Türk terbiyesini ecnebi seyyahların gözünden aktarmak “Modern Çağdaş”çılarımıza örnek teşkil edilebilir. Yitirdiğimiz utanma duygusuna sahip olmayanları gördükçe mazide hasretle aradığımız "haya"ya ayna olabilir ümidini taşıyoruz. 1.Mouradgea d' Ohsson'un 1791 'de neşredilen "Tableau Genel de L'Empire Othoman" isimli eserin dördüncü cilt birinci kısım 163- 264. sayfasında şöyle demektedir: "Haya, esasları her Müslümanı; erkek ve kadın vücudunun bazı kısımlarına göz atmaktan men eder ve ancak kat’i bir zaruret halinde tecviz(cevaz) eyler. Bu istisnai cevaz ancak hekimlere, cerrahlara, ebelere ve sünnetçilere münhasırdır. Hatta bunlar bile ancak kendi hizmetlerine ihtiyaç gösteren kısma göz atabilirler..." Aynı cildin 315. sayfasında "Osmanlı Türkleri umumi ve ferdi ahlaklarının ciddiyetini dinin iffet ve haya ahkamına medyundurlar. Ahlaki ve dini bir hukuk sisteminin zaruri bir neticesi olan bu hali örf ve adetlerinden milletin göçebeliğinden ve kocaların kıskançlığından mütevellit göstermek haksızlıktır." 2.A. L. Castellan'ın "Lettres Sur La Grece L' Hellesport et Constantinople" isimli seyahatnamesinin 1811'de basılan kitabın ikinci cilt 226. sayfasında şöyle demektedir: "Türkler başkalarının kadınlarına azami derecede hürmet ederler ve gezinti yerlerinde tesadüf ettikleri kadınlara bakmazlar. Hatice Sultan'ın mimarlığında bulunan (M.Melling) Sultan'ın saraylılarıyla hiç çekinmeden konuşabilir ve yüzleri açık görebilirdi. Hâlbuki aynı Sultan'ın diğer Türk memurları onlarla görüşürken ya gözlerini önlerine eğerler ya da başlarını çevirirlerdi. Bu Avrupalı sanatkar o sultan sarayının damlalarıyla sedlerinden geçtikçe saraylıların bulunduğu avlularla bahçelere bakardı. Kendisine kılavuzluk eden saray kethudası başını aksi tarafa çevirir ve kendisine dünyaları verseniz öte tarafa bakmazdı. Cenab-ı Hak bize el malına göz dikmemizi emrediyor, derdi." 3.Fransız şairi (Lamartine)nin "Voyage Orient" isimli 2 ciltlik eserinin 1896 Paris tabının ikinci cilt 247. sayfasında "... Osmanlı'da doğruluk bir sokak fazileti haline gelmiştir... Eşyaları yüklerken bize yardım ettiler. Yere düşen öte berimizle, unuttuğumuz şeyleri toplayıp kendi elleriyle bize getirdiler." 4.Yine Türkiye'ye gelmiş olan Fransız seyyahı (Du Loir)in "Les Voyages du Sieur Loir" adlı 1654'de Paris'te neşredilen esrinin 188-189. sayfalarında "... Bu memlekette hemen hemen hiçbir cinayet vak’ası duyulmaz" diyerek hayretini dile getirir Yabancı seyyahların anlattıklarıyla günümüz Türkiye’sinde meydana gelen arsızlık, hırsızlık, yankesicilik, kapkaççılık, vs. gibi kötü fiillerin oluşmasında hangi amillerin etkili olduğu üzerinde uzun uzun tefekkür edilmelidir. Bunların maddi ve manevi sebepleri tespit edilerek ona göre tedbir alınmalıdır. Unutulan “haya” edebimizi geri getirmenin yollarını aranmalı; yok olmuş değerlerimize çare bulmanın çabası içinde olunmalıdır Tabi, akıl sahipleri; akl-ı selim ile düşünebilirlerse.. *Yabancı