Dünyada küresel ısınma ve bu ısınmaya bağlı olarak anormal doğa olayları her geçen yıl artmaktadır. Küresel ısınmanın en önemli sebebi CO2 emisyonlarının artmasıdır. CO2 emisyonlarının en önemli sebebi ise enerji üretimidir. Gelişmiş ülkeler bu sebeple kendi ülke ve halkını koruma amacıyla ya CO2 emisyon artışına sebep olan enerji üretim türlerinden vazgeçmekte yada bu tarz enerji üretim tesislerini ekonomik olarak gelişmekte veya geri kalmış ülkelere taşımaktadır.
Türkiye son yıllarda neredeyse enerji üretim üssü haline getirilmiştir. Enerji üretim kaynaklarına göre, enerji üretim yöntemleri bölgelere göre termik santral, doğal gaz santrali, RES, HES, JES, GES, biyokütle santrali şeklinde olabilmektedir. Aydın’da en önemli elektrik üretim yöntemi JES’lerdir.
1975-2016 döneminde Türkiye’de elektrik üretim gücü yüzde 87 arttı (41.887 MW-78.497MW). Aynı dönemde Türkiye brüt elektrik üretimi yüzde 1.656, net elektrik tüketimi yüzde 1.613 artmıştır. Yine aynı dönemde Türkiye’de kişi başı elektrik kurulu gücü yüzde 846, kişi başı brüt elektrik üretimi yüzde 788, kişi başı elektrik tüketimi yüzde 767 artmıştır.
1975-2016 dönemine baktığımızda Türkiye toplam ve kişi başı elektrik üretimi, Türkiye toplam ve kişi başı elektrik tüketiminden daha fazla artmıştır.
2017 yılı Kasım ayı sonuna gelindiğinde Türkiye elektrik kurulu gücü 83.139 MW olmuştur. 2017 yılı sonunda Türkiye elektrik üretimi 270 TWh iken, elektrik tüketimi 269 TWh olmuştur. Yani 2017 yılında da Türkiye’de tüketiminden daha fazla elektrik üretilmiştir. 2018 yılı Mart ayı sonunda Türkiye’nin elektrik üretimi 810.259 MWh iken elektrik tüketimi 792.912 MWh olmuştur. 2018 yılına baktığımızda Türkiye’de yine tüketimden daha fazla elektrik üretilmiştir.
2018 yılında Türkiye’de üretilen elektriğin yüzde 30.2 doğal gaz, yüzde 21.58 ithal kömür, yüzde 21.42 hidrolik, yüzde 16.99 taş kömürü-linyit, yüzde 4.67 RES, yüzde 2.31 JES, yüzde 1.69 GES, yüzde 0.69 biyogaz, yüzde 0.41 fuel oil-nafta’dan üretilmiştir. 2018 yılında Türkiye’de üretilen elektrik kaynaklarına baktığımızda yüzde 48’in yerli, yüzde 52’nin ithal olduğu görülmektedir. Türkiye’nin elektrik üretim kaynak tercihine baktığımızda yabancı, hava kirliliği oluşturan, küresel ısınmayı artıran kaynaklar olduğu görülmektedir. Türkiye’nin mevcut elektrik üretim durumu bu iken hali hazırda devam eden enerji yatırımlarıda bu doğrultudadır. Nitekim 2017 yılı Türkiye enerji yatırımlarına baktığımızda bu çok daha net olarak görülmektedir. 2017 yılında Türkiye enerji yatırımların yüzde 68.82’i termik, yüzde 12.62’i HES, yüzde 12.78’in RES, yüzde 5.70 biyokütle-atık ısı-JES, yüzde 0.09 GES şeklinde olmuştur.
Yenilenebilir enerji kaynakları arasında jeotermal kaynaklarda deklare edilmektedir. Türkiye’de ama özellikle Aydın’da jeotermal elektrik üretim yöntemlerine, uygulamalarına baktığımızda jeotermal elektrik üretiminin hiçde söylendiği gibi temiz, çevre dostu ve yenilenebilir olmadığı görülmektedir.
Jeotermal kaynaklar Avrupa’da 25 ülkede kullanılmaktadır. 10 ülkede jeotermal kaynaklar elektrik üretiminde kullanılırken, geri kalan 15 ülkelerde sadece ısıtma ve soğutma amaçlı kullanılmaktadır. Hem elektrik hemde ısıtma ve soğutma amaçlı jeotermal kaynakların kullanıldığı ülkelere baktığımızda Türkiye, Portekiz, İtalya’da jeotermal kaynakların daha fazla elektrik üretim amaçlı kullanıldığı görülmektedir. Türkiye, Avrupa’da jeotermal kaynakların elektrik üretimi amaçlı en fazla kullanıldığı ülkedir. İzlanda ise jeotermal kaynakların en fazla soğutma ve ısıtma amaçlı kullanıldığı ülkedir. Avrupa’da jeotermal kaynakların yüzde 62’i ısıtma ve soğutma amaçlı kullanılırken, yüzde 38’i elektrik üretim amaçlı kullanılmaktadır. Türkiye, Avrupa’da jeotermal kaynaklardan üretilen elektriğin yüzde 43’ü yani neredeyse yarısını tek başına üretmektedir.
MTA’nın yaptığı araştırmalar sonucu Türkiye’de elektrik üretimine uygun jeotermal saha sayısı 2002 yılında 16 iken 2017 yılında 25 adede çıktı.
Türkiye’de jeotermal kaynakların yüzde 95’i ısıtma ve soğutma amaçlı kullanılmaktadır. Aydın’da ise yüzde 95’i elektrik üretiminde kullanılmaktadır. Türkiye’de jeotermal kaynaklar ile sera ısıtması 2002 yılında 500 dönüm iken, 2017 yılında 3.931 dönüme çıkmış, yüzde 686 artmıştır. Jeotermal kaynaklar ile konut ısıtması 2002 yılında 30.000 konuttan, 2017 yılında 114.567 konut eşdeğerine çıkmış, yüzde 281 artış olmuştur. Jeotermal kaynaklardan elektrik üretimi 2002 yılında 15 MW iken, 2019 yılı Ekim sonu itibariyle sonunda 1375 MW’ta çıkmış, yüzde 9.167 artış olmuştur.
Türkiye’de jeotermal kaynaklara bağlı üretilen elektriğin yüzde 56’si Aydın’da üretilmektedir. 1984-2019 sürecinde Aydın’da jeotermale bağlı üretilen elektrik yüzde 4.927 artmıştır. Bu süreçte Türkiye’de jeotermal elektrik üretiminde meydana gelen artışın yüzde 54’ü Aydın’da olmuştur.
Türkiye’nin mevcut elektrik üretim durumuna ve yöntemlerine baktığımızda, Türkiye’de tüketimden daha fazla elektrik üretildiği, elektrik üretiminde daha çok yabancı ve hava kirliliği oluşturan kaynakların kullanıldığı, bu kaynakların üretiminin teşvik edildiği, bu yol haritasının hükümet politikası olduğu, bu politikaların yabancı ülke ve bankalar ortaklığı ile yürütüldüğü görülmektedir.
Avrupa’da jeotermal kaynaklardan üretilen elektriğin yüzde 24’ü Aydın’da üretilmektedir. Bu kadar sınırlı bir coğrafyada, ihtiyaç olmadığı halde bu kadar çok ve eski teknoloji ile çalışan jeotermal santral kurulur, kanunsuz-izinsiz-denetimsiz çalışmalarına izin verilirse, adı ne olursa olsun o enerji kaynağı temiz ve çevre dostu olmaktan çıkmakta, o bölge için canlı yaşamın ve dünyada üretimde ilk sıralarda olduğumuz tarımsal ürünlerin sona ermesine aracılık eden kaynak haline gelmektedir. İşte Aydın’da yaşanılan sürecin kendisi budur.
O nedenle Aydın’ın sağlıklı, güvenli ve sürdürülebilir bekası için mevcut tablonun devamına kesinlikle izin verilemez.