Yani nasıl olacak orta yol? Nasıl kurulacak denge? hem her an elden gider endişesiyle rutin(nimetlerin) kıymetini bileceğiz hem de aynı zamanda, zihnimiz aynılıktan, yeknesaklıktan uzaklaşacak(rutinliği hissetmeyecek) …nasıl becermeliyiz zihnimiz de bu dengeyi.
Öyle değil mi? Yeknesaklık, sıradanlık (rutin nimet) nimete körlük oluşturuyor .Nimete körlük rutin nimetin kaybına yol açıyor. O zaman nasıl bir duruş, algılayış ve eylemle dengeyi sağlayabiliriz? Onu tartışalım biraz..
Ancak bu denge konusunu tartışmadan önce rutinliğin diğer vechelerini de iyice kavramamız gerekiyor : Şimdi iki farklı bilinç mertebesine sahip insan tarafında karşılıklı olarak “rutine bakış” konusunda zihinsel geviş getirelim :
Bir konuda usta olmuş bir meslek erbabının (diyelim motor ustası) hiç bilmediği bir konu için bir ilgili yere(bozulan dizüstü PC si için bilgi-işlem/bilgisayar uzmanı) gitmiş olsun. Kendisi için çok önemli olan PC deki müşteri portföyünü,iletişim bilgilerini, tamir ettiği sayısız arabaların ayrıntılı bilgilerini kaydettiği verilerini kaybettiğini farzedelim.Panik olan ve ciddi telaş içinde olan bu motor ustası hiç anlamadığı konuyu çözmek için gittiği PC ustasının hayattan bezmiş halinden(kendi rutininden bıkmış) rahatsız olmuştur. Bir taraf için çok önemli ve hayati olan konu ,rutinden bezmiş ve Tükenmişlik sendromu yaşayan karşı taraf için sıkıcı ve zorlayıcı bir konudur(Rutinlikten bezmiş insaqn mutlak gizli depresyondadır ve en küçük bir enerji sarfetmek için hayli zorlar kendini).Şimdi PC uzmanı işi ya bir an önce başından savacak veya sallayıp işini başkasına yollayacak veya geciktirme veya fahiş fiyat isteyerek(işi sürekli yokuşa sürerek) kaytarmaya çalışır.Bu tavra anlam veremeyen motor ustası sinirlenip karşıya karşı değişen derecelerde tepkiler verebilir veya kavgaya dönüşebilir.Çünkü kendi için hayati olan bir konunun karşı taraf için ne kadar kolay ve rutin olsada (aslında zorlukla yapılabileceğini) farked(e)mez.
Tam tersi durumu da düşünebiliriz şimdi: Aynı PC ustasının aniden bozulan otosunu tamir için götürdüğü motor ustasının lakaydi ve ipe un seren tavrindan hoşlanmadığını varsayın.İlla o ustanın işi yapmasını ister ancak rutinlikten bezmiş ve gizli depresyonda olan motor ustasının çok iyi bildiği bir işi yaparken bile ne kadar zorlanacağını (zihinsel olarak) kestiremediğinden değişen derecelerde tepkiler gösterir.
Hadi çok daha sık karşılaştığımız ve sosyal bir yara olan başka bir örnek verelim de empati duygularımız güçlensin : Sabaha karşı 04.00 sularında acile bir böbrek taşı ile vakanın getirildiğini düşünün. Bütün gece ve nöbetinin sonuna doğru yüzlerce vaka bakmış ve gözünü kısa bir süre bile dinlenmek için kapayamamış genç ama ayakta bile artık zor durabilen bir nöbetçi doktor düşünün. Bu doktorcuk aylardır gece gündüz 24 er saat tuttuğu nöbetler bir yana bi taraftan da çalıştığı TUS(tıpta uzmanlık sınavı) dan dolayı hayatından hakketen genç yaşta bezmiştir.Acilde yapılması gereken her müdahele ve hastalığı rutin olarak çok iyi bilen ve başarılı ,çalışkan hekim bu vaka karşısında onca olumsuz bedensel, fiziksel şartlara rağmen yapılması gerekeni ihmal etmeden yapar ancak beden dili donuk, mekanik ve ruhsuz görünmektedir o zaman diliminde.
Oysa çok sevdiği kızının çektiği sancıya dayanamayan baba ise çok sabırsız ve anlayışsızdır. Sabahın 04.00 ünde çapını bilmediği ve hiç tanımadığı nöbetçi hekim tarafından çok özel bir VIP hizmeti beklemektedir (extradan…..kurumda üst yönetici olan birisidir). Doktor gereken filmi istemiş ve ona göre yaptığı ve teşhisini doğruladıktan sonra rutin tedavisini vermiştir.Hasta rahatlamış olmasına rağmen hastanın babası beklediği VIP-moduna uygun beden dili karşılığını alamadığı nöbetçi hekime karşı öfkelidir ve hemen başhekimi vd. arar ve hayatından bezmiş olan nöbetçi hekimin depresyonunu artıracak yanlış davranışlar silsilesini başlatmış olur.
Bakın bir taraf için nasıl rutin olan şey karşı taraf için hayati önem taşıyor.Ancak amaç üzüm yemekse (yani hasta tedavi olmak için geldiyse acile) bağcıyı dövmek için hasta yakınının patolojik davranışlarını kim tedavi edecek ? Halk arasında “Allah’ın sopası yoktur” ve “Her iş HALIK ındır, kul eliyle işlenir” diye kelamı kibarlar vardır.O mazlum ve hatası olmayan nöbetçi hekimin gönlünü kıran hasta yakını bi şekilde yaptığı yanlışın bedelini öder(tabi burada İlahi adaletin tahakkuku için nöbetçi dr.un doğru ve temkinli ve yumuşak sakin davranışı göstermiş olması gerekiyor).
Yani özetle anlatmak istediğimiz bir olay karşısında müdahil tarafların zihinleri farklıdır çoğunlukla, bir taraf empati duygusu ile yaklaştığında karşı tarafın yerine kendisini koyabildiğinde zaten sorun çözülecek.Ve karşı tarafın rutinlikten bezmiş depresyonunu artırmamış olacak. Çünkü zaten “rutinliğini kırmak” kısır döngüden kurtulmak için mücadele edenlere anlayışlı olabilmek basiret firaset anlayış izan fedakarlık ve sabır gerektirir.(devam edecek)