Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği (JESDER) 4 Temmuz 2019 tarihinde Manisa’da, 5 Temmuz 2019 tarihinde Aydın’da yerel basına jeotermal uygulamaları ile ilgili bilgilendirme toplantıları yaptı. Halka kapalı şekilde gerçekleşen bu toplantılarda dernek başkanı ve yardımcısının Aydın’da basına vermiş oldukları bilgilerin bazıları üzerinde değerlendirmelerde bulunacağız.

1)Dernek Bşk.; Dünyada ilk jeotermal santral (JES) ile elektrik üretimi İtalya’da başladı ve bu uygulamalar 104 yıldır İtalya’da devam ediyor.
•Değerlendirme; JES uygulamalarının ilk İtalya’da başladığı doğrudur. Fakat İtalya hükümeti 2018 yılında aldığı bir karar ile JES uygulamalarını yenilenebilir, temiz enerji uygulamalarından çıkardı. Bunun sebebi ise 104 yıllık süreç sonucunda JES zararlarının artık gizlenemeyecek boyuta ulaşmasıdır.

2)Dernek Bşk.; İzlanda jeotermal kaynağın Avrupa’da en fazla kullanıldığı ülke. Tüm enerjinin yüzde 99’nu JES’lerden sağlıyor. Sadece elektrik üretmiyor konut ve karayolu ısıtmasında, kaplıca turizminde de kullanıyorlar. İzlanda’da toprak yok ama kendi kendisine yeten topraksız tarım yapıyor.
•Değerlendirme; İzlanda’da jeotermal kaynakların elektrik üretimi dışında da kullanıldığı doğru. Ama Türkiye’de kullanılmıyor çünkü bu kaynağın kullanım hakkı jeotermal şirketlere verilmiş ve bu şirketler bu hakkı hiçbir kesim ile paylaşmıyorlar, sadece kendileri elektrik üretiminde kullanıyorlar. Türkiye eskiden dünyada tarımsal üretim bakımından kendi başına yetebilen dünyadaki yedi ülkeden biri idi. Ama şu anda Türkiye yanlış tarım politikaları nedeniyle tarım topraklarını kaybediyor, yeterli tarımsal üretim yapamıyor ve neredeyse her türlü tarımsal ürünleri ithal eder hale geldi. Aydın’da da JES’lerin vahşi uygulamaları sonucu topraklar, tarımsal ürünler azalmakta-kirlenmekte, Aydın dünya markası incir-zeytin- pamuk tarımsal ürünlerini kaybetmekte. Resmi makamlar ise bunun karşılığında halka seralarda muz yetiştiriciliğini önermekte.

3)Dernek Bşk.; Bağımsızlığın anahtarı enerji. Kendi kendine enerji bakımından yeterli olmayan ülkeler, kendilerini enerji savaşları içinde bulabilirler.
•Değerlendirme; Bağımsızlığın anahtarı enerji olduğu kadar gıda ve su’dur da. Enerjisiz yaşanılabilinir ama gıdasız, susuz, temiz hava olmadan yaşanamaz.

4)Dernek Bşk.; 2019 yılında JES’e bağlı elektrik üretiminde 1347 MW potansiyele ulaştık. 1984 yılında 15 MW ile başlayan süreç bugün bu noktaya geldi. Dünyada bu kadar kısa sürede bu kadar fazla enerji üretim kapasitesine ulaşan Türkiye dışında başka bir ülke yok. Dünya bu açıdan Türkiye’ye gıpta ile bakıyor.
•Değerlendirme; Dünyada Türkiye dışında bu kadar kısa sürede hızlı jeotermal enerji üretimi artan başka ülke olmadığı doğru. Bunun sebebi ise Türkiye’de JES kurulumu ve faaliyetleri sırasında hiç bir yasaya uyulmaması, denetlenmemesi, jeotermal elektrik üretimi için insan sağlığı ve tarımın, ekolojinin gözden çıkarılarak uygulamaların yapılmasıdır. Dünyada hiç bir ülkede bu tarz kanunsuz uygulamalara izin verilmemektedir.

5)Dernek Bşk.; Sektör olarak 1400 MW kapasiteye ulaştık. 2020’de 2000 MW kapasiteye ulaşmayı hedefliyoruz. Ege’de 3000 MW elektrik üretimi yapılacak kapasite, 30000 MW konut ısıtılacak termal kapasite var. Bunlar gerçekleştiğinde Türkiye’ye 3 milyar dolar gelir getirecek. Şu anda Türkiye JES’e bağlı elektrik üretiminden 1 milyar dolar gelir elde ediyor.

•Değerlendirme; Bu verilere göre gelecekte Türkiye’de en azından bugünkünden iki kat daha fazla JES olacak. Bu durum ise Türkiye’de mevcut olan çevre kirliliğini en azından iki kat daha fazla arttıracaktır. Jeotermal kaynaktan elektrik üretimi dışında halkın lehine bir uygulama olan konut ısıtılması yolunun kullanımı daha gerçekçi ve ekonomik olmasına rağmen bu yol Türkiye’de kullanılmamakta, sadece dar bir kesimin kazançlı çıktığı elektrik üretim yolu tercih edilmektedir.

6)Dernek Bşk.; Aydın’da 28 JES var ve 750 MW kurulu gücümüz var. Batı’daki potansiyelin yüzde 50’ni Aydın sağlayabilir durumda.
•Değerlendirme; Aydın’da şu anda var olan 28 JES’in oluşturduğu çevre tahribatı ortada. Potansiyelin tamamı kullanılacak olursa Aydın’da en azından 56 JES olacak. Bu sayıdaki JES’in Aydın’a etkisi ne olacak? Aydın bunu tolere edebilecek mi? Bunları herkesin ciddi şekilde düşünmesi gerekir.

7)Dernek Bşk.; Jeotermal kaynak su demek. Kesinlikle zehirli madde, radyoaktif madde yok. Jeotermal suyun mineral oranı ile deniz suyun mineral oranı aynı.
•Değerlendirme; Bu söylem kesinlikle yanlıştır. 2017 yılı SDÜ’den Ayşen Davraz’ın yaptığı çalışma sonucu.” Büyük Menderes Havzası jeotermal akışkanları insan ve bitki yaşamına toksik düzeyde Arsenik, Bor, Lityum içeriyor. Havza termal ve kimyasal olarak kirleniyor”. 2006 yılı İzmir T.Ü’den Alper Baba çalışma sonucu.” B. Menderes Havzası jeotermal sular kireçlenme ve korozyonla sonuçlanan yüksek oranda Arsenik, Bor, Kadmiyum, Kurşun içeriyor. Bunlar reenjekte edilmediği için toprak ve su kirlenmesi yapıyor”. Jeotermal akışkanlarla ilgili yüzlerce çalışma var ve bunların sonuçları benzer. Burada dernek başkanına söylenecek tek soru var. JES akışkanı ile deniz suyu aynı özelliklere sahipse bunu ispatlamanın tek yolu var. Buyurun akışkanın içine girin ve 1 saniye yüzün, sonuçları bize gösterin.
7)Dernek Başk.; Jeotermal suyun içinde gaz var. yüzde 99’u karbondioksit. Bu gazlar 1-2 yıl içinde giderek azalır. Maden sodası benzeri etki var. Önce çıkan gaz fazla, sonra giderek azalıyor ve sıfırlanıyor. Zaten bu gaz yerin altında. Biz çıkarmazsak da kendiliğinden çıkacak.
•Değerlendirme; Ege Ü.’den Gülten Gökçen’in 1999 yılı çalışma sonucu.” JES’ler CO2-SO2-H2S-Hg-NH3-Metan-Etan-Radon- Talyum vs. yoğuşmayan gazlar salmaktadır. Yoğuşmayan gaz oranı Kızıldere jeotermal sahasında ağırlıkça buharın yüzde 10-21’i arasında”. Jeotermallerin saldığı gaz oranların 1-2 yıl içinde azaldığı, yeraltı gazların zaten kendiliğinden yer yüzüne çıktığı, o nedenle JES’lerin masum olduğu söylemlerinin doğru olmadığını Aydın’da herkes yaşayarak görüyor.

8)Dernek Bşk.; Bizim aldığımız ve çevreye verdiğimiz bişey yok.
•Değerlendirme; 1998 yılında Niyazi Aksoy ve 2006 yılında Doğan Akar tarafından yapılan çalışmalarda akışkan salınımı sonrası B.Menderes nehir suyunda normale göre Bor 30, SAR 2, EC 2 kat artmış olarak saptanmış.

B. Menderes Nehir Havza Yönetim Planı tarafınca 2016 yılında yapılan araştırmada B. Menderes nehrinde jeotermal akışkan deşarjı sonrası normale göre Bor 150, SAR 6, EC 15 kat artmış olarak saptanmıştır. Tüm bilimsel çalışmalara göre JES’ler Aydın’da yeraltı ve yerüstü sularını kirletmektedir.

9)Dernek Bşk.; Bu ana kadar biz dernek olarak reenjeksiyon yapmayan şirketler ile ilgili hiç şikayet almadık.
•Değerlendirme; Aydın’da çocuğundan yaşlısına kadar herkesin JES’lerin zararları konusunda ortaklaştığı ve feryat ettiği bir ortamda JESDER’in JES’lerin akışkanları reenjekte etmeyip doğaya saldıkları ile ilgili hiç bir şikayet almadığını söylemesi, kamuoyu nazarında gerçeğin dernek tarafından söylenmediği inancına sebep olması dışında, derneğin güvenilirliği ve faaliyetlerini tartışılır hale getirmekten başka anlam taşımamaktadır.

10)Dernek Bşk. Yard.; Hayatta ne yaparsanız yapın yüzde 100 yararlı, temiz diye birşey yok. Bizde o anlamda jeotermaller olarak yüzde 100 temiz değiliz. Aydın’da bir sorun var ama bu bir süreçtir. 2009’dan sonra uygulama hızla düzeliyor. İşletmelerce akışkan derelere bırakılmıştır, yaptık. Ama sürekliliğe bakmak gerek. Bu devamlı mı yapılıyor, yoksa anlık geçici süreyle mi yapılıyor?

•Değerlendirme; Dernek bşk. yardımcısının süreli de olsa temiz çalışmadıklarını, akışkanları derelere bıraktıklarını itiraf etmesi çok anlamlıdır. Dernek bşk’nın çevreye hiçbir şey bırakmadıkları, derneğe bu konu ile hiçbir şikayetin yapılmadığı söylemi ile dernek bşk. yardımcısının itirafları sonucu, dernek bşk.nı ve derneğin güvenilirliği tartışılır hale gelmiştir. Dernek bşk. yardımcısının itirafları ile Aydın halkının JES’lerin suları-toprakları-havayı-tarımsal ürünleri kirlettiği şikayetinin ne kadar haklı ve doğru olduğu ortaya çıkmıştır.

11)Dernek Bşk. Yard.; Biz tarım arazileri üzerinde iş yaptığımızdan dolayı kanun gereği bunları kullanamadığımız için bu arazileri tarım dışına çıkarmamız gerekir. Çıkarmak içinde bizim kamu yararı almamız gerekir. Bunun için Tarım İl Müdürlüğüne gidip tarım dışına araziyi çıkarıp, sondaj yapabiliriz diye belge alıyoruz.
•Değerlendirme; Dernek bşk. yardımcısının sözleri şirketlerin JES’leri tarım arazilerine yaptıklarının itirafıdır. Üstelik yürürlükte olan Büyük Ova, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı, Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanunlarına rağmen. Aydın’da yapılan JES’ler bu yüzden yasal değildir. Burada üzücü olan nokta Aydın’da tarım arazilerini, tarım ürünlerini, çiftçiyi korumakla yükümlü olan Aydın Tarım İl Müdürlüğünün bu kanunsuz uygulamalara aracılık ederek Aydın tarımına sırt çevirmesidir.

12)Dernek Bşk.Yard.; Mevzuatta jeotermal biriktirme havuzu yok. O nedenle akışkanları bırakmak zorunda kalıyoruz. Biz biriktirme havuzu yapabilmek için Tarım İl Müdürlüğüne gidiyoruz, müdürlük yapamazsınız diye bize ceza kesiyor.

•Değerlendirme; 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu Madde 3’te yer alan “Kaptaj” başlıklı kısım içeriğine göre; Akışkanın doğal olarak ve/veya bilimsel yöntemler ve uygun araçlar kullanılarak rezervuardan yeryüzüne ulaşmasından itibaren kirlenmesinin önlenerek ve korunarak daha sağlıklı şekilde değerlendirilebilmesi için kullanım öncesi özel teknikle yapılan “toplama havuzlarında”, galeri ve/veya kuyularda biriktirilmesi işlemidir.

Jeotermal yasasına baktığımızda, şirketlerce akışkan toplama havuzlarının yapılma zorunluğu olduğu, dernek başk. yard.’nın açıklamasında dediği gibi akışkanı derelere bırakmak zorunda olmadıkları görülmektedir. Kaldı ki akışkanı bir tek damla dahi derelere sallamanın tek yolu, jeotermal işletmelerce açılacak ilk kuyunun reenjeksiyon kuyusu olarak açılması, bilahare diğer üretim kuyuların açılması yönteminin uygulanmasıdır.

Aydın’da 35 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren jeotermal enerji üretimi sonucu bügün gelinen noktada Aydın’da jeotermallerin suya-toprağa-havaya-tarımsal ürünlere-canlı sağlığına-ekolojiye zarar verdiği, jeotermal kurulum ve faaliyetlerin yasal olmadığı, denetlenmediği, jeotermallerin yenilenebilir-temiz-çevre dostu-sürdürülebilir enerji kaynakları olmadığı ispatlanmıştır.

Aydın’daki vahşi jeotermal enerji uygulamalarına, oluşturulan çevre tahribatlarına son vermenin tek yolu, tüm kesimlerin öncelikle dürüst olması, gerçekleri ön yargısız kabul etmesi, samimi olması, bilimsel araştırma ve sonuçlardan korkmaması, halkın endişelerine kulak vermesi ile mümkündür. Bu anlamda JESDER derneğinin kapalı kapılar ardında halktan ve gerçeklerden uzak, halkın zekası ile alay edercesine açıklamalarda bulunması Aydın nazarında jeotermal enerji uygulamalarına karşı duyulan kuşku, şüphe ve öfkenin artmasına hizmet etmekten başka hiçbir işe yaramayacaktır.