Komşu komşunun külüne muhtaçmış sözü öylesine söylenmiş sözler değil arkadaşlar. Yeni nesiller pek bilmez ama biz çocukluğumuzda çamaşırlarımızın küllü suyla yıkandığını, küllü suyla banyo yaptığımızı bilirim. Aynı zamanda külün toprağa, cilde faydaları olduğunu araştırınca göreceğiz. Tabii bizim çocukluğumuzda şampuan yoktu, sadece zeytinyağlı sabun vardı o zamanlar. Yani gerçekten komşu komşunun külüne muhtaç oluyordu o zamanlar.
Şimdilerde bakıyorum da komşuluk bitmiş. Bizim ki gibi küçük yerleşim yerlerinde kimse yan apartmanda, ya da iki sokak ötede oturan komşularını bilmez. Büyük şehirlerde ise genelde apartman yaşamı var ve hiç kimse genel anlamda alt katta, üst katta yada yan dairede kimin oturduğunu bilmez. Özellikle Rahmetli Turgut Özal’la başlayan Türkiye’nin dünyaya açılış dönemiyle birlikte 12 Eylül 1980 İhtilali ile paylaşmasını bilen toplumumuz piyasada teknolojik ürünlerin çoğalması, yaşanan yüksek enflasyon,ekonomik krizler, devalüasyonlar sonucu bencilleşmek zorunda kaldı. Tabii bu arada AB uğruna ceza yasaları da kuşa çevrilince yani özellikle hırsızlık, dolandırıcılık gibi suçlara verilen cezalar caydırıcı olmaktan çıkınca güven ortamı bitti, her kes “Önce ben” demeye başladı. Neticede yine Özal’ın 1980 yılında Demirel İktidarı döneminde uygulamaya koyduğu 24 Ocak Ekonomik kararları ile Türk Tarımı emperyalistlerin kontrolüne girdi. Neticede 1980 yılına kadar Dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olan ülkemiz dış güçlerin yöneticilerimize uyguladığı baskılar sonucu tarımı bitirilerek 133 ülkeden 125 çeşit sebze meyve ithal eder hale geldi. Yönetenlerimizin bize balık tutmayı öğretmesi gerekirken millet olarak devlet kesesinden yememiz için bol bol balık vermeleri sonucu balık tutmayı unuttuk.
Neticede arkadaşlar olayı birazda insani açıdan ele alırsak, hangimiz Komşumuzun evinde bacası tütüyor mu, ocakta tencere kaynıyor mu? Komşumuzun içinden çıkamadığı her hangi bir problemi var mı? Araştırıyor muyuz? Soruyor muyuz? 2 aya kalmaz havalar soğuyacak. Hali vakti yerinde olan kaç kişi komşusunun sobası yanıyor mu,evinde tenceresi kaynıyor mu, komşumuzun evinde okula giden çocuğu varsa çocuğun okul ihtiyaçlarında eksikleri var mıdır diye araştırıyor? Umarım bu konuda binlerce yıldır bizim milletimize has olan insani özelliklerimiz ve kültürümüz yeniden canlanır diye umuyorum.
Bu arada arkadaşlar. Üniversite sınav sonuçları belirlendi. Hangi çocuğumuzun hangi üniversiteye gideceği belli oldu. Geçtiğimiz yıllarda 4 yıllık fakülteyi kazanıp ta parasızlık yüzünden üniversiteye kayıt yaptıramayan öğrenciler biliyorum. Zamanında haberim olsa idi mutlaka o çocuklarımızın kayıtlarını yaptırabilmeleri için gereğini ben yapardım. Şimdi de diyorum ki bu dönemde de Kuyucak’ta üniversiteyi kazanıp ta parasızlık nedeniyle kayıt yaptıramayacak çocuklarımız varsa lütfen beni bulsunlar. Bunu söylerken benim param yok ama geleceğimiz olan çocuklarımızın üniversite hayatları için devletle ya da ilçemizdeki varlıklı kişilerle aralarında köprü olmaya çalışırım. Bunun için söz verebilirim.
Neticede arkadaşlar söz komşuluktan açılmışken Peygamber Efendimizin; “Komşusu açken,tok yatan bizden değildir.” Hadisi Şerifini burada zikretmeden geçmek yanlış olur.
“Komşu komşunun külüne muhtaçtır.” derken arkadaşlar birde üzerinde yaşadığımız netameli coğrafyada ülke olarak komşularımızla ilişkilerimize bakalım isterseniz.
Dünyanın en büyük haydutu ABD; 10 bin km. öteden geliyor 22 İslam ülkesinin sınırlarını değiştiriyor “Elhamdülillah Müslümanım” diyen bir çok ülke seyir bakıyor, bir kısmı da bu haydutla işbirliği yapıyor. Mesela Suriye konusunu ele alalım. Ortada ne Birleşmiş Milletler Kararı var ne de başka bir şey biz ABD ile birlikte Suriye’nin kuzeydoğusunda güvenli bölge pazarlığı yapıyoruz. Yani Birleşmiş Milletler Kararı olmadan Suriye’nin bölünmesine çanak tutuyoruz.
Bir de şu ABD ile Akçakale’de kurulan Ortak Harekat Merkezi var. Öncelikle 1991 Irak’ın kuzeyinde kurulan Güvenli Bölgenin Barzanistan’a dönüşmesinden bellidir ki Suriye’nin kuzeydoğusunda kurulacak güvenli bölge Pentagon’un 1991 yılında hazırlamış olduğu 4 parçalı sözde Free Kürdistan haritasının 2'nci parçası olacak PKKİSTAN’ın kurulması demektir. ABD 25 bin TIR silahı getirip boşuna vermedi buradaki PKK-PYD’lilere, 100 bin PKK’lıyı boşuna eğitip donatıp düzenli ordu haline getirmedi. Şimdi de ABD bu 100 bin kişilik PKK gücünü 110 bine çıkarmaya çalışıyor.
Peki Arkadaşlar soruyorum 40 yıldır her santimi şehit kanları ile sulanmış kutsal vatan topraklarımı kana bulayan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu Kutsal Türkiye Cumhuriyeti Devletine baş kaldıran PKK bizim dostumuz mu? Dostumuz olduğunu söyleyebilir miyiz? Peki dostumuz olmayan düşmanımız PKK’yı 40 yıldır besleyip, büyütüp İsrail’in çıkarları için devlet kurdurmaya çalışan ABD ile nasıl oluyor da anlaşıp Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge adı altında BM Kararı olmadan komşumuzun bölünmesine yardımcı olmaya çalışıyoruz. Suriye’nin bölünmesi BOP Projesine göre Türkiye’nin bölünmesini hızlandırmaz mı?
Kurulan ortak harekat merkezinin Suriye’nin bölünmesi tamamlandıktan sonra içimizdeki Suriyelileri,Filistinlileri,Afganlıları örgütleyip Emperyalistler tarafından sözde Kürdistan’ın 3'üncü parçası olarak görülen Güneydoğu Bölgemizi, BOP Projesi kapsamında Sinop’a kadar Doğu Anadolu Bölgemizi elimizden almak için ülkemize bir iç savaş çıkarmak için kullanılmayacağının garantisi var mı?
Bu arada şu anda sanırım 1,5 milyon Suriyelinin İdlib’ten sınırımıza dayandığı yönünde haberler geliyor. Esad güçlerinin sıkıştırması halinde İdlib’ten beklenen mülteci sayısı toplamda 4 milyon. Uyguladığımız başarılı Suriye Politikasının sonucu bu. Bu mülteciler için sınırda mümkünse Suriye tarafında kamplar kurulmalı ve bu tarafa geçmeleri önlenmeli diye düşünüyorum. Ayrıca bırakın sınırdan geçmeyi kamplara alınacak Suriyelilerin tek tek İstihbaratları yapılıp, kaçının terörist kaçının gerçek mülteci olduğu tespit edilmeli. Özellikle kadın, çocuk ve yaşlılara öncelik tanınmalı diye düşünüyorum.
Aslında en önemli düşüncem ABD ve Rusya’nın Suriye’de anlaştığı bir ortamda bizim komşu olarak Suriye Rejimi ile tek başımıza anlaşıp ABD ve Rusya’nın bölgedeki planlarını bozarak sürpriz politikalar üretmemizin ülkemizin birliğine ve bütünlüğüne hizmet edeceğini düşünüyorum.
Selam ve Saygılarımla.