Bütün gece korkunç kabuslar gördüm. İnsanlar kendileri kemer sıkarken lüks içinde yaşayanları, yoksulluğu ve yeni vergiler getiren yasa tasarılarını protesto etmek için sokaklara çıkmış, bütün duvarlara “Fakir için ekmek yoksa zengin için de huzur olmayacak” yazıyorlardı. Zengin ve yakışıklı bir aristokrat olduğum için beni protesto ediyorlar sanıp, kan ter içinde uyandım ve tribleks villamın son katında bulunan yatak odamdan dışarı baktım. Hava karanlık, sokaklarda hiçbir hareket yok. Bi rahatladım sormayın. Sabah sosyal medyada gezinirken, gece gördüğüm kabusun başta Şili olmak üzere Güney Amerika ülkelerinde gerçekten yaşandığını öğrendim. Hemen ellerimi havaya kaldırıp, “Yaşanan hiçbir şeye ses çıkarmayan ve kabullenen bir millet yarattığın için sana şükürler olsun Tanrım” diyerek dua ettim. * Taze sıkılmış portakal suyumu da yudumlarken, “Hehehe ne güzel milletiz len biz. Şükreden fakirler olmasa, benim gibiler nasıl güçlü olabilir, nasıl böyle rahat yaşayabilirdi ki?” diye gevrek gevrek güldüm.  Sonra aklıma yine gördüğüm kabus geldi ve “Umarım bu böyle devam eder. Millet bi uyanırsa ebemizi görürüz” diyerek hüzünlendim. * Sonra hazırlandım ve çok zengin olsam da beleş çayı sevdiğim için Nazilli’deki Edward’s kafeye gittim. Kafenin sahibi Ahmet Kaya ile otururken konu siyasete geldi. CHP’nin kongreleri hakkında konuşmaya başladık. * Üç listenin yarıştığı Nazilli’de Hakan Şensan sarı listesi ile delege seçimlerinin ilk günü alınan sonuçlar nedeniyle yarıştan çekildi. Nazilli siyasetinin önemli isimlerinden Cavit Yenipazarlı’nın desteklediği eski ilçe başkanı Ali Deveci de mavi listesini ikinci gün yarıştan çekti. Seçimden kısa bir süre önce atama ile göreve gelen mevcut ilçe başkanı Serkan Sevim, beyaz listesi ile artık seçilmiş başkan olmaya hazırlanıyor. * Kafenin sahibi Ahmet Kaya, “Sen bu seçimlerle ilgili hiçbir şey yazmadın” dedi. “Haklısın, çok girmek istemedim o topa ben ama sana anlatayım” dedim. Nazilli, Aydın’ın en büyük ilçesi. Haliyle buradaki siyasi yarış çok ön planda oluyor. Ancak CHP yıllardır Nazilli’de varlık gösteremiyordu. Özellikle yerel seçimlerde Nazilli’den Özlem Çerçioğlu’na çıkan oy ile Nazilli Belediye Başkanı Adayı’na çıkan oyların arasındaki fark çok dikkat çekiciydi. * Seçimden bir süre önce partiler ittifak açıklaması yaptı ve Nazilli’de İYİ Parti’nin desteklenmesine karar verildi. Dönemin ilçe başkanı Ali Deveci ve ekibi de buna karşı çıktıkları için görevden alındı. Son basın toplantısına bende katıldım. Ali Deveci, eski bir MHP’li olan sağ tandanslı adayı desteklemeyeceklerini söyledi. Bende kendisine “Mevcut başkan Haluk Alıcık MHP’li, şimdi ittifak gereği eski MHP’li olduğu için ‘desteklemeyiz’ dediğiniz Kürşat Engin Özcan var. Bu durumda sahada iki tane sağ tandanslı aday yarışacak. Siz Kürşat Engin Özcan’ı desteklemeyeceğinize göre sandığa gidecek misiniz?” diye sordum. Kendisi de bana, “Bu zor bir soru ancak sandığa gideceğim” dedi. Ben ve orada bulunan bütün gazeteciler Ali Deveci’nin Haluk Alıcık’a oy vereceğine kanaat getirdik. “Demek ki adayın sağcı falan olması önemli değilmiş. Burada hesap başka” diye de kendi aramızda konuştuk. * Ali Deveci’nin görevden alınmasının ardından aynı zamanda parti eğitmenliği de yapan Psikolog Serkan Sevim göreve atandı. O dönemi iyi biliyorum ama detaylarına girmeden anlatacağım. Serkan Sevim yönetim oluşturmak için kapı kapı gezdi ve özellikle partinin gediklileri reddettiler. Nihayetinde genç ve dinamik bir kadro ile yola çıkıldı. Yakınımdakilere “Serkan, partiyi sahaya indirmeyi başarırsa Kürşat Engin Özcan kazanır” dedim. Nihayetinde inanılmaz bir çalışma temposu ile seçim kazanıldı. * Kongre takvimi işlemeye başladığında da her yerde, “Seçimin kazanılmasında emek harcamış ilçe başkanı varken başka aday çıkmamalı. Bunca yıl sonra kazanılan bir zaferin mimarı etrafında eskisi yenisi tüm partililer birleşmeli” dedim. Sonra bir baktık ki, hemen hemen her seçimde aday olmuş ancak henüz siyasi bir başarısı olmamasına rağmen Nazilli’de CHP’nin en etkili ismi kabul edilen Cavit Yenipazarlı, eski başkan Ali Deveci’yi destekleyerek aday olmasını sağladı. Bir de Hakan Şensan aday oldu. Hakan Şensan için yorum yapamam ancak sadece soyadı ile siyaset yapılmayacağını iyi bilirim. * AK Parti ve MHP’nin ittifakına karşı kurulan CHP, İYİ Parti ittifakına en baştan karşı çıkan, hatta seçimde Cumhur İttifakı lehine çalıştıklarına inandığım (ki önceki seçimlerde de aday gösterilmediği için benzer davranışlar gösteren) Cavit Yenipazarlı ve ekibinin Ali Deveci’yi başkan yapma çabalarının sebebi ne olabilirdi hala merak ederim. * Nihayetinde delege seçimlerinin ikinci gününde alınan sonuçlardan sonra sarı ve mavi listeler yarıştan çekildi. Bu seçimin en önemli sonucu nedir biliyor musunuz? Bir toplantıda Serkan Sevim’e “Sen git psikologluğunu yap, siyaseti biz yaparız” diyerek aklınca Nazilli siyasetinde kendisinden başka kimse olmadığına inanan Cavit Yenipazarlı ve partinin çok güçlü sanılan, çok önemsenen isimlerinin aslında sanıldıkları kadar güçlü olmadıkları ortaya çıktı. İnanmış, yenilikçi, çalışkan ve siyaseti kişisel çıkarlarına alet etmeyecek isimler ile yola çıkıldığında “Bu parti benden sorulur” diye ahkam kesen küçük olsun, benim olsuncuların hükmünün olmayacağı kesinleşti. Rakı masalarında partiyi şekillendirmeye çalışanların siyaset sahnesinden nasıl silindiği görüldü. Nazilli’de bir devir son buldu. CHP’li üyeler, kendilerini partinin sahibi sananlara büyük bir ders verdi. * Sonra aklıma gördüğüm kabus geldi. “Ahmet, eğer bütün seçmenler böyle uyanırsa benim gibilerin sonu gelir valla. İnşallah bu uyanış ülkenin tamamına yayılmaz” dedim. Benim gibi zenginliklerinin kaynağı açıklanamayanların düzeninin bozulmaması için aynı zamanda Efeler Belediye Meclis Üyesi olan AK Parti Aydın İl Gençlik Kolları Başkanı Abdülhamit Burak Aykut gibi siyasetçiler lazım. Nazilli’de bir devir sona ermiş olsa da şimdilik korkulacak bir şey yok. Sevgili vatandaşlar, her türlü olumsuzluğa karşı şükretmeye devam edin, hır gür çıkarmayın, keyfimizi kaçırmayın. BU KAMPANYA TUTAR Her sabah yataktan kalkar kalkmaz yaptığım bazı şeyler var. En son taze sıkılmış portakal suyu ile kahvaltımı yaparım ve gündeme bakarım. Gündemi hem gazetelerden hem de sosyal medyadan takip ediyorum. Hatta öyle ki sosyal medya gündemi daha hızlı yayılıyor ancak doğruluk konusunda hala geleneksel medyaya inanırım. * Önceki sabah uyandığımda yine sosyal medyaya göz attım. Nazilli’de CHP Meclis Üyesi olan sevgili abim Ulvi Yıldırımkahraman’ın bir paylaşımı dikkatimi çekti. Nazilli siyasetine yön veren aktörlerin ki bunlardan biri de kuşkusuz sevgili dostum Gürdal Yüzügüler’in de benzer paylaşım yaptığını gördüm. * Paylaşımların ana başlığı, “Nazilli’ye dışarıdan gelen ürün ve satış istemiyorum” * Bundan bir süre önce başlayan bir tür alternatif fuara karşı bir duruş sergilenmeye başlandı Nazilli’de. Örneğin “Gaziantep Günleri” başlığı altında şehrin bir parkında pazar kuruluyor. Amaç, o yörenin ürünlerinin tanıtılması. “Buna neden karşı durulur?” diye sorabilirsiniz. * Normal şartlarda ülkenin değişik illerinde ki fuarlarda yapılır böyle tanıtımlar. En son İzmir’de yapıldı mesela ve Türkiye’nin birçok ilinden belediyeler, ticaret odaları, ticaret borsaları, kültür ve turizm müdürlükleri stant kurup yörelerinin hem ürünlerini hem de kültürlerini tanıttı. Stantlarda sadece yöresel ürünler olmadı. Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin tüm ilçeleri ile birlikte kurduğu stantta bir baktık efeler davul zurnayla zeybek oynuyor, bir baktık bir kadın keman çalıyor. Şanlıurfa standında halay çekiliyor, Trabzon standında horon tepiliyor. * Oysa Nazilli’de yapılan böyle bir şey değil. Bir ilin tanıtım günü olduğu iddia ediliyor ancak stantlarda o yöreye özgü olmayan birçok ürün sergileniyor. Bir nevi halk pazarı gibi. Öyle ki terlik satıyor, kazak satıyor oradaki esnaf. Gittim gezdim ve bazıları ile de tanıştım. Çoğu tanıtımını yaptıklarını iddia ettikleri o kentten bile değil. * Nazilli’nin ileri gelenlerinin başlattığı ve birçok esnaftan da destek gören bu kampanyada, “Nazilli’ye ihanet etmeyin” deniliyor. “Nazilli’mize, esnafımıza ve üreticimize geçici kurulan bu stantlar ihanettir” deniliyor. “Nazilli’ye kalan bir vergi yok, istihdam yok” deniliyor. Son derece de haklılar. * Aydın Büyükşehir Belediyesi yıllardır bu organizasyonlara, yerel esnaf mağdur oluyor mantığıyla izin vermiyor. Büyükşehir’in bu tavrının yanı sıra Nazilli’de başlayan bu kampanya Aydın’ın tüm ilçelerine yayılmalı. Yöneticiler bu organizasyonlara izin vermemeli. Hemşehricilik adı altında yerel esnafın zarar görmesi engellenmeli.

TAVSİYE

Antalya’da bir dilencinin iki dairesi, bankada da 420 bin lirası olduğu ortaya çıkmış. Benim size tavsiyem dilencilere para vermeyin. “Ama ya kazanacağımız sevaplar” falan diye de söylenmeyin. Dilenciye para vermek yerine sokak hayvanlarına mama alın, hayvanları, bitkileri, çocukları ve kadınları koruyun daha çok sevap kazanırsınız.

GÜNÜN FIKRASI

Amerika, İngiltere ve Türk Maliye Bakanları bir araya gelmiş.  Çalışanların durumları hakkında konuşmaya başlamışlar. Amerika Maliye Bakanı: “Bizim araştırmalarımıza göre vatandaşın bir aylık geçimi için 3 bin dolar gerekiyor. Biz onlara 3 bin 500 dolar veriyoruz. Bunun 3 bin dolarını çeşitli ihtiyaçlarına harcıyorlar, 500 dolarını nereye harcıyorlar bilemiyoruz” demiş. İngiliz Maliye Bakanı söz almış ve: “Bizim araştırmalarımıza göre vatandaşın bir aylık asgari geçim endeksi 2 bin sterlin. Biz çalışanlarımıza 2 bin 400 sterlin veriyoruz. 2 bin sterlinini çeşitli ihtiyaçlarına harcıyorlar. 400'ünü ne yapıyorlar bilmiyoruz” demiş. Türk Maliye Bakanı söz alarak konuşmuş: “Bizim vatandaşlarımızın asgari bir aylık geçimi için 5 bin lira gerekiyor. Biz 2 bin lira veriyoruz. Gerisini nereden buluyorlar bizde bilemiyoruz”

GÜNÜN TESPİTİ

“..aynı yaşta olanlara ‘yaşıt’ deniyorsa, aynı boyda olanlara ‘boyut’, aynı kiloda olanlara ‘kilot’, aynı zeka seviyesinde olanlara da ‘zekat’ denilmeli..”

BEN

“..ruh eşimi bulamamış olmam ‘eşsiz’ bir ruhum olduğunu gösteriyor..”

GÜNÜN SÖZÜ

“..selam olsun töre üzre yaşayıp, töreyi yaşatanlara.. selam olsun aydınlık ufukları gözleyenlere.. yeniden ‘türk’ asrını özleyenlere.. selam olsun çocuklarımızın türk bakışlarına..”

KADINLAR ERKEKLER

“..kadınlar iradelerine yenik düştüklerinde ‘diyeti’, erkekler iradelerine yenik düştüklerinde ‘niyeti’ bozar..”