24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle, hayatımızda bizlere eğitim veren öğretmenlerimizi hatırlarız. İlkokul, orta-lise ve üniversitede eğitim görürken karşılaştığımız, dersini aldığımız hocalarımız vardır. Ama bence en önemlisi, kişilik gelişiminde ilk defa karşılaştığımız, anne ve babamızdan sonra hayatımızı şekillendiren ilkokul öğretmenlerimiz vardır.
İşte benim de hayata merhaba dediğim ve çok sevdiğim yer olarak ilk okuduğum okul ve benim çok sevdiğim Enver AKIN öğretmenim benim için hayatımın en önemli kişilerinden biridir.
Her öğretmenler gününde öğretmenimi arar, hatırını sorarım. Bana ilk harf öğreten annemdir. Yani benim ilk öğretmenim annemdir. 4 yaşlarında iken, tutturdum ben de okula gideceğim diye. Babam beni okula götürdü. Dediler ki daha yaşı küçük. Okula başlaması için 7 yaşında olması lazım. Ben üzüldüm, okula gidenlere bakıyorum, ellerinde çanta okula giden çocuklar gibi olmak istiyordum.
Bir gün annem bendeki bu okuma aşkını biraz olsun dindirmek için, bana bir defter, bir kurşun kalem, silgi, kalemtıraş aldı. Ve o deftere önce benim ismimi, annemin, babamın, kardeşimin ve bütün akrabalarımın isimlerini büyük harflerle her bir sayfaya yazdı. Ben de o harflere bakarak A’dan Z’ye büyük harflerle yazmayı sonra okumayı öğrendim.
7 yaşına gelince (1974 yılı) Sakarya’nın Söğütlü Merkez İlkokuluna yazıldım. Öğretmenimiz Enver Akın idi. Enver Akın öğretmenim, okulu, okumayı sevdiren bana O'dur. Tabii okulda öğrendiğim ilk konular, kalem tutma, düz çizgi, daire, kare gibi şekiller yapıyorduk.
Okula başladığımız zaman öğrenmiş olduğum şeyleri tekrar öğrenmeye başladığımda çok sıkılmıştım. Büyük harfleri öğrenirken sıkıldım. Çünkü ben o harfleri biliyordum. Ama ne zaman küçük harfleri öğrenmeye başladım. İşte benim için o zaman okul başladı.
Öğretmenler Günü vesilesiyle, bir hatıramı paylaşmak isterim. Mudanya’nın Balabancık Köyü’nde İmam olarak 1988 yılında göreve başlamıştım. O zamanlar, yeni eğitim sisteminde önce kelimeler bütün olarak öğretiliyor. Yani önce kelime mesela CAMİ, OKUL, TARLA gibi kelimeler, resimle, şekille öğretiliyor, daha sonra heceleme öğretiliyor.
Bir gün, köyün bakkalında muhabbet ediyoruz. O sırada köyün öğretmeni de geldi. Muhabbet ilerledi. Bakkal dedi ki,
" Öğretmenim, çocukların okula başladığı üç ay oldu. Hala okumayı öğrenmediler" diye şikayette bulundu.
Öğretmen de, " çocuklar tam beslenmiyor, ekmeğin üzerine salçayı sürüyorsunuz, okula gönderiyorsunuz" diye sitem etti,
O sırada çay içerken, bakkala bir öğrenci geldi. Ekmek almak için….
Öğretmen, bakkalın bu şikayetine karşılık, haklı olduğunu göstermek için, öğrencisine raflarda bulunan bir paket margarini aldı. Gel bakalım buraya dedi ve elinde tuttuğu margarini çocuğu verdi. Margarin üzerinde ' Evin' yazıyordu. Çocuk aldı paketi evirdi çevirdi ve şöyle okudu. "Sana Yağ"
Malum bir konuda ilk çıkan marka ne ise daha sonra, bütün ürünler onun adı ile anılır. Mesela kağıt mendil ilk çıktığında SELPAK marka olmuştu. Şimdi bütün kağıt mendiller nasıl Selpak olarak anılıyorsa, o zamanlar da margarin olarak ilk SANA marka çıktığı için, çocuk ta SANA YAĞ deyiverdi.
Tabii öğretmenimiz de bu işe şaşırdı.
İlk öğretmenimiz onun için önemli. Ben de ilk okulda, ilk öğretmenimizi hala unutmam.
24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle Kuşadası’ndan Enver Akın öğretmenime selamlarımı, hürmetlerimi iletiyorum. Yine bizim yetişmemizde emeği geçen bütün öğretmenlerimizi saygıyla, ahirete irtihal eden öğretmenlerimizi de rahmetle anıyorum.
Öğretmenler Günü kutlu olsun.
Cumanın hayrı ve bereketi hepinizin üzerinize olsun.