Geçtiğimiz birkaç gün içinde HDP Eş Başkanı Sezai Temelli şu sözleri kullanmıştı.” Burası Türkiye’nin en bereketli toprakları, burası vaad edilmiş topraklar, Musa bütün ömrünü bu toprakları arayarak geçirdi, geldiler buraları da kuruttular.” Demiş ve bir çok tepkiye neden olmuştu. Bazı kesimler Temelli’nin Türkiye Topraklarını İsrail’e vaad ettiğini söylerken, bazıları da Temelli için  “Oltaya gelmiş Kekocanlara duyurayım. İsrailoğullarının şeriatına dayalı etnik ve dini yasa çoktan çıkartıldığı için Vaat edilmiş topraklarda yaşayanlar 1 nci sınıf insan olmuyorlar yani. Hatta insan bile sayılmıyorlar. Çok heveslenme, çok ta heveslendirtme” dedi. Kimin ne dediği beni çok fazla bağlamıyor da fotoğrafın büyüğüne baktığım zaman yanılmıyorsam Diyarbakır’da konuşan HDP Eş Başkanı Sezai Temelli’nin bu sözleri bir anlamda sözde Büyük Ortadoğu, gerçekte Büyük İsrail Projesi için çalıştıklarının bir itirafıdır diye düşünüyorum. Hatta google Amcaya “İsrail’in 2023 haritası” diye sorduğunuzda önümüzdeki günlerde şekillendirilmesi planlanan büyük İsrail Haritasını görebilirsiniz. Yukardaki bilgilere 1990’lı yılların başından bu yana İsrail’den hamile bayanların gelip Urfa, Antep, Diyarbakır yani GAP Bölgesinde doğum yapmalarını ve doğum yapıp bebeklerinin çifte vatandaşlık pasaportunu cebine koyduktan sonra ülkelerine geri dönmelerini, bir de son 15-20 yıldır İsrail vatandaşlarının Güneydoğu Anadolu Bölgemizde ama kendi adlarına ama Müslüman Türk görünümlü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına aldırmış oldukları arazileri üst üste koyuyorum. ABD Ortadoğu Sorumlusu Graham Fuller’in 2003 yılında 1 Mart’ta TBMM’de Irak Tezkeresi’nin ret edilmesine müteakip söylemiş olduğu; “Türkiye’de ABD çıkarlarını korumak için Başbakanla anlaşıyoruz, karşımıza TBMM çıkıyor, TBMM’yi ikna ediyoruz, Anayasa Mahkemesi çıkıyor. Türkiye’de başkanlık sistemini getirmemiz lazım. Başkanı ikna ederiz. Edemezsek alaşağı ederiz.” Sözleri ve ülkemizin son yıllarda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında geçtiğimiz Türk Usulü Başkanlık Sistemi geliyor. Yine büyük fotoğrafın bir tarafında ABD, Rusya, İsrail, Ermenistan, Yunanistan dahil tüm NATO ülkeleri tarafından yaklaşık 40 yıldır desteklenen ve 40 yıldır ülkemizden özerklik adı altında toprak koparmaya çalışan, bu uğurda 50 bin canımıza kast eden aynı zamanda devletimize yaklaşık 2 trilyon dolar zarar veren PKK bulunuyor. Aynı fotoğrafın bir başka tarafında ABD tarafından PKK’nın Suriye kolu olan PYD’ye verilen 25.000 tır silah bulunuyor. Bu silahların şimdi PKK’nın kontrolüne geçtiği bir sır değil. Ayrıca bu silahların sözde BOP gerçekte BİP Projesi kapsamında sırada sadece Türkiye ve İran kalmışken bizim Mehmetçiklerimizin karşısına çıkarılmayacağının garantisi var mı? Tahminim eninde sonunda bu silahlar karşımıza çıkacak. Hem öyle söylendiği gibi ABD tarafından eğitilen 60-70 bin kişilik silahlı güç değil Arkadaşlar. 25 bin tır silah demek en az 4 milyon silahlı güç demek. Zira 1 tır silahın 200 kişiyi pusatlandırdığı sır değil. İmdi bakalım PKK ne istiyor. Bizim Güneydoğu Anadolu Bölgemizi istiyor. Tabii önce özerklik yani eyalet sistemi istiyor.1991 yılında Pentagon tarafından hazırlanan sözde Kürdistan, gerçekte Büyük İsrail Haritası bilindiği gibi bizim Güneydoğu Anadolu Bölgemiz, Irak’ın kuzeyi, Suriye’nin Kuzeydoğusu ve İran’ın kuzeybatısı’ndan koparılacak topraklarla kurulacak. Hatta bu konuda 1991 Körfez Savaşı sırasında Kuveyt’te bir otel odasında ilk defa bir ABD’li Albay bu haritayı gazetecilere tanıtmış, ”Önümüzdeki dönem bu harita hayata geçecek.” Dediğinde bir gazeteci sormuştu, ”Peki Türkiye bu haritaya toprak vermek istemezse ne olacak?” demiş, Albay da; ”O zaman Türkiye savaşmak zorunda kalacak.” demişti. Türkiye’den bu toplantıya Sabah Gazetesi yazarı Güneri Civaoğlu katılmıştı. Zurnanın zırt dediği yere doğru geliyoruz Arkadaşlar. Yine geçtiğimiz yazıların birinde 1896 yılında ABD Temsilciler Meclisinin almış olduğu bir gizli kararla Osmanlı Topraklarını “Türkiye Birleşik Devletleri” adı altında parçalama planlarını anlatmıştım. O zaman bu Sevr  planlarını topraklarımızda yaşayan 72.5 milleti “Türk Milleti” Kültürel Kimliğinde birleştirerek bütün dünyanın “Türklerin işi bitti, bir daha bellerini doğrultamazlar.” dediği bir zamanda Gazi Mustafa Kemal Atatürk bozmuştu. Ancak üzerinden 100 yıl geçmeden aynı senaryonun Genişletilmiş Sevr, Büyük Ortadoğu Projesi, Büyük İsrail Projesi vs. adı altında yeniden yürürlükte olduğunu gözlemliyoruz. Arkadaşlar plan belli Irak’a saldırdılar ve Kuzey Irak’ta Barzanistan’ı kurdular. Suriye’ye saldırdılar orada da Irak’ta yaptıkları gibi “Güvenli Bölge” söylemleri ile ikinci bir sözde Kürt devleti kuruyorlar. Sırada tahminimce bizim Güneydoğu Anadolu Bölgesi var. Şayet sevgili yöneticilerimiz yanılıp yenilip Eyalet Sistemine geçmezlerse sorun yok ama Türkiye Eyalet sistemine geçerse hain projenin 3 ncü ayağı da hazır hale gelecek.  İran’ı da içerdeki Güney Azerbaycan Türklerini kullanarak bölmeye çalışacakları aşikar. Onlara bağımsızlık vaat edeceklerdir kesin.  İşin bu kısmı bizleri ne kadar rahatsız eder bilinmez. Arkadaşlar fotoğrafın bir başka tarafında birkaç ay önce Türkiye’den Almanya’ya bir grup milletvekili gitmiş ve dönüşte “Almanya’da Eyalet Sistemini inceledik.” Demişti. Aynı dönemde anlı şanlı devlet büyüklerimizden biri de “Belediye Başkanı ile Vali aynı kişi olmalı.” Demişti. Bilindiği gibi Ancak eyalet sistemlerinde Vali ile Belediye Başkanı aynı kişi olur. Bir başka devlet büyüğümüz 81 ilin anayasasını ayrı hazırlıyoruz demişti. ”Eyvah” demiştim.”26  parça eyalet yetmedi, 6000 yıl önce Sümerler’deki Şehir Devletleri gibi 81 Şehir Devletine bölecekler her halde.” Üstüne üstlük 20 yıl peşinde koştuğumuz Sayın Dr. Devlet Bahçeli’de 31 Mart 2019 Yerel Seçimlerine müteakip “Büyükşehir Belediye Başkanını biz seçelim, ilçe belediye başkanlarını o atasın.” Dedi. ”Eyvah” dedim yine. ”Bir bu eksikti.” Sayın Bahçeli üzerinde oturduğu koltuğun bu ülkenin üniter bütünlüğü için yakın geçmişte can veren 5500 şehidin vebalini taşıdığını unutmuş herhalde.” Dedim. Birisi de çıksın benim aklımdaki bu endişeleri gidersin. Ne diyeyim. Selam ve Saygılarımla.