Elime kalemi alınca hiçbir partiyi hatırlamam. Kendime göre bildiğim, gördüğüm doğruları, yasalara uygun şekilde okurlarımla paylaşmaktan da çekinmem. Belki de 30 yıllık öğretmenliğimin bu anlayışımda, büyük etkisi vardır. Dikkat ederseniz yazılarımda hep toplum adına pozitif tarafımı görürsünüz. Toplumun ayrışmasını asla kabul edemem. Biz aynı topraklar üzerinde yaşayan ülküsü, dili, vatanı bir, örf ve adetleri aynı olan bir toplumuz. Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin evlatlarıyız. Çünkü bu millet şehitlerimizin kanlarından doğdu. Cumhuriyet, bağımsızlığımız kolay kazanılmadı. Atatürk’e onun için minnettarız. Bu değerimizin yıpratılmasına asla göz yummamalıyız. Ülke olarak yaşadığımız tehlikeler, siyasi partilerin kanatları altında besleniyor. Bugüne kadar hep böyle olmadı mı? Bunun tek nedeni siyasi partilerimizin, parti menfaatlerini ülke menfaatlerinin üzerinde tutmalarından kaynaklanıyor. ** PKK VE FETÖ’YÜ SİYASİ PARTİLER BÜYÜTTÜ Dün PKK, bugün FETÖ hep böyle beslendi. Bunlar 5-10 yılda ortaya çıkmadı. Bunların tohumları 30-40 yıl önceden atıldı. Milletin başına böyle bela oldular. Hepsinin de amacı önce hükümeti ele geçirmek sonrada devletimizi yıkmaktan başka bir şey değildir. Ama biz bu yaşananlardan maalesef ders bile almıyoruz. Ülkemizin karşı karşıya geldiği durumu görmezlikten geliyoruz. Maalesef siyasi kin ve ihtiraslarımız hep öne çıkıyor. Evet, bugün ülkemizin bir beka sorunu vardır. Beka sorunu nedir? “DEVLETİMİZİN VARLIĞI VE GELECEĞİ”dir. Ve bunlar tehdit altındadır. Uluslararası güçler asla GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE istemiyor. Ama biz bunları bile görmek istemiyoruz. İşimize gelmiyor. Partimize oy versinler diye HDP ile ilişkilerimizi bile gözden geçiremiyoruz. Son günlerde iyi partili milletvekillerinin, ilçe başkanlarının istifalarının altında bu gerçeklerde vardır. MHP, “AK PARTİ’YE KOLTUK DEĞNEĞİ OLUYOR” diye İYİ Parti’yi kuran eski Milliyetçi Hareket Partililer. Şimdi Millet İttifakının gizli ayağını oluşturan HDP’yi görünce isyanları oynuyorlar. Geri dönüşün yollarını arıyorlar. Bu nedenle; “MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZİ PARTİ MENFAATLERİNİN ÜZERİNDE GÖRMELİYİZ” diyorum. Bize yakışanda bu olmalı. ** BABA YAPAR EVLAT ÇEKER Mİ? CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Tunç Soyer bir anda Türkiye’nin gündemine oturdu. Niye oturdu? Sebep ne? Tunç Soyer’in babası Nurettin Soyer. Nurettin Soyer ne yapmış? 12 Eylül’de Albay olarak İzmir’de sıkıyönetim savcılığı yapmış. 12 Eylül döneminin İzmir sıkıyönetim savcılığı döneminde, Nurettin Soyer yargılamalarda hazırladığı iddianamelerde yüzlerce ülkücünün idamını istemiş. Bilgim boyutunda düşündüm. Bir savcı kimin idamını ister? Önüne gelen bilgiler ışığında bir savcı hazırladığı dosyanın muhtevasına göre (işlediği suçun nev’ine göre) idamda isteyebilir, bir cezada isteyebilir. İddialar ispatlanmazsa, idam istenen kişiler beraat eder veya başka bir cezaya çarptırılır. Davaların çoğu da böyle sonuçlanır. ** BİR DE FETÖ DAVALARINI DÜŞÜNÜN! Günümüzde yüzlerce, binlerce açılmış FETÖ davaları var. Bu davaların savcıları da önündeki dosyalardaki iddialara göre suçu işleyenler için (idam olmadığından) 3 kere 5 kere ağırlaştırılmış müebbet cezaları istiyor. İddia edilen suçlar belge ve tanıklarla ispat edilirse, T.C. adına görev yapan gücünü yasalardan alan hakim ve savcılarımız, suçlulara hakkettiği cezaları veriyorlar bunu milletçe görüyoruz. Bugün FETÖ davalarındaki kararları veren, yargı mensuplarının evlatları büyüdüğünde ileride bir göreve talip olduğunda geçmişte, babalarının yaptıkları, verdikleri karar için suçlanmaları, sorgulanmaları ne kadar doğru olabilir? “Bir zalimden bir Alim, Bir Alimden bir zalim” atasözünü unutmayalım. Halk arasındaki “BABA YAPAR EVLAT ÇEKER” sözünü de unutmayalım. Böyle bir anlayış ne kadar hukuka, adalet duygusuna ve toplum bilincine uygun olur? Bu yaklaşımlar eski yaraları kaşımak değil midir? Bu anlayış bizi ayrışmaya götürür. Millet huzurunu yok eder. Bilmem siz ne düşünürsünüz. ** 40.000 DÖNÜM ARAZİ SULAR ALTINDA! Son bir aydır bereketli yağışlar sonunda seli ve afetleri de beraberinde getirdi. Çok şükür barajlarımız doldu. Su çok yükseldiği için, baraj ve göletlerin tahliye kapakları bile açıldı. Her zaman olduğu gibi Büyük Menderes Nehri mecrasından taştı. İncirliova’dan Söke ovasına kadar 50.000 dönüm arazi ve mahsul sular altında kaldı. Çiftçi bir kez daha yıkıldı. Mahsulü sular altında kaldı. Biz bu filmi çok sık olmasa da 5-10 yılda bir her zaman yaşıyoruz. Amerika 450 kilometrelik Kolombiya sınırını duvar örüyor. Türkiye Irak sınırını baştanbaşa duvar örüyor. Her ne hikmetse devletimiz menderes nehrini bir türlü ıslah edemiyor. Şimdi görev bir kez daha devlet babada, birçok ilimizde olduğu gibi Aydın’da doğal afetten etkilenen mağdur olan çiftçimizin, bu mağduriyetini nasıl giderecek göreceğiz.