Ülkemizde okullar, temel eğitimdeki öğrenci ve ailelerin kabusu olan TEOG sınavının kaldırılması ile ilgili Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın müjdesi ile açıldı. Bilindiği gibi öğrenciler liselere, TEOG sınavındaki derecelerine göre yerleştiriliyordu. Şimdi bu sınav kaldırıldığına göre öğrenciler liselere,  -Hangi kriterlere göre kaydolacak? -Sosyal etkinliklerin ve sportif başarıların öğrenci seçmelerdeki yeri ne olacak? -Bu seçmelerde kendini ifade edebilmek ve özgüven yetisi önemli olacak mı? -Veliler ve öğrenciler ancak bu sorular yanıt bulduğunda yönlerini belirleyecekler. * Eğitimde başarı,  Prensipli ve bilinçli çalışmalarla elde edilebilir. Özgüven eğitimi, çocuklarımıza verilebilecek en önemli eğitimdir. Özgüven yetileri gelişmemiş çocuklar, yaşamları boyunca başarılı olamazlar. Kafesteki aslan misali hayattan ürkerler ve varlıklarını ispat edemezler. Bu sebeple okullarımızda sosyo-kültürel ve psiko-kültürel ağırlıklı dersler artırılmalıdır. Bu tür dersler gelecek nesillerin yaratıcı ve özgüveni tam fertlerden oluşmasını sağlar. * Almanya’da bir çocuk doğunca, Alman devleti, biyolojik anne ve babayı kontrol altına alıyor. Çocuğun Alman kimliği taşıdığını ve bu çocuğun bakımından yetişmesine, okumasından çalışmasına kadar devlet olarak gerektiğinde ben müdahil olacağım diyor. Hatta ve hatta, ileride çocuğun hangi mesleği yapacağını, siz değil ben karar veririm diyor. Öğrenci küçük yaşta, danışman öğretmenler denetiminde şirketlerde staj yapıyor, kafalarındaki meslek grubunu belirliyor ve yönlendiriliyor. Öğrenciler cep harçlıklarını, devletin uygun gördüğü işlerde çalışarak kendileri çıkarıyorlar. Özellikle üniversite öğrencilerinin hemen hemen hepsi çalışıyorlar. Bizdeki gibi okul bitip iş hayatına geçince sudan çıkmış balık misali, bocalamıyorlar. Devlet millete, millet devlete sonsuz güveniyor. * Almanya’daki eğitim sisteminde a,b,c,d,e şıkları yok… Devletin öğretmeni derste ne öğretiyorsa cevabının yazılmasını ve sözlü olarak konu ile ilgili fikir beyanı istiyor. Yaratıcılığı gelişiyor çocukların. Çocuklara, özgüven yetisi aşılanıyor. Biliyor musunuz Almanya’da hiçbir öğrenci silgi kullanmıyor. Örneğin: Yanlış yapılan bir matematik probleminin üzerine tek çizik atılıp yanına doğrusunu tekrar yapılıyor. Öğrenci tekrar ettiğinde yanlışını da görebiliyor. Saklamıyor…Pişmanlık duymuyor… Ülkemizdeki okullarda ise matematik problemini yanlış yapan bir öğrenci, Elindeki Alman malı Faber-Castell marka silgi ile yanlış yaptığı çözümü hemen silip yerine doğrusunu çözüyorken, Almanya’daki bir öğrenci, matematik problemini yanlış çözünce üzerini kırmızı kalemle çizip yanına doğrusunu çözüyor. Minik Hans dersi tekrar ettiğinde, yaptığı yanlışı da görüyor. Bizim Hasan gibi yanlışı hızlı hızlı silip halı altına süpürmüyor, yaptığı yanlışı saklamıyor, aksine tecrübe kazanıyor. Zaten tecrübe, hayattaki yanlışlıklardan elde edilmez mi? Kendi eğitim sisteminde silgi kullanmayan Almanya’nın, benim ülkemde silgi satması sizce ne anlama geliyor? Artık iyi niyetimizden faydalanan bu güçlerin ninnilerini ne kadar daha dinleyeceğiz? Avrupa’nın bize dayattıklarını değil, başarılı oldukları sosyal devlet sistemlerini model almalıyız. Bu sistemin ülkemizde işlediğini hayal etsenize… Devletin millete, milletin de devlete güvendiği bir sistem. Bu güven ortamı bizde de oluşabilir ve herkes devletine güvenirse, Devlet de vatandaşına örneklerdeki gibi sahip çıkarsa, Özgüveni gelişmiş cesur, yaratıcı nesiller yetiştirebilirsek, İşte o gün, dünya bu genç nüfusumuzun gücünü görecektir. Bizim de her şeyin en iyisini yapabilmemiz bu ve bunun gibi eğitim reformlarıyla olacaktır. Eğitim sistemimizde yapacağımız birkaç köklü reformla geleceğimizi güvence altına alabiliriz. Değerli devlet büyüklerimizin eğitim konusunda artık daha hassas davranacaklarını düşünüyorum. Aksi halde, Avrupalının yaptığı son model BMW ve Mercedes’leri yine satın alıp, Maalesef, ‘Vay be!Elin gavuru ne yapmış’ demeye devam ederiz. Saygılarımla…