatını kaybetmişti.  Yaklaşık 100.000 kişi de yaralanmıştı. 1950’li yıllarda büyüklerimiz hala bu depremi konuşurdu. Bu konuşmalardan sonra içimde Kıbrıs düşmanlığı da o zaman oluşmuştu.                              Anlatılanlara göre bu deprem sonrası dünya ülkelerinden başsağlığı ve yardımlar yağmış. Ne var ki, Kıbrıs’tan ve Yunanistan’dan bir geçmiş olsun telgrafı bile gelmemiş. 1950’li yıllarda tüm Türkiye’de yapılan milletimizin meydanları doldurduğu ‘YA TAKSİM YA ÖLÜM’ mitinglerinin sebebi belki de bu nefretten dolayıydı. ** ELAZIĞ DEPREMİNE GELİNCE!.. Yaşanan son Elazığ depremi milletimizi derinden yaraladı, üzdü. Milletimizin 7-8 günü matem havasında geçti. Siyasete geçicide olsa huzur ve barış getirdi. Nefret kusan, kin kusan diller sustu. Türk milletinin en büyük özelliğidir bu günler... Bayramlar ve acılar bu milletin birbirine sarıldığı günlerdir. Ülkemiz son on gün işte böyle bir matemi yaşıyor. Bizim İslam anlayışımız, Arap-İslam aleminin anlayışından çok farklıdır. Onlar Kardeş ve Müslüman kanı dökmekten, biz ise birbirimizi kucaklamaktan hoşlanırız.  Dünya kamuoyu, TÜRK MİLLETİNİN yaşanan bir acı karşısında yarasını sarmak için nasıl tek yürek olduğunu, nasıl kenetlendiğini gördü. Bu millet özelliğimizin dünyada başka bir ülkede olmadığını iddia ediyorum. Buradan sayın Cumhurbaşkanımıza ve Parti Liderlerimize sesleniyorum. Ne olur siyasi amaçlarınıza ulaşmak için milleti KİN, ÖFKE ve NEFRETE boğmayın. Milletimize örnek olacak siyaset yapın.  Siyasetin kavga sanatı olmadığını, hizmet aracı olduğunu gösterin. Milletimiz TÜRKİYE’DEN BAŞKA BİR TÜRKİYE olmadığını sizden iyi görüyor ve biliyor.