Nazilli, uzun aradan sonra 18 Mayıs akşamı milli duygu yüklü bir gece yaşadı.  Bu gece, siyasetten çok uzak milli duyguların altında Türkiye'nin kurtuluş ateşinin yakıldığı 19 Mayıs 1919'un 100'üncü yıl kutlamasıydı. Bağımsızlık ateşinin yakıldığı günün mutluluğuydu. MİLLİ DUYGU YÜKLÜ BU YÜRÜYÜŞE; NAZİLLİ HALKI VE ÖĞRENCİLERİ kendisine yaraşır bir yoğunlukta katılım sağladı. En gencinden, en yaşlısına kadar herkes ATATÜRK, CUMHURİYET ve BAĞIMSIZLIK AŞKINA yapılan bir yürüyüşe katılanlar bu nedenle çoktu. Tarihimizin zenginliğini bayramlarımızın çokluğunda görürüz. Dünyada Türk milleti kadar Dini ve Milli Bayramı bol, bir başka ülke yoktur. Türk milleti Bağımsızlığından, Bayrağından, Cumhuriyetinden ve Hürriyetinden ödün vermediğini gösterir. Nazilli’de 19 Mayıs nedeniyle gece yapılan kutlama yürüyüşüne, katılım çok yoğun oldu. 7'sinden 70'ine kadar arkası kesilmeyen bir kalabalığın yürüyüşe katılması milletin nasıl milli duygu yaşamaya, hasret kaldığını gösterdi. Bir kez daha gördük ki, milletçe bir olmak, tek yürek haline gelmek milletimize özgü bir karakter. Siyaseti kullanarak bu ülkeyi bölmeye çalışanlar, Türkiye genelinde olduğu gibi Nazilli'de de asla emellerine kavuşamayacağını görmüş oldu. HEYECAN DORUKTAYDI. Nazilli Kapalı Spor Salonu önünde başlayan yürüyüşte, söylenen marşlar heyecanı doruklara çıkardı. Herkes bir kez daha milli heyecanı doya doya yaşadı. ANDIMIZ.. başta olmak üzere BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM, MUSTAFA KEMAL'İN ASKERLERİYİZ. İZMİRİN DAĞLARINDA ÇİÇEKLER AÇAR, MARŞINI SÖYLERKEN, ONUNCU YIL MARŞI OKUNURKEN, TÜRKE DURMAK YAKIŞMAZ, TÜRK ÖNDE TÜRK İLERİ.. sözleri, öyle coşkulu ve candan söylendi ki bu anlar anlatılmaz, ancak yaşanırdı. Hele hele polislerimizin, millete güven ve gurur veren MOTORLU YUNUS ekiplerinin ihtişamı, halka bir başka GÜVEN VE HEYECAN verdi. Bu milli heyecanın yaşanmasında emekleri olan, bunu en iyi şekilde organize eden, başta Nazilli Kaymakamı sayın İbrahim Küçük olmak üzere, Kutlama Komitesini, İlçe Gençlik ve Spor ile İlçe Milli Eğitim Müdürüne, Okul Müdürlerine hele hele bu heyecanı yaşayan, yürüyüşe katılan binlerce öğrencimize ve halkımıza, milli şuur adına söylenecek övgü bulamıyorum. Elimde yetki olsa yılda birkaç kez, bu tür yürüyüşlere bütün SİYASİ PARTİ GENEL BAŞKANLARININ VE YÖNETİCİLERİNİN katılmasını sağlarım. Milli duygu, milli birlik nedir yaşamalarını isterim. Bu duygular konuşmakla değil, yaşamakla yeşerir, ayakta kalır. Bunu unutmamalarını söylerdim. ** NEDEN OLMASIN? Nazilli Belediyesi 3 yeni Müdürlük kadrosu açtı. Biri SPOR'dan sorumlu yeni Müdürlük, İkincisi, mevcut Kültür İşler Müdürlüğü altında bulunan Basın Birimi yerine BASIN MÜDÜRLÜĞÜ ve üçüncüsü de BİLGİ İŞLEM MÜDÜRLÜĞÜ. Sayın belediye başkanının bu kadroları uygun gördüğü başarılı olacağını inandığı isimlerle dolduracak. Nazilli Belediyesi'nde kadrosu olan Üniversite Mezunu Utku Duru hocamızın Nazilli Belediyespor'da çok güzel hizmetlere imza attı. İşinde uzman, siyasetten uzak bir isim. Ben Sayın Belediye başkanı Kürşat Engin Özcan'ın önüne bu görev için, bir isim koyuyorum. Nazilli Belediyesi'nde Spor ilgili bir birim varsa bunun başına müdürlüğüne yaraşan en iyi isim Utku Duru hocadır. Gerisi bu ismin yanında masal hikayedir. Sayın Başkan kendi iradesi doğrultusunda bu atamayı uygun görür yaparsa en sağlıklı kararı vermiş olur. Tabi bu atamayı, kim ister? kim istemez? etki tepkisini değerlendirirse.. elbette bu görevlendirmeyi yapamaz. Bizden söylemesi. ** YILIN FIKRASI Bir davada tanıklık etmesi için mahkeme salonuna yaşlı bir teyze çağrılır. Yeminden sonra yaşlı kadın yerine oturur. Davalının avukatı yaşlı kadına yaklaşır, Teyze hanım beni tanıyor musun diye sorar. Yaşlı teyze avukata bakar, bakar cevap verir. Evet evet avukat bey sizi çocukluğunuzdan beri tanırım. Siz, ta o zamanda bile aileniz için tam bir baş belasıydınız. Sürekli yalan söylerdiniz. Karınızı komşunun hanımıyla aldatırdınız. En yakınım dediğiniz insanların bile arkasından, konuşursunuz. Siz 2 lira fazla kazanmak için herkesi satarsınız. Deyince, davalının avukatı başta olmak üzere salon bir şok yaşar. Avukat ne yapacağını bilemez halde kadına, karşı tarafın avukatını tanıyor musunuz diye sorar, yaşlı kadın. Tanımaz mıyım. Elbette tanırım. Bebekliğinde ona dadılık yapmıştım. Tembel, ödlek, alkolik adamın tekidir. Etrafında bir tek dostu yoktur. Herkes onun hala geceleri altına kaçırdığını söylüyor, yine mahkeme salonu şoktadır. Ortalığı bir uğultu kaplar. HAKİM KÜRSÜYE, TAK TAK TAK diye vurup herkesi susturur. Her iki tarafın avukatını kürsüye çağırır. Kendine doğru eğilmelerini söyleyip, avukatların duyacağı kadar bir fısıltı ile şunu söyler; "EĞER BU KADINA, BENİ TANIYIP TANIMADIĞI SORARSANIZ, ANAM AVRADIM OLSUN HER İKİNİZİDE HARCARIM" der.