Bilge bir adam “sadece ölüler olduğu yerde sayar, canlı olan her şey değişmek zorundadır” demiş. Bilgeliği buradan geliyor sanırım. Canlılığın kanıtı katkı sunmak ve gelişmek, geliştirmektir. Gelişmeyen, değişmeyen, özen gösterilmeyen ve anlam katılmayan herkes ve her şey ölür. Buradan yola çıkarak insan ilişkileri, kişisel performans, hizmet modelleri ve sistemlere kadar birçok örneği değerlendirebiliriz. Bu değerlendirmeden sonra da çevremizdeki şeylere sorgulayarak bakabiliriz. Değişiyor muyuz? Etrafımızda değişen ve yerinde sayan neler var? Sonra da yavaşça yanlarına sokulup nabızlarını kontrol edelim. Değişmiyor ve gelişmiyorsa, ölmüş demektir; bu kanıt hipotezimizi doğrulayacaktır. Fırsat buldukça ilçemin ve diğer ilçelerin sokaklarının her bir kilometre taşını dolaşmam tam da bu yüzdendir. İlçemin sokaklarında attığım adımlarda öncesi ve sonrası arasındaki farkı belirgin bir şekilde görebiliyor, bu farkın farkında olan diğer kişilerden aldığımız olumlu tepkilerle doğru bir iş yaptığımızı bir kez daha anlıyorum, biraz önce söz ettiğim gibi nabzı kontrol ediyorum ve neyse ki attığını fark ediyorum. Benim ilçem canlı, ilçemde nabzın olduğu sokaklar ise devinemeyen, gelişemeyen diğer bazı kurum ve kişilerin sorumluluğunda. Onlara da sokaklara inmelerini ve nabızları kontrol edebilecek mesafede durarak değerli hemşerilerimize ve dileklerine temas etmelerini tavsiye ederim. Her ne kadar bu tavsiyeyi şimdiye kadar tutamamış olmaları, bundan sonra da değişememe lanetinden kurtulmayacaklarını düşündürse de… Sadece insanların ömrü ve bir yaşam serüvenleri olmaz, ülkelerin, mahallelerin, küçük işletmelerin, dostlukların da ömrü olur ve nasıl insanların yaşam serüvenlerini bir serüven haline getiren değişimler, dönüşümler ve kırılma noktaları ise, bu durum diğer yaşamlar için de geçerlidir. Güzel Aydınımızda da, güzel ülkemizde de bu kırılma noktalarını fark edebiliyoruz. İnsanların gelişim dönemleri nasıl ki farklı gelişim hedefleri ile geliyor, bu hedefleri tamamlayabilen insanlar başarılı ve sağlıklı bireyler olabiliyorken, tamamlayamayanlar birçok problem ile karşılaşıyorsa, bu prensibin yaşamın her alanına sirayet etmesini mantıklı buluyorum. Ülkemiz, başarılı liderlerimiz ve ekiplerinin çabaları ile yıllarda değişime önayak olan vizyoner kahramanlar sayesinde gelişmektedir. Son yıllarda sağlık sistemimizde, eğitim kurumlarımızın sayısında ve üretimde gözlemlenen değişimler buna örnektir. O zaman bu güzel paylaşımdan sonra siz değerli okurlarımızdan bir ricada bulunmama izin veriniz. Hayatta mısınız? Değişiyor ve gelişiyor, değişimlere uyum sağlayabiliyor hatta işi daha da farklı bir çıtaya getirerek değişimin bir parçası oluyor musunuz? Bunu yapamıyorsanız, işiniz zor demektir. Yapmak istiyor, ancak nasıl yapacağınızı bilmiyorsanız birkaç kısa öneriyle okumaya ve öğrenmeye devam etmenizi, insanlara değil amaçlara ve ideallere bağlanmanızı, asla pes etmemenizi, sizi destekleyenlere vefada kusur etmemenizi, inanmanızı ve gülümsemenizi tavsiye ederim. Tüm karmaşık problemler ilkin bir kalemin ufacık bir hareketi ile en uzun yollar atılan ilk adım ile üstesinden gelinebilir hale gelir. Siz yeter ki hangi yolda, neden, nasıl ve kimlerle yürüdüğünüzü unutmayın…