Son dakikalarını yaşayan bir hastanın (şehadet) getirememesini kötü manaya yoran bir kadın, Rasulullâh Aleyhissalatü Vesselam'a müracaat ederek:  "Kocam son anlarını yaşayan bir hastadır. Bir müddetten beri yanında şehadet getiriyorum, dili durduğu için o, bu şehadet kelimesini söyleyemiyor. Kelime-i Şehadet'i getiremeden ölür diye korkuyorum; buna bir çare bul ya Rasulallah, dilinin tutulması sona ersin de Kelime-i Şehadet'i getirsin" dedi. Rasulullah Efendimiz bu hastanın sıhhatli zamanındaki hareketlerini, hayatını sordu: Kocanın yaşadığı hayat nasıldı? Müslümanlığı sadece iddia halinde mi idi, yoksa inandığının gereklerini yerine getirir, İslam'ı fiilen yaşar mıydı?"  Kadın: - Ya Rasulallah, dedi. Kocamın Müslümanlığı öyle iddiadan ibaret bir Müslümanlık değildi. İnandığının icaplarını tamamen yerine getirir, İslam'ın emirlerini nefsinde eksiksiz olarak tatbik etmeye gayret ederdi. Dinin haram kıldığı fiillerden şiddetle kaçındığı gibi, kötü bir alışkanlığı da yoktu. Bu sefer Rasulullâh Efendimiz: - O halde sen git annesini çağır, dedi. Bir müddet sonra huzuru Risalet'e giren yaşlı bir kadın: - Ben Alkame'nin annesiyim, çağırmışsınız geldim, ya Rasulallah, dedi. Efendimiz ona sordu: - Oğlun Alkame'den memnun musun? Evlatlık vazifesini yerine getiriyor mu idi, yoksa sana karşı itaatsizlikte mi bulunuyordu? Kadın evvela biraz durakladı, halinden belli idi ki, öz evladına karşı bir kırgınlığı, küçük de olsa bir dargınlığı vardı. - Ya Rasulallah, dedi. Oğlum çok iyi, bana karşı itaat ve hürmette kusur etmezdi. Nedense bu saygısı onu evlendirinceye kadar devam etti. Hele son günlerde ailesinin sözüne bakarak bana karşı tutum ve tavrını iyice değiştirdi. Bu yüzden kalbimde oğlum Alkame'ye karşı bir kırıklık vardır. Üzgün ve yaşlı annenin bu ifadesinden işin iç yüzünü anlayan Rasulü Ekrem Efendimiz, ashabına odun toplayarak bir ateş yakmaları için emir verdi: Kadın merakla sordu: - Ateşi ne için yaktırıyorsun ya Rasulallah? Efendimiz cevap verdi: - Oğlun Alkama'yı yakmak için. - Neden yakmak istiyorsun ya Rasulallah? - Çünkü, karısının teşvikiyle anasını darıltıp, ailesinin haksız vesvesesi ile velinimetini küstürenleri Cenab-ı Hak Cehennem'in şiddetli ateşinde uzun müddet yakacaktır. Sen hakkını helal etmezsen Alkame de aynı şiddetteki azaba duçar olacağından, ben burada onu dünya ateşi ile yakayım da Cehennem'in o şiddetli azabından kurtulsun. Bu sözleri ile annesinin merhamet ve şefkatini harekete getirmeyi düşünen Rasulullah, nihayet kırgın ve dargın anneden şu sözleri duyar: - Ya Rasulallah, ben hakkımı helal ediyorum, ciğer pare yavrumun ne dünyada, ne ahirette ateşte yanmasına, azap çekmesine gönlüm razı değil. Annenin oğluna hakkını helal etmesi üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz, ashabdan Bilal-i Habeşî ve Selman-ı Farisî ile birlikte diğer zevatı Alkame'nin yanına göndererek: - Gidin bakın, Alkame'nin dilindeki bağ çözüldü mü?" der. Ziyaretçiler evin önüne geldiklerinde Alkame'nin "Eşhedü en la ilahe illallah" diyerek şehadet getirmeye başladığını işitirler... Son sözü şehadet kelimesi olan Alkamae'nin cenazesinde bulunan Rasulullah, mezarlıkta Müslümanları ikaz ederek, aile sözü ile ebeveynini darıltanların Kelime-i Şehadet'ten mahrum kalabileceklerini beyan buyururlar.