Yaptığın her işte bir imtihan içindesin. Yaşadığın her olayda, her kararda bir imtihan içindesin. Karşına gelen her acı senin uyanman içindir aslında. Allah sana acıyı bir fırsat olarak gönderir. Şeytan ise acıya isyan ettirir ve genelde insanlar farkında olmadan şeytanın yolunu seçerler.
Ben Allah’tan isterim, verirse dileğimi, verdikten sonra hamd edecek miyim diye beni imtihan eder. Vermez ise, kulum benden vazgeçecek mi diye yine imtihan eder. Daima farkında ol! Allah’ın verdiği de vermediği de imtihandır. Ve bu sınav Allah ile kul arasındaki kutsal bir bağdır.
Rabb’in, Musa Aleyhisselamı da çoğu kez imtihana tabi tutmuştu. O sadece bizlere değil, Peygamberlerine de aynı muamelede bulunmuştur.
Musa Peygamber Yuşa bin Nun’la birlikte çıktığı gezilerden birinde yolda giderlerken ansızın karşılarında bembeyaz bir kuş görürler. Kuş Hz. Musa’nın (A.S) omuzlarına konduktan sonra şöyle seslenir:
“Ey A llah elçisi Musa!.. Beni doğan kuşu öldürecek. Ne olur beni koru!”
Musa Peygamber de kuşu elbisesinin altına saklar. Ardından az sonra doğan kuşu gelerek, “Ey Allah’ın elçisi Musa!.. Benim yiyeceğime, avıma niçin engel oluvorsun” diye sorar.
Hz. Musa (A .S) doğana, “Sana sürümden istediğin koyunu keseyim. Bırak, bu kuşa dokunma” diye cevap verir.
“Ama koyun etini ben ne yapayım, ondan hoşlanmıyorum ki?” diyen doğana da Musa Peygamber şu cevabı verir:
“Öyleyse sana kendi kabalarımdan bir miktar et keseyim de ye.”
Tam bu sırada Musa Peygamber’in elbisesinin altında sakladığı kuş havaya fırlayarak uçar gider. Peşinden de doğan kanat çırparak havalanır.
Hz. Musa (A .S) arkalarından seyre dalar. O, ne hikmettir, diye düşüncelere gark olur. Bu iki küçük yaratığın bile hayat memat derdine düşerek birbirlerini yemeye kalkışmaları karşısında içi sızlayarak, aralarını bulmak için doğana kendi bacaklarının kaba etlerini vermeye razı olmuştur.
O, bütün varlıkların birbirine düşmeden kardeşçe bir dü­zen içinde yaşamalarını arzu etmektedir. Zaten kutsal davası da insan yığınlarını aydınlık Allah yoluna davet ederek onların bu yolda insanca yaşamalarını sağlamaktır.
Musa Peygamber kafasında bu düşünceleri geçirirken kuşlar tekrar yanına sokulurlar. Biri, “Ben Cebrail’im,” diğeri “Ben de Mikail’im” diye hüviyetlerini ortaya koyduktan sonra sözlerini şöyle noktalarlar:
“Ey Musa!.. Biz buraya seni denemek için geldik. Açıkçası Yüce Allah bizi, Rabb’inin kulları karşısında takındı­ğın şefkat ve merhamet duygularının ölçüsünü tartmak için gönderdi. Biz de bu görevimizi yerine getirdik. İmtihanı başarıyla kazandığınızı müjdeleriz.”