Şimdi semada feryadım yankılanıyor aşkla,
Hani seven başka, sevilen başka,
Gecenin karanlığında umutlarım yıkılır ya,
Ölüm bile hiç kalır acıların yanında.
Gözlerimdeki yaşlarda hasret sal gibi,
Ben ne kadar sevdimse de o el gibi,
Halbuki ne hayaller kurmuştuk onunla,
Ölümüneydi sözlerimiz, sevdamız kardelen çiçeğim.
Boynunu bükme sakın, sen sözünde durdun,
Ölüm bile olsa sonun se karda açtın ya,
Hercai utansın, sözünde durmayan sevilenler utansın,
Ruh ikizim gibisin kardelen çiçeğim.
Kim göze alırdı ki karda bayırda açmayı,
Kırılan hayallerimiz miydi, sadece ümitlerimiz mi,
Boynun mu büküldü, gözlerin mi doldu,
Gözlerin alabildiğince uzaklarda onu aradı mı hiç.
Hayalin gözlerinden silebildin mi kardelen çiçeğim,
Bak yine güneş doğdu, yeni güne, yeni aşklara merhaba diyor,
Söz açılmışken sana bir hayalimi daha anlatayım,
Kardelen çiçeğim kadar arkadaşım.
Onunla bir hayalimiz vardı ölümsüz,
Çocukluk hayalimiz büyüktü, yaşanmalıydı,
Yaşamak adına mutlu bir yuva özlemiydi belki,
Ege’nin incisi efeler diyarı Kuyucak’a yerleşecektik.
Evlidağ’ın eteğinde bir evimiz olacaktı,
Kuş bakışı seyredecektik her sabah uyandığımızda Kuyucak’ı,
Ahırda koyunlarımız, kuzularımız olacaktı,
Sabah taze sütünü içecektik, kırlara çıkacaktık.
Bahar mevsiminde kuzularımız oynayıp zıplayacaktı,
Arıların çiçeklerden bal alışını seyredecektik,
Mis gibi portakal çiçeğini koklayacaktık,
Papatyalardan, lalelerden taç yapacaktım saçlarına.