Hayat yolunda yolculuğumuz devam ediyor. Önce de yazdığım gibi Türkler ve kendisini Türk hissedenler tarihte olmadığı kadar uyanık olmak ve yaşadığımız her şeyi en ince ayrıntısına kadar sorgulamak zorunda. Çünkü yaşadığımız dünyada maalesef gördüğümüz beyaz beyaz değil, siyah da siyah değil. Gerçek renkleri görebilmek için çok iyi araştırmak zorundayız. Her şeye rağmen düşmanlarımızın sayısı bu kadar çok olmayabilirdi. Diplomasi uzmanlarını zamanında devre dışı bırakmasaydık. Tıpkı 1919 yıllarında olduğu gibi yedi düvel karşımızda. Belki bu vesileyle ülkemiz baştan beri yanlış olan Avrupa Birliği rotasından Türk Birliği rotasına dönüş yapabilir. Çünkü içimizi yakan İslam Dünyası’nda akan kan ve gözyaşı ancak Türk Birliği’nin dünyaya hakim olmasıyla dindirilebilir. Dün böyleydi, İnşallah yarında böyle olacaktır.
Aslında aylardır yazacağım ama kısmet bu güneymiş. Malum yaşadığımız dünyayı sadece bizler yani insanoğlu işgal etmiyor. Özellikle toplu yaşama alanlarında yani köylerde, mahallelerde, kasabalarda yada bizim ki gibi ilçe merkezlerinde sokak hayvanları da yaşıyor. Bu sokak hayvanlarından kediler pek o kadar tehlikeli sayılmaz, ancak sokak köpekleri için aynı şeyi söylemek biraz güç.
İş yeri faaliyetini sürdürmekte olduğum Atatürk Caddesi’nden biliyorum. Kaç kez yol üzerinde köpekler olduğu için yolunu değiştiren, yada tehlikesizce geçebilmek için benden yardım isteyen Hanım kardeşlerimiz oldu. Bu arada köpek sürüsünü görünce korkup kaçan öğrenciler, o öğrencileri kovalayan sokak köpekleri gördüm bizzat. Evet sokak hayvanlarını bizde seviyoruz. Ancak sokak köpekleri yüzünden can yakıcı bir kaza yaşanmadan bu konuda tedbir alınması gerekiyor.
Sokak köpekleri Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğunda biliyoruz. Ancak Büyükşehir’inde yasalarla eli kolu bağlı. Önceki gün gelen Aydın Büyükşehir görevlileri kulağında küpe olan köpeklere el süremiyor. Zira yasalar izin vermiyor..Sonra biz demiyoruz ki bu hayvanları belediye götürüp imha etsin. En akıllıca çözüm, sokaklarda yazın sıcaktan kışın soğuktan kavrulan bu hayvanların barınabilecekleri yapı ve ortamların oluşturulmasıdır. Bu konuda belediyelerin imkanları yetmiyorsa hayırsever vatandaşlarımız olaya el atıp, hem bu hayvanların çektiği sıkıntıya, hem de sokak köpekleri yüzünden korku yaşayan çocuklarımızın korkusuna son vermelidir. Ayrıca petshop yerine barınaklardan sahiplendirme konusuna dikkat çekip, özendirilmeli. Bir çocuğu doğum gününde sevindirmek yada sevgilisini sevindirmek isteyen gençlerimiz yada ebeveynlerimizin bir anlık mutlulukları için yaptıkları iyilik. Maalesef o hayvanlarımız için de aslında kabusa dönmesine neden oluyor. Sevgili Kuyucaklılar ilerleyen zamanlarda olumsuz şeyler yaşayıp, ”Keşke” dememek için şimdiden bu soruna hep birlikte çözüm üretmek zorundayız. Benden hatırlatması. Kuyucak’ta sokak köpeklerinin en yoğun yaşadığı bölgeler, Atatürk Caddesi’nin DSİ Kanalı ile kesiştiği bölge olmakla birlikte, kanal üstünde daha yoğun yaşadıkları belirtiliyor.
**
Bu arada arkadaşlar on yıllardır kulağımıza çalınan ancak bir türlü gerçekleşemeyen, 1937 yılında Nazilli’ye Sümerbank Basma Fabrikası’nın açılışına geldiği zaman bir gün “İl” olacağını müjdelediği Nazilli’nin il olması meselesi var. Nazilli’nin il olma meselesi sürekli hafızalarda ancak bu konuda bu güne kadar Nazilli halkından, sivil toplum kuruluşlarından, derneklerden topyekun bir seferberlik göremedik. İnanıyorum ki Nazilli’de yaşayan dostlarımız bu konuda yeterli çabayı gösterirlerse Nazilli’nin il olma şansı bayağı yüksek. Neticede Reis “Olur” dedi mi olur. Nazilli il olunca ne olur hemen akabinde Sümer Üniversitesi kurulur kısa zamanda. Sümer Üniversitesi kaç fakülte barındırır bilinmez tabii.
Kişisel görüşüm ben belki görürüm belki göremem ama Nazilli’nin Kent Konseyi ve ileri gelenleri, dernekleri, sivil toplum kuruluşları rahmetli Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği bu konu üzerinde, yani Nazilli’nin il olması konusunu değerlendirmeye almalı diyorum. Tabii ben bu görüşü bir Kuyucaklı olarak Kuyucak’ın da menfaatlerine uygun gördüğüm için ortaya atıyorum. Çünkü Nazilli il olursa Nazilli’ye en yakın ilçe olarak Nazilli’den sonra en çok yararlanacak ilçe Kuyucak olacak. En azından Kurulacak Sümer Üniversitesi’nin fakültelerinden biri Kuyucak’ta kurulur. Fakülte konusunda Kuyucak’ta alt yapı da hazır üstelik.Tekrar hatırlatıyorum, Nazilli ADÜ’den yeni bir fakülte almaya çalışmak yerine hem il olmak için hem de Sümer Üniversitesi için mücadele vermeli. Şahsen Nazilli il olmak için yola çıkarsa sadece Kuyucak değil Buharkent, Karacasu, Bozdoğan, Sultanhisar ve Yenipazar’da bu yolda Nazilli’ye omuz verecektir diye düşünüyorum. Bu arada YÖK’ten ricamız ADÜ için ihtiyaç duyulan Fakülte’yi Kuyucak’a kurmasıdır. Kuyucak Belediyesi’nin ilçemize gelebilecek bir fakülte konusunda her türlü kolaylığı göstereceğine yürekten inanıyorum çünkü.
Bu arada arkadaşlar geçtiğimiz Cuma akşamı Nazilli’de Hasan Hoca Dedemi tanıyan Hafız Ahmet Cengiz Amcamızı evinde ziyaret ettim. Daha doğrusu oğlu Mehmet Cengiz’in evinde ziyaret ettim Hafız Ahmet Amcayı. Hafız Ahmet Amca’nın anlattığına göre Nazilli’ye Nazilli ismi nereden gelmiş anlattı güzelce. Hafız Ahmet Amca’nın anlattığına göre Selçuklular döneminde yada belki biraz daha önce Orta Asya’daki alimlerin Anadolu’yu irşad etmek için gönderdikleri Hacı Bayram Veli gibi, Şeyh Edebali gibi Alimlerin biri de Nazilli’ye gelmiş. Selçuklu döneminde içinde yaşadığımız bölgenin adı “Rumeli” olarak geçiyor. Orta Asya’dan İslam Ahlakı üzerine, İslamı yaşaması ve yöreye örnek olması için Nazilli’ye gönderilen görevli Ney çalar, bazı psikolojik hastalıkları da Ney ile tedavi edermiş. O zamanlar Neye Nay derlermiş. Orta Asya’dan gelen görevliye de Nayzen Dede derlermiş. Nayzen Dede vefat ettikten sonra Nazilli’de kendisine güzel bir mezar yapmışlar. Ve insanlar Nayzen Dede’yi ziyarete gelirlermiş. Halk arasındaki tabirle “Nereden geliyorsun?” Nayzen Dede’den geliyorum, Neyzen Dede’den geliyorum.” Nayzen Dede, Neyzen Dede, Nayzenni, derken Nazilli ismi oradan gelmiş. Kısmet olursa inşallah Hafız Ahmet Amca’yı tekrar ziyaret edeceğim. Canlı bir tarih olan 89 yaşındaki Hafız Ahmet Amcamızdan daha öğreneceğimiz çok şey var çünkü.
Selam ve Saygılarımla.