15 Temmuz ihanet girişiminin üzerinden bir yıl geçti.Bakıldığında olağan üstü hal kapsamında geçen bir yıl oldu bu yıl. Aslında olağan üstü halde her şey olağan devam etti (OHAL’i fırsat bilenler hariç.). Yaşamını normal şartlar altında devam ettirenler için günlük yaşama dair herhangi bir sıkıntı yoktu. Ekmek yediği tabağa pisleyenler için ; Devletine baş kaldırabileceğini düşünenler için, Pensilvanya ve uzantılarının köpekliğine soyunanlar için, Hainliği, ihaneti meziyet sayanlar için, Vatan, millet sevdasından biii haber olanlar için, Bütün hesapların üstünde Yüce ALLAH’ın da bir hesabının var olduğunu unutanlar için, Zor bir yıl oldu, olmaya da devam ediyor. Türkiye’de bir yılda çok şey değişti. Bir yıl içerisinde dost bildiğimiz düşmanların gerçek yüzü ortaya çıktı. Halkımızı istediği gibi yönlendirebileceğini düşünenler sükut-u hayale uğradı. Son kale Türkiye’nin kumandasının kendi elinde olduğu, dışarıdan kumanda edilemediği,edilemeyeceği net bir şekilde görüldü. Birlik ve beraberlik içerisinde olduğumuz sürece tarihte olduğu gibi gelecekte yıkılmanın mümkün olmadığı bir kez daha görüldü. İçerideki hain temizlenince dış güçlerle rahatlıkla mücadele edebileceğimiz görüldü. Ajanmış, misyonermiş, gizli toplantılar yaparlarmış, ülkeyi karıştırırlarmış, bunların eski Türkiye’de kaldığı görüldü. Kendilerini ismi masum örgütlerin arkasına saklayarak ikinci bir gezi hayaliyle 15 Temmuzu devam ettirme istek ve hevesinde olanların hayallerinin başlarına yıkıldığı görüldü. Büyük Ada’da da toplantı yapmaya kalksalar, inlerine girip saklansalar da devletin yumruğunun balyoz gibi indiği, inebileceği görüldü. Artık dış güçlerin istediği gibi dizayn edebildiği Türkiye yok, olmayacaktır da.   Sadece kendi ülkesine değil bulunduğu coğrafyaya devamında yeni dünya düzenine yön verebilen Türkiye’yi görmek hayal değil. Yeter ki nereye yürüdüğümüzü, niçin yürüdüğümüzü, attığımız adımların nelere yol açabileceğini iyi hesap edelim. Kendi içimizde birbirimizi üzmeden kırmadan demokratik mücadelemizi ortaya koyalım. Düşünce ayrılıklarımız olsun. Yeter ki bu ayrılık, bu farklı düşünce ülke sınırlarımızı aşmasın. Mesele vatan, bayrak, millet, özgürlük, demokrasi ve büyük Türkiye ise gerisi teferruattır.