Bir bilim insanı, beğendiğimiz şeyleri neden beğendiğimizi keşfetti.
İlginç değil mi?
Bill Sullivan isimli uzman, davranışlarımız üzerindeki etkimizin fazlasıyla az olduğunu belirtti. Davranışlarımızın ve kişilik özelliklerimizin büyük bir çoğunluğunun genlerimiz tarafından kontrol edildiğini de belirten Sullivan, aslında tanıdığımız bizim biz olmadığını ifade etti.
Müzik zevkimiz, sevdiğimiz yiyecekler, beğendiğimiz kişiler ve giydiğimiz kıyafetler… Tüm bu kararları kendimiz alıyoruz. Hatta bu kararlarımız sonucunda kendi kimliğimizi oluşturuyoruz. Davranışlarımıza kadar yansıyan bu unsurlar sonucunda aynada baktığımız kişinin temellerini atıyor ve onu geliştiriyoruz. Daha doğrusu her şey böyle oluyor sanıyoruz.
Araştırmalarının sonucunda davranışlarımızın gizli biyolojik kuvvetler sonucunda ortaya çıktığını, başka bir deyişle hareketlerimiz üzerinde hiç denecek kadar az ya da tam anlamıyla hiç etkimizin olmadığını ortaya koyan Sullivan, çevrenin çok büyük bir etkisi olduğunu belirtti.
Tabii ki Sullivan'ın yaşadığı gibi bunları okumak size de saçma gelebilir.
Örnek vermek gerekirse de birçok kişinin nefret ettiği ya da seveninin az olduğu brokoliyi verebiliriz.
Evrimsel psikologlar, neredeyse yaptığımız her davranışın bizlere bilinçdışından gelen hayatta kalma ya da genlerimizi aktarma (başka bir deyişle üreme) dürtüleri sonucunda oluştuğunu söyler. Dahası, bize çekici olarak görünen dış görünüş özelliklerininse aslında bizlerle (ileri ki neslimizde) olmasını istediğimiz iyi ve sağlıklı genler olduğunu belirtirler.
Sevdiğiniz kişiyi bile seçemediğiniz ve özgür olduğunuzu düşündüğünüz ancak genlerinizin sizi ve düşüncelerinizi hapsettiği, hatta bunun farkına bile varamadığınız vücudunuzda özgür olmadığınızı söyleyebiliriz.
Aldığınız her kararda ve sahip olduğunuz her kişilik özelliğinde biyolojik faktörler yer alıyor. Bu farkındalık başlangıçta deli zırvası gibi geliyor olsa da bu moleküler farkındalık sonucunda bilimin de yardımıyla kendimizi daha ileri bir 'insan' haline getirebiliriz. Dahası, başka insanların aldığı kararlar konusunda ne kadar küçük bir etkiye sahip olduklarının farkına varırsak onlara karşı olan hoşgörümüz de artabilir. Tamamen bizim kontrolümüz altında olmayan güvenimizle birlikte suçlamanın aksine anlayışı tercih edebiliriz.
Tabii ki genlerimizin bize izin verdiği sürece…