Bölgemizdeki en önemli uç beyliklerinden birisi Aydınoğulları beyliğidir. 14.yy başlarında kurulan ve bilhassa 14. yy’a Gazi Umur Bey ile damgasını vuran bu Türk beyliği Batı Anadolu’da verdiği büyük mücadele ile bölgenin Türkleşmesini sağladığı gibi Çakabey tarafından yaklaşık iki yüzyıl önce kurulan Türk Denizciliğini de tekrar canlandırarak Adalar Denizine hakim olmuş ve Ege adalarından Trakya’ya kadar büyük bir bölgeye de tesir etmiştir. 1176'da Anadolu Selçuklu sultanı II. Kılıç Arslan'ın, Bizans imparatoru I. Manuel Komnenos'u yenilgiye uğratmasının ardından Türkler, o günkü adıyla Tralleis olan Aydın ve Antiocheia (Karacasu) şehirlerini ele geçirmişlerdi. Ancak, I. Manuel buraları tekrar ele geçirmeyi başarmıştır. 1280-1282 yıllarında ise Salpakis (sahil beyi Menteşe Bey) Tralleis ve Nysa (Sultanhisar) şehirlerini aldı. (1) Antik Lidya ve İyonya bölgelerinde Aydınoğulları Beyliği'ni kuran Mehmed Bey, Germiyan Beyliği ordusunda subaşı idi. Aydınoğlu Mehmed Bey, Germiyanoğlu I. Yakup Bey'in emri ile Ege sahillerine indi. Aydın ve Menteşe kuvvetleri bu sırada birlikte hareket ediyorlardı. Katalanların Batı Anadolu'ya yönelik seferinden sonra Sasa Bey, 1304 de Tire, Efes ve Birgi'yi ele geçirirken, Mehmed Bey de Ayasuluğ civarını almıştı. Tarihçi Enverî'ye göre Birgi'yi ele geçirmiş olan Menteşe beyin damadı Emir Sasa ile mücadele eden Mehmed Bey, Birgi'yi onun elinden aldı. Sasa Bey ise bu savaş sırasında öldü. Mehmed Bey, onun bertaraf edilmesiyle 1307-1308 yılında Aydın iline tamamen hâkim oldu. Beylik merkezi Birgi idi. Daha sonra Ayasuluğ (Selçuk), Tire, Sultanhisar, Bodemya (Ödemiş ) ve 1317'de de İzmir yukarı kalesini (Kadife kale) ele geçirdi. Aydınoğulları böylece bölgede rakipsiz kalarak en kuvvetli beylik durumuna geldiler ve bölgeye tamamen hakim oldular. Aydınoğlu Mehmed Bey’in beş oğlu-bir kızı vardır ve beyliğine bağlı yerleri oğulları arasında paylaştırarak, beylik arazisini beş kısma ayırmış, oğullarından her birini bir bölgeye tayin etmiştir. Ayasuluğ ve Sultanhisar’ını büyük oğlu Hızır Bey'e, İzmir'i diğer oğlu Umur Bey'e, Ödemiş ve çevresini üçüncü oğlu İbrahim Bahadır Bey'e, Tire'yi dördüncü oğlu Süleyman Bey'e verdi. En küçük oğlu İsa Bey'i de yanında Birgi’de bıraktı. İlk donanmayı Ayasuluğ'da kuran Mehmed Bey, İzmir'i 1327 de Cenevizlilerin ellinden aldıktan sonra burada da bir donanma meydana getirdi. Nitekim İzmir'in idaresiyle görevlendirilen Umur Bey, daha babasının sağlığında Rumeli sahillerine ve Ege adalarına akınlar düzenledi. (2) Aydınoğlu Mehmed Bey, Bizans İmparatoru ile dostane ilişkiler içindeydi. İmparator Sakız'ı Cenevizlilerden alarak Foça'yı muhasara etmiş, Mehmed Bey de bu muhasaraya oğlu komutasında bir donanma göndererek yardımcı olmuştu. Aydınoğulları beyliğinin kurucusu olan Mehmed Bey ilme, ilim adamlarına ve sanata çok büyük değer veren bir şahsiyetti. Beyliği dönemindeki ilme ve ilim adamlarına karşı olan hamiyane tutumu ve sarayının bir ilim merkezi olması beyliğini paylaştırdığı beş erkek evladına da güzel bir örnek olmuştur. Kendisinden sonra beyliğin başına geçen Gazi Umur Bey ve diğerleri de babalarının politikasını devam ettirmişler ve beylik çok güzel Türk-İslam eserleri ile donatılmıştır. 1333 yazında Aydın oğlu Mehmed Beyi Birgi'de ziyaret eden meşhur İslâm seyyahı İbni Batuta’ nın müşahedeleri özel bir değer taşımaktadır. Aydın oğlu Mehmed Bey, İbni Batuta’ yı Bozdağ'daki sayfiyesinde kabul etmiş ve bir müddet sonra da Birgi'deki sarayına götürmüştür. İbni Batuta’ nın, birçok merdivenlerden çıkılan salonun ortasındaki köşelerinde arslan heykellerinin ağzından sular akan havuzu ile bu güzel sarayda gördüğü mükellef kabul resmini ve içerdeki emsalsiz konforu tasvir etmesi ile Aydın oğullarının zenginliği ve hayat seviyelerinin yüksekliği hakkında bir fikir ediniyoruz Aynı zamanda biz ondan, Birgi'de tanıştığı İbni Melek, Müderris Muhiddin gibi ilim adamlarına karşı sultanın yüksek bir itibar gösterdiğini öğrenmekle o devirdeki fikir hareketlerinin canlılığına dair gerçek materyaller elde etmiş bulunuyoruz. Nitekim Osman oğullarına geçen tapu ve vakıf defterlerinde, Birgi'de Aydın Oğlu Mehmet Bey'in cami ve medresesine ve bu medresedeki müderristen müderrise devredilen kitaplara ait kayıtlara rastladığımız gibi, Aydın Oğlu Mehmet Bey adına ithaf edilen eserlerin mevcudiyeti de bu zamandaki fikri gelişmenin önemine en güzel bir delildir. Aydın Oğlu Mehmet Bey'in bizzat ilimle uğraştığı ve kendisine meşhur kadı İbni Melek'in muallim olduğu da kaydedilmektedir. Onun Birgi'deki camisinin eşsiz tahta oymacılık örneği olarak tanılan- minberini yapan Muhiddin-ül-garbî; İbni Batuta’ nın Birgi sarayında gördüğü Yahudi tabip ve Tire kitabeleri arasında görülen Seyfeddin-ül-baytar gibi şahsiyetler göz önüne getirilirse Aydın Oğullarının sanat ve fen alanında ne derece önemli bir mevki kazandıkları kolaylıkla anlaşılır. (3) Aydınoğulları beyliği bölgemize damgasını vuran bir Türk beyliğidir. Özellikle Gazi Umur Beyin hayatı, verdiği mücadeleler, izlediği siyaset, Türk Denizciliğine katkısı , bitmek bilmeyen enerjisi ve sarsılmaz azmi-imanı ile mümtaz bir Türk büyüğüdür. Ege bölgesinde yaşayan her Türk evladı bu büyük Türk beyini tanımak ve bilmek zorundadır. Önümüzdeki 2-3 yazımız Gazi Umur Paşa hakkında olacaktır. (devam edecek ) ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 1. Doç. Dr. Zerrin Ünal GÜDEN, Aydınoğulları beyliği, www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=373210&/ 2. Prof. Dr. Tuncer BAYKARA, Kültür Bakanlığı Yayınları Türk Büyükleri Dizisi 131, 1990 Ankara 3. Himmet AKIN, Aydınoğulları Tarihi Hakkında Bir Araştırma, A. Ü. D. T. C. F. Dergisi F. 7 Ankara 1968, s. 2-5.)