İnsan beyninin otomasyon feed back (geri-dönüşümlü) mekanizmasına göre çalışma sistemi belki de insan türünün her birinde var olan enerjiyi, yaşamın sorunsuz sürdürülebilmesi ve en ekonomik şekilde kullanması ile ilgilidir.
Malumunuz üzere beynin yüzde yetmişini temsil eden limbik-otomat sistemin ana görevi enerji harcamadan bildiğimiz çok iyi şeyleri sürekli tekrarlayarak(örüntü bazlı çalışma) kolayca yaşamın/canlılığın sürdürülebilmesidir.
İşte bu enerji gerektirmeyen otomat-beyin fonksiyonlarının aksine bu biolojik-bedenimizde onu dengeleyen (ama ona zıt olan) ön-beynimiz( Frontal lob)vardır.Bu ise beynin yaklaşık yüzde otuzunu temsil etmektedir.Yani yaşamda pratik olarak insanların ekseriyeti bu yüzden beyindekim kısmı fiziksel olarak daha büyük ve baskın olan otomat-limbik sistemi kullanarak hayatiyetlerini sürdürmekteler.Ve dolayısıyla daha küçük ve pasif olan frontal fonksiyonlarını kullanamazlar.
Frontal lobun varoluş gayesi iki milyon canlı türünde sadece insan türüne özgü kılınmış çok özel bir ayrıcalık ve üst düzeyde bir torpille kayırılmış insan. Bu konuyu vurgulamak üzere mutluluk klavuzumuzda “Biz insanı mükerrem/şereflilerin şereflisi kıldık”şeklinde beyan edilmekte. Beynin bu nadide  ve şerefli kısmını kullanabilmek hem çok özel çaba  hem irade hem bu konuda klavuza/dosta ihtiyaç gerektirir. İnsanin  huzurlu, mutlu ve kemalata doğru yürüyebilmesi için “üretebilmesi ve paylaşabilmesini" sağlayan/yöneten beyin bölgesinin ön-beynimiz olduğunu unutmamalıyız.Hayal kurma, soyutlama/düşünme, hedef belirleme, plan yapma, dürtüsel davranışlara ket vurma(ayartıcı benliğin yanlış ve çirkin zorlayıcı davranış, duygu ve düşüncelerini engelleme) , Frontal lobun sayısız fonksiyonlardan sadece en önemlilerinden birkaç tanesi.
Ancak bu frontal lobun fonksiyonel/aktif hale gelmesi ve çalışabilmesi sürekli aktif enerji gerektirdiğinden ve özel bir “arayış çabası=HİRA” içerdiğinden ki buna batılı feylesoflar “ontolojik sancı” derler.Aslında bu aynı zamanda “varlık sancısı”nın ta kendisi olup nörobilim/nörogenetik çalışmaları bunu ortaya çıkaracak nörobiolojik altyapının insan beyninde meta-kognisyon genleri olduğunu bulmuşlardır.
Bu gen sadece iki milyon canlı türünden sadece insana özgüdür.İşte bu genin varlığı insana her an AŞKIN/yüce bir arayış içinde olduğunu hatırlatır.Çünkü insan sahip olduğu ne olursa olsun hiçbir zaman madde ile tatmin olamaz. O yüzden kendisine çok büyük bir sermaye olarak verilmiş olan bu “arayış geni” ile bunu beyinde kullanacağı frontal fonksiyonlarını aktifleştirebilmesi farzdır, mutlu huzurlu ve mutmain olabilmesi için. (devam edecek)