DARWİNİZMBütün canlıların basit organizmalardan daha karmaşık türlere doğru geliştiğini, doğal seleksiyonu (ayıklanmayı) ileri süren ve ilk olarak İngiliz biyolog ve tabiatçı Charles Darwin (1809-1882) tarafından formüle edilen evrimci, hiçbir şekilde aslı-esası olmayan, bâtıl, tamamen dîne karşı bir evrim teorisidir. Dar­vin, bütün canlıların evrimini en alt biçimlerinden başlayıp en karmaşık olanlarına kadar verildiği bir ha­yat mücadelesiyle açıkladığı görüşlerini 1837'den itibaren üzerin­de çalıştığı “Türlerin Kökeni Üzerine” (1859) ad­lı eserinde bir araya getirmiştir. Temelde koyu ve katı bir materyalist olan Darwin, "yaratılış mucizesine" karşı Lamarck ile birlikle dönüşüm teorisi­ni savunmuştur. Darwinizm’in Esasları 1- Aynı kökten olan türlerin, çeşitli (çevre, beslenme vb) tesirlerle vücut ve üreme hücreleri değişikliğe uğrar. 2- İktisatçı Malthus'un çalışmaları, Darwin'i çok fazla etkilemiştir. Malthus, toplumun, mevcut beslenme imkânlarına oranla çok hızlı arttığını; buna göre nüfus artışının geometrik, beslenme imkânlarının ise aritmetik bir artışa sahip olduğunu söyler. O yüzden organizmalar, besinlerini elde edecek en iyi şartları sağlamak için mücadele etmek zorundadırlar. Darwin, bu iktisadî anlayıştan "yaşamak için mücadele" düşüncesine varmıştır. Buna göre başarıyı, üstünlüğü olanlar elde edecektir. Çünkü hayat için mücadelede daha az imtiyazlı olanların yok olmalarına karşılık, daha üstün özelliklere sahip bulunanlar ayakta kalır. Buna göre,  hayat boyunca, tabiî ayıklanma denilen olay meydana gelerek ortama en elverişli olanlar yaşar. Böylece toplumların gelişmesi, ırklar ve gruplar arasındaki çatışmalar ve ayıklanmalarla açıklanmaya çalışılması Marks'çı teoriye de tesir etmiştir. Evrimciliğin Tarihi Süreci Yunan filozoflarıyla Rönesans hümanistleri, evrim konusunda bir ön yargıya sahiptiler. Fakat bütün görüş ve yorumları bir vehimden ibaretti. İlk evrimci olarak kabul edilen Buffon, yaşadığı devrin anlayışına karşı çekindiği için düşüncesini ortaya koyamamıştır. Evrimle ilgili ilk seslendirmeyi yapan yaratılış mucizesini evirip-çeviren Lamark olmuştur. Batı biliminin dayandığı önemli bir kaynak olan Darwinizmin esaslarını alan ateizm, panteizm, materyalizm cereyanlarına bir bütün olarak Spencer'le, Comte'la, Freud'la, Marks'la yayılarak ideolojik bir yapı oluşturur. Her şey zıddı ile kaimdir kaidesince maddeci öğretinin karşısında ruhçuluk öğretisi yer alır. Maddecilik, ilk temelini, ruhu, âhireti ve Allah'ı inkâr ile atar; çeşitli yollara ayrılarak mekanist, diyalektik, tarihi materyalizm biçimlerinde ortaya çıkar. Maddeciliğin karşısında Batıda İdealizm, Ruhçuluk, Dogmatizm yer alırken;İslâm dünyasında da Dehriye, Zenadıka, 'rabbiyyun, Manicilik, Batınîlik gibi fanatik felsefî cereyanlar ortaya çıkmıştır. Bu tür maddeci akımlar, ilahi vahyi çarpıtarak yorumlamışlardır. Darwinizm ve Ateizm arasındaki sıkı İlişki Batı'da tabii ve sosyal bilimlerde "evrim"i bütün bilim adamları kabul etmekte, eğitim ve bilim metodlarında bu görüş işlenmektedir. Prof. Mourice Bucaille, “Darwin'in teorisi, evrimcilerin materyalist felsefe ile dini inanç arasındaki savaşta sallayıp durduğu bir sancak olmuştur.” Der. (Maurice Bucaille İnsanın Kökeni Nedir, Çev. A. Ünal, 46) Bucaille'e göre, Darwin, ateistlerin putlarından biri olarak kalmıştır. Eseri, XIX. yüzyılın ikinci yarısında şiddetlenen din-bilim çatışmasında ateizmi destekleyici olmuştur.  "Temel kuralları ve nihai yargılarıyla Darwinizm ortadaki doktrinlerin en din karşıtı ve en materyalist olanıdır." diyen P. Grasse, Marx'ın Darwin'in eserinin sayfalarında tüm dinsel inancı çözeltecek malzemeyi bulduğunu ifade eder. Sovyetler Birliği kurucuları da, bilimsel verilerine dayanarak Hristiyan obskürantizmi'yle savaşmak için Moskova'da bir Darwinizm müzesi kurmuşlardır. (Bucaille, a.g.e., 50) Realitede Darwizmin İçyüzü Nedir? Darwin'in iddialarının hepsi çürütülmüş olup hiçbiri ilmî bir değer taşımaz, sadece bir faraziye ve nazariyeden ibarettir. Bu bakımdan biyolojinin verilerine göre, artık türler arasında geçiş-genlik olmadığı kesinleşmiştir.. Binaen aleyh canlı türlerin (meselâ insanın maymundan) evrimi yolundaki iddia sadece bir safsatadır. Zaten Darwin de doktrininin eksikliğini bizzat itiraf eder ve evrimi açıklamakta düştüğü başarısızlığın farkında olduğunu mektuplarında belirtir. Teorisini kanıtlayamaz; tabii ayıklanmaya sadece inandığını açıklar. Böylece bilimi inanç' eksenine alır. Bugün de bu teorinin geçerliliği kanıtlanmış değildir. Ancak teorisinin çağdışı ve kavramlarının aşırı derecede zayıf olmasına rağmen, Darwin hâlâ bazı akademisyenlerden saygı görmektedir. Ama "bilimin sapıklıklarının ve uzun vadede Darwinizm'in neden olduğu insandan tiksinmenin boyutlarını bir an olsun akıldan çıkarmamak" gerekmektedir. Darwin'in basit ve çürütülmüş teorilerine yapılan eleştirileri nakleden ve Kur'ân-ı Kerim'deki bazı âyetlerde materyalist bir teoriyi destekleyecek en küçük bir ize bile rastlamanın imkânsız olduğunu belirten Maurice Bucaille, insanın topraktan yaratılışına dair âyetlere işaret ettikten sonra şu olayı anlatır: "Ölümünden kısa bir zaman önce biyolog Jean Rostard'a Fransız TV'nundaki konuşmalarının birinde Allah'la ilgili bir soru soruldu. Jean Rostard'ın cevabı, o ana kadar Allah'ın varlığına inanmadığı, fakat bir biyolog olarak sonsuz derecede küçük düzeyde meydana gelen faaliyet üzerinde düşünürken ifade gücünü yitirdiğini itiraf ettiği şeklindeydi." (Bucaille, a.g.e., 261). Bazılarına göre ne imiş efendim, evrimcilik bir beyin ve zihin konforu veya sadece algı kuaförüdür. O halde diyoruz ki: Kesin tıraşı beyler!