9 Ekim'de başlayan Barış Pınarı Harekatı'na 17 Ekim'de ara verildi. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin Suriye’nin kuzeyine PKK, YPG ve DEAŞ Terör Örgütlerine karşı bir harekatı tüm Dünya'da büyük ses getirdi. Yürekten temennimiz Yüce Allah Askerimizi muzaffer eylesin, ayağına taş değdirmesin, artık tek bir Şehit vermeden harekatı başarı ile sonlandırmayı nasip eylesin inşallah.
Ancak 40 yıldır PKK’yı besleyen ve hala göndermiş olduğu yüzlerce, binlerce TIR silahlarla beslemeye devam eden ABD’nin bu terör örgütlerine vermiş olduğu takriben 30 bin TIR silahı ve yine güya Türkiye'nin stratejik ortağı ABD'nin Türkiye’ye karşı bölgede eğitip donattığı 125 bin kişilik terör ordusunu düşündüğümüzde Kutsal Türk Ordusu’nun işinin hiçte öyle kolay olmadığını, ancak Aziz Milletimizin desteği ile ordumuzun her türlü güçlüğü yenecek kabiliyette olduğunu hepimiz biliyoruz.
40 yıldır Kutsal Türk Devleti'nin PKK Terör örgütü ile, öncesinde de ASALA ile başını ağrıtan Haçlı Siyonist İttifakına baktığınız zaman ABD, İsrail, İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya başta olmak üzere güya uygar dünyanın tüm aktörlerinin bu ittifakta buluştuğunu görürsünüz. Esasen dünyanın en büyük sorunu İngiltere, İsrail, ABD Şeytan Üçlüsüdür. Dünyadaki her türlü melanetin arkasında bu üç ülke vardır. Ancak dünyanın en sinsi devleti olan İngiltere hiç bir olayda kendini göstermez.
Esasen her ne kadar Türkiye PKK, YPG ve DEAŞ ile mücadele ediyor gibi görünse de bu terör örgütlerinin ABD, İsrail icadı olduğunu, 70 milyon Kızılderili’yi katlederek üzerine devlet kuran ABD’nin kendi savaşlarını bu tür terör örgütlerine havale ettiğini dünya alem biliyor. Bu nedenle asıl mücadele ettiğimiz gücün bu maşaları tutan el olarak 1776’da kurulan ve dünyayı tek devlet ,tek dil ve tek din üzerine dizayn etmeye çalışan İLLUMİNATİ olduğunu görmek zorundayız.
Tek Dünya Devletinin beyni konumunda gizli bir örgüt olan İLLUMİNATİ’nin temel amacı tek devlet,tek dil ve tek dinli dünya düzeni kurmaktır. Bu nedenle zihin kontrolü uygulayarak, hükümetleri ve kuruluşları ele geçirerek yeni dünya düzeni sağlamak amacıyla dini inançları, ulus devletleri, milliyetçi ve vatanseverleri sonlandırarak sosyal devletleri alt üst eder.
Simgelerinden biri henüz bitmemiş bir piramit ve onun tepesinde tüm yönlere hakim bir göz olan İlluminati’yi, dünyayı yöneten 10 kişi, onların altında 300 kişilik bir alt kadro oluşturuyor ve dünyanın her yerinde gözleri var.
İlluminati’yi tersten okuduğunuzda “İtanimulli” yu Google’de aradığınızda karşınıza ABD Ulusal Güvenlik Ajansı çıkıyor. İlluminati’yi kontrol eden 10 gizli liderin serveti bağımsız 102 dünya devletinin milli hasılasından fazla olmakla birlikte İlluminati’nin uyguladığı stratejilerden biri de dünyanın tüm enerji kaynaklarını ele geçirmektir.
Dünyanın en büyük Siyonist Örgütü olan İlluminati yaklaşık 100 yıldır ABD’yi kontrol etmekte olup halen 200 devletli dünyayı 2000 devletli yapabilirse her devleti Sümerler’de olduğu gibi Şehir Devletlere bölerek 5.000 devletli bir hale getirmek istemektedir. Çünkü bölünmüş devletleri kontrol etmek daha kolaydır. Siyonizmin yöntemi belli zaten “Böl ve Yönet”. Bu nedenle özellikle bizim gibi üniter yapıya sahip ülkeleri önce eyaletlere sonra da Şehir Devletlere bölmek İlluminati ve onun kontrolündeki CFR adlı ABD Kuruluşunun hedefleri arasındadır. Bu bağlamda CFR Milli Devlet olarak gördükleri Türkiye’nin de Şehir Devletlerine ayrılmasını istemektedir. CFR’nin Ankara’dan talepleri; yerel yönetimlere otonomi vermesi, Milli Hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmasıdır.
Tüm bunları neden mi anlatıyorum. Adına İLLUMİNATİ denilen ve tüm dünyayı tek dilli, tek dinli tek devlet çatısı altında toplamak isteyen ve bizlerle birlikte kainatı 6 günde yaratan Yüce Allah’ın da düşmanı bir güç var. İlluminati denilen ve ABD’yi 100 yıldır yöneten bu gizli şer örgütü sadece bizde değil dünyanın tüm ülkelerinde yöneticileri taa genç yaşlarda, küçük makamlarda satın alıyor,sonra bu yöneticileri destekleyerek ülkelerin en büyük yönetim kademelerine kadar destekliyor ve bu yöneticilerden kendi çıkarları doğrultusunda her türlü desteği alıyor.
Ülkelerin halkları zannediyor ki yöneticileri kendi çıkarları için çalışıyor, oysa en güvendikleri yöneticiler bile İLLUMİNATİ’nin dolayısıyla İsrail’in çıkarları için çalışıyorlar. Ve bu şer örgütü ülkelerde istediği siyasi partileri iktidara getiriyor, istedikleri siyasi partileri yada siyasileri iktidardan düşürüyorlar. Bunu nasıl yaptıkları konusunda küçük bir örnek olması açısından aşağıda daha önce de defalarca yazmış olduğum küçük bir anekdotu tekrar yazmayı bir Şehit Torunu olarak görev biliyorum.
Ülkemizin tanınmış Gazetecilerinden biri Cengiz Çandar, 1986 yılında ABD Büyükelçisi ile bir röportaj yapar. Röportajın sonunda büyükelçi 2 cümle kurar. Derki; "Bizim Türkiye’de toplumu yönlendirmek için kullandığımız insan sayısı gazete ve televizyonların dışında 3 bin ile 15 bin arasında değişir. Ve bu insanlar benim gibi sarı saçlı mavi gözlü değil, senin gibi kara kaşlı kara gözlüdür.”
Şimdi Arkadaşlar 1986 yılında yani bundan 33 yıl önce dünyanın emperyal ülkelerinden Humeyni’nin tabiriyle “Büyük Şeytan” ABD ülkemizde istediği partiyi iktidara getirmek, istediği partiyi iktidardan düşürmek için 15 bin kişi kullanıyor. Bizden görünen, bizim gibi giyinen, bizim adımızı taşıyan bu insanlar, yani o gün içimizdeki Truva Atları. Peki bu gün bu truva atlarının sayısı kaç bin kişi olmuştur? Kaç yüzbin, kaç milyon? Bilen var mı? Elbet hepsi örgütlü olduğu için onlar birbirlerini çok iyi biliyorlar. İşin kötü tarafı onlar bizi biliyor, ama biz onları tanımıyoruz.
İşte bu nedenle diyorum ki bu ülkeyi kuran kurucu gücün çocukları, torunları yani Türkler emperyalizmin bu bitmeyen entrikaları karşısında şayet Anadolu’dan Orta Asya’ya sürülmek yada kendi ülkelerinde esir yaşamak istemiyorlarsa tarihte olmadığı kadar uyanık ve tetikte olmak zorundalar. Zira bu ülkede dost dediklerimizin çoğunluğu dost değil, düşman dediklerimizin çoğunluğu düşman değil. Türkler ülkemizde yaşanan her şeyi her olayı iyice sorgulamak,neden ve niçinlerini iyi araştırmak zorundadır.
Selam ve Saygılarımla.