BAŞKA TÜRKİYE YOK Mehmet Akif, ‘Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda’ sözleriyle İstiklal Marşı’nı yazdığı zamanlar yokluğun ve acılarla kol gezdiği zor yıllardı. Ama dürüsttü insanlar. Yalan söylemez ve insan olmak ilkelerinden asla taviz vermezlerdi… Bu, onurlu ve gururlu yaşam uzun yıllar böyle devam etti. Ta ki, Vahşi kapitalizmin, sadece ülkemizi değil tüm dünyayı sömüren bir girdap haline dönüştüğü sürece kadar. Ya şimdi; Bize ne oldu böyle arkadaş? Neler oluyor bize, size, hepimize? * Çok mu zor günler geçiriyoruz arpa ekmeğine bile muhtaç olduğumuz yıllara göre? Azaldı mı sanki vatana ve insanlığa olan sevgimiz? Daha mı az seviyoruz artık toprağımızı, insanımızı, atamızı, bayrağımızı? ‘Hayır!’ Diye haykırdığınızı duyar gibiyim Ancak, Nedir bu son günlerdeki saygısızlık? İnsana, hayvana, doğaya? Daha dün haberlerde izledim, motosiklet hırsızlığının önüne geçilemediğinden şikayetçi olan motosiklet grupları şehirlerde eylem yapıyordu. Bırakın motosikletleri artık insanlar meskenlerini bile üçüncü katlara kadar demir parmaklıklarla koruma altına alıyor çağımızda. Geçenlerde internetten tablet sipariş eden masum bir vatandaşın evine, içinde iki parça cam parçası getirmiş kargo kuryesi. Yargıya başvurmaya hazırlanıyordu zavallı. Akla hayale gelmeyen nice dolandırıcılık hikayeleri izliyoruz haberlerde. Ne oldu bize böyle arkadaş! Benim ülkemde, Kadınlar eşleri tarafından şiddet görüp, zaman zaman katlediliyorsa, Nehirlerimizden berrak sular yerine katran karası fabrika atıkları akıyorsa, Masum hayvanlar katledilip birde sosyal paylaşım sitelerinde paylaşılıyorsa, 80 yaşındaki bir dede, zavallı bir köpeği kemerle bağlayıp tecavüz etmeye kalkışıyorsa, 5 yaşındaki erkek çocuğu 14 - 15 yaşlarındaki erkek çocukları tarafından tecavüze uğruyorsa, Bunun suçlusu kim ya da kimlerdir arkadaş? Tabi ki bu iğrenç eylemleri yapan pislikler! Ancak bunun yanında kabahatin birazı da maalesef bizim… Sen, ben, biz, mahalleli, yöneticiler, iktidar, muhalefet, HERKES. Yediden yetmişe az da olsa hepimizin suçu var bu talihsiz olaylarda. Şapkalarımızı önümüze alıp öz eleştiri yapmalıyız. Gerekirse utanmalıyız kendimizden. ‘Bu iş bu hale nasıl geldi? Biz bu zamana kadar nerdeydik?’ diyebilmeliyiz. Acil eylem planları hazırlamalıyız. * Yarından tezi yok, Türk Eğitim Sisteminde köklü bir reform yapmalıyız. Türk Ceza Kanunu’nun yaptırımlarını acilen ağırlaştırmalıyız. Aksi halde bu tür olayların ardı arkası kesilmeyecek gibi… * Hani, ‘Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa’  demiş ya Nazım Hikmet, Toplum olarak da bizler, bu tür ahlaki düzensizliklere kayıtsız kalmamalıyız. Büyüklerimizin bizlere nasihat ettikleri ‘doğru insan olmak’ ilkesini evlatlarımıza, akrabalarımıza, komşularımıza ve tanıdığımız herkese her platformda anlatmayı bir halk hareketi haline dönüştürmeliyiz. Okullarımızda öğrencilerimize sadece ilim değil, doğru insan olmak ile ilgili eğitim çalışmaları da yapmalıyız. Toplum düzenimizi kaybetmemek, huzurumuzu ve benliğimizi yitirmemek de bizlere düşüyor. Bu ülke bizim. Bu toplum bizim. Başka Türkiye yok! Sağlıcakla…