İslam dini, okuyup ilim sahibi olmaya çok büyük ehemmiyet vermiştir. Dinimizin ilme verdiği ehemmiyeti daha iyi anlamak için, Fahr-i Kâinat Efendimize nâzil olan ilk ayetin “Oku” emri ile başladığını bilmek kâfidir. Cenab-ı Hak Kuran-ı Keriminde: “ Ey Habibim!Yaratan Rabbinin adı ile oku”(Alak Sûresi,âyet 1.) buyurmuştur. Beşeriyeti, zulmetten nura çıkarmak için gönderilen Kur’an-ı Kerim tetkik edilecek olursa, Lafza-i Celâl’den sonra en çok geçen lafızlardan(kelime,söz) biri de ilim ve ilim manasını ifade eden kelimeler olduğu görülür. Yine Cenab-ı Hak Kur’an-ı Keriminde ”Habibim! De ki: Hiç bilenler ile bilmeyenler bir olur mu?”(Zümer Sûresi,âyet 9) buyurarak ilmin ve âlimin mutlak üstünlüğünü beyan buyurmuştur. İlim, Cenab-ı Hakk’ın bir sıfatıdır. İnançlarımızı taklitten yakîne çıkarıp yüce mertebelere yükseltmek ancak ilim ile mümkündür. Bir milletin en büyük düşmanı cehalettir. Onu imha etmeden diğer düşmanlara karşı zafer mümkün değildir. Pekiyi, pozitivist eğitim sisteminden; yani sadece maddiyatı esas alan bir öğretimden netice alınabilinir mi? *** Alınmadığı gibi bencillik, ben merkezli bir anlayışı da beslediği aşikar… Eğitim sistemimizin bencillik pompaladığını, liberal politik bir siteme eklenme sürecine vasıtası olduğunu “kısa yoldan köşe dönme” anlayışının hüküm sürdüğünden anlayabiliriz. Ruhu boşaltılmış bir eğitimden maddileşmiş nesillerin peydahlanması kadar normal bir şey olamaz. Siz, eğitimde laikliği din olarak öğretirseniz…. Dini eğitimi sistemin içinden atarsanız… Öteleri yok sayan… Metafizik telakkiyi fiziki alana dönüştürürseniz… “Modern” eğitimi hayatın merkezine alırsanız… Pozitifleşmiş bir öğrencinin talebe olmasını bekleyemezsiniz! *** Pozitivist bir öğrenciden ben merkezli bir insanın meydan geleceğini bilmek için allame olmaya da hacet yoktur. Siz buna bir takım kızıl komünistlerin desteğini arkanıza alacağınızı ümid ederek dinsiz bir mektep hayal ederseniz… İlkokula inmiş bir uyuşturucu kullanımından şikâyet edemezsiniz. *** Diyanet eliyle bu milletin ruh kökleri olan cemaat ve tarikatlar üstünden tasavvufa saldırırsanız veya buna zemin hazırlarsanız Ehl-i Sünnet omurgayı zedeleyen; yok eden bir eğitim sistemine çanak tutmuş olursunuz. Laikliği aldığımız Fransa’da orta dereceli okulların üçte biri Katoliklerin kontrolü altında olduğu unutulmamalıdır. *** Eğitimden söz edebilmek için muallimden modern! tabirle öğretmenden söylediği ile yaptığının aynı olmasını beklemek icap etmektedir. Yani tatbikatlı bir eğitim öğretim usulünden bahsediyoruz. *** Bir defasından adamcağızın birisi Hz. Hasan ile Hz Hüseyin’in (radıyallâu’anhuma) yanında abdest almıştı. Ancak adamcağız yanlış abdest alıyordu. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (radıyallâu’anhuma) adama şöyle dediler: “Amca, biz bir abdest alalım da bak. Bakalım doğru abdest alabiliyor muyuz?” Daha sonra adamının yanında abdest aldılar. Adam onların abdest alışını görünce kendisinin yanlış abdest aldığını anladı, hatasını düzeltti. Peygamber Efendimiz (sav) birisinin hatasını gördüğü zaman, hutbeye çıkar, isim vermeden “Falancaya ne oluyor ki böyle böyle yapıyor” derdi. Yunus Emre’nin dediği gibi: “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı, Söz ola ağılı aşı yağ ile bal ede bir söz” *** Yeni eğitim ve öğretin dönemin ruh köklerimize uygun olmasını diliyor, söz ile fiilin birlikteliğini ve ben merkezli değil; bizi esas alan bir eğitim döneminin ilk adımlarının atılmasını ümit ediyoruz. Hamiş: Bütün okuyucularımın Muharrem ayını, âşûra gününü tebrik ediyorum. Muharrem ayı biz inananların hicri yılbaşımızdır. İnşaallah bu eğitim döneminde Milli Eğitim Bakanlığımız öğrencilere bizim yılbaşımızı belletir de ruh köklerimize dönmenin emarelerini de vermiş olur.