"Tevâzunun ne demek olduğuyla başlayalım naçizane sözümüze. Tevâzu, herkesin bildiği gibi alçak gönüllü olmak demektir. Daha geniş anlamıyla söyleyecek olursak, tevâzu, hakkı kabul edip O'na boyun eğmektir. Hak ve doğru olan bir şey, yaşça büyük veya küçük, insanlar arasındaki itibarı bakımından değerli veya değersiz her kim tarafından ortaya konulursa konulsun, itiraz etmeden kabul etmektir. Hakikâte böylesine teslim olan kimselere de mütevâzi insan denir. Tevâzunun zıddı ise gurur ve kibirdir.  Büyüklenmek, kendini beğenmek, hakkı çiğnemek, başkalarını küçük görmek, kendini herkesten yüksek ve değerli tutmak, başkalarını aşağı görmek anlamlarına gelen kötü huylardır.  Tevâzu, hayatında, hayatının her anında ve alanında tuttuğu yol, takındığı tavır olmalı insanın. Hayatta sahip olduğu maddi ve manevi her şeyin emanetçisi olduğunu bilmeli sahip olduklarını verene şükretmeli, sahip olduğu için ayrıcalıklı olduğunu, diğer insanlardan farklı  olduğunu, sahip olduklarının ona üstünlük kattığını düşünmemeli. İnsan bile iki nefes arasında geçen süre zarfında yaşıyor, sahip oldukları nasıl baki olsun. Bu gün çok övünülen güzellik, şan, şöhret, statü, pahalı eşyalar, şık kıyafetler, lezzetli yemekler... yarın bizimle olmayabilir ama hayatımızın merkezine aldığımız bir tavır olarak tevâzu hep bizimle kalacaktır. Övünmeyi bırakıp sahip olduklarımıza şükretmeli ve onları insanlarla paylaşmalıyız. Bu hayatta sahip olduğumuz hiçbir şeyin gerçek sahibi bizler değiliz, bizler yalnızca birer emanetçiyiz.  Tevâzu bir yaşam tarzıdır. Hayatın her alanında eşitliği, adaleti ve ahlakı gözeten davranışlarda bulunmak. İnsanları bu, şu, o bucu, şunu sınıflandırmalarına sokmadan herkese eşit herkese aynı anlayışla yaklaşmak, herkesin özel ve değerli olduğunu bilmek, kimseyi düşüncelerinden, yolundan dolaylı yargılamayan, kırmayan, ayrıştırmayan bir anlayış içinde olmaktır. Hakkı söylemek, güzel örnek olmak, küçük görmemek, büyüklenmemek elimizde gönlümüzde ne varsa cömertçe paylaşabilmek, insana insan olduğu için değer  vermek yani kısacası kalbinin ışığını yansıtabilmek ve o ışığı paylaşabilmektir tevâzu. Sözlerin en güzeli ile bitirelim naçizane sözümüzü: "Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin. (İsra Suresi 37. Ayet)  "Kibirlenip de insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri  asla sevmez." (Lokman Suresi 18. Ayet)"    Selam ve Dua ile