Batı Asya’dan bir çiçek gelir. Dünya çiçek olgusunun temelini oluşturur. Başka hiçbir çiçek bu kadar kültürel anlam taşımaz. Siyasi karışıklıklara, ekonomik patlamalara ve dini zulümlere sebep olur. İnsanlar arasında açgözlülüğün, arzuların ve acıların simgesi haline gelir. Sosyal davranışları aydınlatır.  Lalenin kökeni Batı Çin dağlarından gelir. Çiçeğin soğanları, Avrupa’ya 16. yüzyıl ortalarında Osmanlı İmparatorluğu’ndan getirilir ve Hollanda’da çok tutulur. Hollandalı bahçıvanlar bu çiçeği düzinelerce renkte ve türde üretirler. Ve lale ulusal bir tutku haline geldir. Turuncu renk, bisiklet ve çeşit çeşit peynirler kadar Hollanda'yla özdeşleşmiş bir şey varsa oda laleler. Bugün Hollanda, ticari olarak satılan lalelerin dünyadaki başlıca üreticisidir. Halen yılda 3 milyar çiçek soğanı üretiyor. Ve bunların çoğunluğunu ihraç ediyor. Gelelim lalenin Hollanda'ya yolculuğuna.  Size bu yolculuğu anlatabilmek için bir çok kitabı ve tezleri araştırdığımı ve araştırma sırasında sık sık Ogier Ghiselin de Busbecq ismine  rastladığımı belirtmek isterim.  Peki kimdir Ogier Ghiselin de Busbecq 16. yüzyılın ikinci yarısında elçi olarak İstanbul'a gelen, Osmanlı Īmparatorluğu'na dair izlenimleri içeren (Türk Mektupları) adlı eserin sahibidir. Kanuni döneminin bir tanığı Busbecq'in mektupları, siyasi tarih yönünden taraflı bir bakış açısıyla ele alınmış olsalar da Osmanlı Īmparatorluğu’nun gündelik hayatı konusunda önemli veriler sunmasının yanı sıra önemli önemsiz, hoş ve ya ciddi ne varsa bir sohbet havası içinde anlatmış ve 16. yüzyıl ortalarında Osmanlı yaşamına dair bir çok bilgi vermektedir. Lalenin Avrupa’ya kesin gidiş tarihi ve nasıl gittiği çeşitli kaynaklarda benzerlikler gösterse de tam bir fikir birliği yoktur. Büyükelçi Busbecq'in götürdüğü lale soğanları Kanuni tarafından mı hediye gönderilmiştir yoksa büyükelçi merakı nedeni ile mi alıp gitmiştir, o da çok net değildir. Busbecq büyükelçilik görevlerinin yanında Türkiye’deki bitki yaşamını incelemeye epey bir zaman ayırmıştır. O yıllarda lale Avrupalıların tanımadığı bir bitkidir. Ama lale Busbecq’in ilgisini çekmiş ve bu bitkinin soğanlarını botanik uzmanı olan bir arkadaşına göndermiş, arkadaşı da laleyi Hollandalılara tanıtmıştır.  Lalenin Hollanda'da yetiştirilmesi Flaman botanikçisi Carolus Clusius'la başladı. 1593 yılında Leiden Üniversitesi'nin yeni botanik bahçesi direktörlüğüne getirildiğinde kendi lalelerinden bazılarını ekti. Sonuç olarak, 1594 lalenin Hollanda'da yetiştirilmeye başlanmasının resmi tarihi olarak kabul edilir.  16. yüzyılda küçük Hindistan cevizinden (muskat) sonra dünyanın en aranan ürünü lalelerdir. İkisi de küçük olmasına rağmen bugünün biçimlenmesinde etkileri büyüktür. Küresel ticaret ve mal takası gibi yeni dünyanın ekonomik sistemini oluştururlar. Bugün buna ‘’Kapitalizm’’ denir.  Fransız yazar Alexander Dumas’ın dünya klasikleri listesinde yer alan ‘’Siyah Lale’’ adlı bir romanında o dönemin insanlarının arasındaki hırsını yansıtır.  Lale Çılgınlığı 1634'ten 1637'ye kadar "Tulip Mania" olarak bilinen bir dönem başladı. Lalelerin değeri neredeyse bir gecede yükseldi. Dünyadaki en pahalı çiçek oldular, o kadar pahalıydı ki hatta para birimi olarak kabul edilmiştir. 1634-1637 yılları arasında yaşanan Lâle Çılgınlığı 1637 yılının Şubat ayında doruk noktasına ulaşmıştır. Bu dönemde bir lâle soğanı karşılığında takas için teklife sunulduğu iddia edilen mal sepetinin toplam tutarı 2500 Florin idi. O dönemde 2500 florin nitelikli bir çalışanın yıllık gelirinin yaklaşık 10 katına tekabül etmekteydi. Siyah Lale - Kitap Özeti Cornelius Van Baerle, Holandanın Dort kasabasında kendi halinde yaşayan genç bir adamdı. Cornelius’un oldukça zengin bir ailesi vardı. Cornelius’un babası, hayatını ticaretle kazanmış bir tüccardı dünyaya veda etmeden önce son nasihatında  ‘Sen Sen ol, tıp eğitimi ile uğraşma benim gibi ticaretle ilgilen. Hele politikayla hiç uğraşma. Sana bıraktığım servet hayatını sürmek için yeter ve artar. Ömrünü yiyip içerek, kalan zamanını da gezerek değerlendir.’ Cornelius babasının vefatından sonra sözünü tutmayı tercih etti. Cornelius çeşit çeşit laleler yetiştiriyor. Cornelius kısa zamanda 3 farklı tür lale yetiştirmekte usta olmuştu. Cornelius yetiştirdiği lalelerle insanları etkiliyordu. Kral lalelere çok sevdiği için siyah lale yetiştirene 100.000 altın verecekti. Cornelius bu yarışmaya katıldı ve siyah lale yetiştirmek için her gün sabahtan akşama kadar bahçesinde uğraşıyordu. Bu laleleri gören Cornelius’un komşusu Isaac’da bu yarışmaya katılır. Ama ne yapsa bir türlü siyah lale yetiştiremedi. Bu yüzden Cornelius’u kıskanmaya başladı. Ve bahçesine geceliğin kuyrukları bağlanmış kediler attı. Ve bu yüzden Cornelius bahçesine bekçi tutuyor. İleri ki zamanlarda komşusu Isaac Cornelius’u suçlayarak hapse attırıyor. Cornelius hapishanede gardiyanın kızı Rosa ile arkadaşlık kurar. Ve Cornelius siyah laleyi anlatır. Rosa’dan yardım ister. İleri ki zamanlarda Cornelius’a müebbet cezası verilir. Cornelius ve Rosa sonunda siyah laleyi birlikte yetiştirirler. Ama Isaac Cornelius’un siyah lale yetiştirdiğini anlar ve takip eder. Isaac Rosa’nın odasının kapısının anahtarına benzerini bulur. Ve sonunda Isaac siyah laleyi alır ve krala götürür. Rosa’da bunu anlar ve hemen Cornelius’un yanına gider. Ve olan biten her şeyi söyler. Ve Kralın yanına atıyla gider. Krala olan biten her şeyi anlatır. Kral Rosa’yı anlar ve ödülü ona verir. Bu arada da Kral Cornelius’un lalesi olduğu için Cornelius’u hapisten çıkarır. Cornelius ve Rosa birbirlerine aşık olurlar ve evlenirler. 100.000 altını alıp mutlu mesut yaşarlar.