Siyaset her geçen gün tıkanıyor. Hizmet aracı olmaktan çıktı. Kişilerin ve gurupların menfaat kapısı haline geldi. Menfaat çeteleri partileri eritmeye devam ediyor. Siyasetin, dolayısıyla demokrasinin önü her geçen gün tıkanıyor. Böyle ortama alışık olmayan Türk toplumu böyle bir siyasi ortama ne kadar dayanır bilemiyorum. Geçmişte bunu hep yaşadık. Partiler sadakat kaybolduğunda, kişi menfaatleri öne çıktığında erimeye başlar. Günümüzde her parti bu dönemi yaşıyor. Siyaset kavga ve öfke üzerine yapılıyor. Parti sevgisi, sadakati masal oldu. İlk kez milli birlik ve beraberliğimiz bu kadar yara aldı. Milleti bu kadar ayrıştırdılar. Seçmen tabanda genel merkez kararlarına karşı isyanları oynuyor. Demokrasi parti genel merkezlerinin milletin önüne konan aşı, yemeği yiyeceksin haline dönüştü. Milli irade rafa kalktı. Millet kararı, yerine merkez kararlarına bıraktı. Ülke menfaatleri siyasi parti menfaatlerinin gerisinde kaldı. Parti sadakati yerini kişi menfaatlerine bıraktı. Bu böyle gitmez. Bu gelişmeler demokrasimizin yeni bir parti doğurmasına neden olacak mı? Onu da 31 Mart’tan sonra göreceğiz. ** SİYASET PAZARI MI? Kamuoyu, şimdide başkan adayları ve meclis üye listelerini tartışıyor. Kimileri buna siyaset pazarı ismini vermiş. Seçmenler, hayretler içinde olanları izliyor. Hatırlarsınız DSP’den Afyon milletvekili seçilen Kubilay Uygun vardı. 4 ay içinde 3 parti değiştirmişti. Bu kıvırmalarından ve çalımlarından dolayı lakabı da FIRILDAK KUBİLAY’A çıkmıştı. Siyasetin her geçen gün güven kaybettiğini maalesef görüyoruz. Partilerde sadakat bitmiş, menfaat pazarına dönmüş. Bugünkü dönerler, o günün Kubilay’ına taş çıkaracak kadar mahirler. Hatta onu geçmiş durumdalar. Maalesef partilerde böyleleri itibar görüyor. Parti sevdası ile partilerine bağlı olanlar cüzdanları dolu olmadığından itibar görmüyorlar. Yapacak bir şey yok. Bugünün geçerli akçesi maalesef bu. ** TARİHTEN DERS ALMIYORUZ! Ortadoğu’daki gelişmeleri siyasi görüşlerimizin üzerinden milli görüş anlayışı ile bakmamız gerekiyor. 20 yıl önce Irak’ı Amerika sıkıştırırken, Irak; “beka sorunum var” demişti. Her ülke bu çığlığa kulak tıkamıştı. Sonuç ne oldu? Amerika destekli PKK, Saddam’ın nükleer silahı var bahanesi ile milyonlarca Iraklıyı öldürüp Irak’ı perişan etmedi mi? Irak’ı kabile haline getirmedi mi? 5 yıl önce Suriye de huzursuzluk mu vardı? Amerika Türkiye’yi de kullanıp PKK’yı harekete geçirdi. Suriye’yi iç savaşla bugünkü hale getirdi. Bunları millet olarak iyi görmemiz gerekiyor. Siyasetin kısır çekişmelerinden kendimizi çıkarmamız gerekmiyor mu? Amerika’nın açık açık ifade edemediği tek hedefi orta doğuda bir KÜRDİSTAN devleti kurmak değil mi? Bu amacına ulaşması için şimdi sırada kim var? TÜRKİYE VAR! Türkiye stratejik ortağımız diyor. Ebedi dostumuz diyor, ama stratejik düşmanımız gibi hareket ediyor. Amerika bugüne kadar 80 ülkede ihtilal planlaması yapmış, 12 ülkede bunu başarmış. ** 27 MAYIS KİMİN ÜRÜNÜ? Bunlardan biriside, ülkemizde gerçekleştirdiği 27 Mayıs ihtilalidir. Bu ihtilal Amerikan desteği ile olmadı mı? Buraya kadar yazdıklarım bile, ülkemizin bir beka sorununu olduğunu gündeme getirmiyor mu? Millet olarak bölük, pörçük olmamızın kime yararı var? Bunu niye görmek istemiyoruz? Niye iç siyasete bağlıyoruz, Anlamak mümkün değil. Şimdi sırada TÜRKİYE yok mu? 22 bin TIR silahı PYD’ye, PKK’ya, YPG’ye babasının hayrı için mi verdi? Amerika’nın hedefi Türkiye’de Bir KÜRT devletini kurmak değil mi? HDP neden ülkemizde KÜRDİSTAN’dan vazgeçmeyiz diyor? Dış güçler bunu istemiyor mu? Neden bu tehlikeye karşı tek ses tek vücut olamıyoruz. Cumhurbaşkanını seversiniz, sevmezsiniz hükümeti karşı olursunuz, olmazsınız. Bunlar başka mesele ancak bunlar bizi ayrıştırmaz, aksine birleştirmeli. **  BEKA SORUNU MU?, BEKÂR SORUNU MU? 31 Mart yerel seçimlerin en çok tartışılan söylemi, ÜLKENİN BEKA SORUNU cümlesi oldu. Bu konudaki tartışmalar tiyatro konusu olacak kadar mizah haline geldi. AK Parti ve MHP ülkenin BEKA SORUNU var diye başlayan söylemlerine, muhalefet partilerinden ilginç tepkiler yükseldi. Kimi parti ülkenin değil, AK Parti’nin, MHP’nin beka sorunu var diye karşılık verirken, kimi partilerde BEKA SORUNU olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır, Devlet Bahçeli’dir demekten geri kalmadı. Türkiye’de ülkemizin geleceği için söylenen bir tespit ne hikmetse ciddiye alınmıyor. Siyasi söylemler, çok basite indi. Ciddiyet den uzaklaştı. Kimileri de, Cumhurbaşkanı ve Devlet Bahçeli yanlış ifade ediyor. Ortada fol yok, yumurta yok Beka sorunu da nereden çıktı? diyecek kadar ileri gitti. Ülkemizin Beka sorunu da nerden çıkıyor diyebiliyor. “ÜLKENİN BEKA SORUNU YOK, BEKAR SORUNU VAR” demeçleri, Türk siyasetinin ne kadar zaviye kaybettiğini gösteriyor. Bunlar bize yakışan görüşler ve ifadeler olmamalı, gün gelecek hepimiz pişman olacağız inşallah çok geçmiş olmaz.