Müslümanların en büyük kaybı, kindarlaşmaya meyletmeleridir. Hatta, kindarlaşmalarıdır... Sebep, belli… Müslüman olduklarını iddia edip İslamî değerlerden bîhaber olmaları… Ya da yok saymaları… Mücadele ettikleri kesimlere karşı gücü ellerini geçirdiklerinde onlar gibi intikamcı davranmaları… Fetö gibi… Fetö’nün açtığı ağır tahribatın sürdürülme gayretkeşliği: acı… İntikam hissiyatıyla hareket edilmesi ruh köklerimize aykırı… İnsanları kazanmak; Mekke Ruhu dediğimiz çare ile mümkündür. Bu, esas itibariyle Müslüman-Türk Milletinin nasıl müslümanca duruşunu ve ahlaki değerlerini yitirdiğine işarettir. *** Yeni Şafak’tan Yusuf Kaplan bey bas bas bağırıyor; duyan yok… “Bu toplum, bu toplumun ruhunun yegâne kaynağı İslâm’ı kaybediyor. Bu toplumun çocukları, genç kuşakları, İslâm’ı terkediyor, ülkeyi terketme planları yapıyor... Bu toplumun ruhunu oluşturan, tarih yapmasını mümkün kılan İslâmî değerlerini kaybediyor... Bu toplumun İslâm’ı kaybetmesi, toplumsal olarak çözülmesi, ortak paydalarını yitirmesi, parçalanmanın eşiğine sürüklenmesi ve tarihten silinmesi demektir -Allah muhafaza!” *** En çarpıcı dünyevileşme ve çürümüşlük ikazı: “Başörtüsü mücadelesini kazandık ama tesettürü kaybettik.” *** Buradan hareketle şu tespit ve tarihe müracaat edebiliriz. Meydana gelen hadiseleri değerlendirirken muktezi hal denilen güncel durumun iyi tahlil edilmesi gerekmektedir. Cereyan ettiği şartlarda geçerli bir olayın günümüzdeki karşılığına bakılarak iyi veya kötü demek çok abestir. Şu anki mevcut siyasi durumu analiz etmek ve yukarıda bahsettiğimiz “değerler tahrifatı”nın nereden başladığına bakmak elzemdir. Onun için İkinci Abdülhamid Han’nin 33 yıllık dönemini herkesin (iktidar-muhalefet) çok iyi incelemesi zaruridir. İddia edildiği gibi istibdat varsa, Abdülhamid Han’ın kaht-ı rıcal yüzünden bu mesnetsiz zorlamalara muhatap edildiği unutulmamalıdır. Değerler tahrifatı dediğimiz dönemde hal çarelerinin arandığını ve bunun için Abdülhamid Han tarafından yapılmış veya yapılması düşünülmüş köklü (radikal) denilebilecek reformları kendi ifadeleriyle aktarmak faydalı olacaktır. Çürümüş, çökmek üzere olan bir cemiyeti en az zararla kurtarmaya yönelik hatırattan bazı bölümleri aktarıyorum (Görüleceği üzere Abdulhamid Han, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş temellerini de atmıştır). Aslında dünyevileşen bir milleti bu beladan kurtarmanın mücadelesine şahit olmaktayız. İşte o hatırattan bazı bölümler: “Yazımızı (Arap Harfli) öğrenmek pek kolay değildir. Bu işi halkımıza kolaylaştırmak için harflere, lisanımızdaki bazı sesleri vermek güçlüğü mevcutsa da bunu ayıklamak şüphesiz kabil değildir” (s.178). “Bizde de Gregorien takvimini kabul etmenin zamanı gelmiştir. Bu takvimin kabulüyle pek çok da fayda temin edilecektir. Bizim ay takvimimizle güneş takvimimiz arasındaki 12 günlük fark, uzun zaman üzerinde hesap edildiğinde büyük fark ve karışıklık meydana getirmektedir. Mesela yaza gelen bir doğum günün sene-i devriyesi bir müddet sonra kış ortasına dönmektedir. Bu takvim inkılabı meselesini tetkik edecek bir komisyon kurulması çok yerinde olur” (s,180). “Serpuş (şapka) giymenin benim dinimle ne alakası olabilir? Gene eskiden kalma başı açık dolaşılmaması âdeti de kaldırılmalıdır. Bu adetin sıhhate na kadar zararlı olduğunu hekimlerimiz halka izah etmelidirler”(s.102). Yine batı müziğine önem vermesi, tek kadınla evlilik ve boşanmanın zorlaştırılması, tabii sınırlara çekiliş çerçevesinde “anavatan” fikri etrafında Osmanlı Devleti’nin aslî unsuru olan Türk milletini güçlendirilmesi fikri (Aydın Talay, Eserleri ve Hizmetleriyle Sultan Abdülhamid, Risale Yay., İstanbul, 1991, s.421) o dönemde köklü çözümler olarak sunulmuştur. Ki bu istikbali görmenin, çözülmeyi değil; bir olmanın, diri olmanın, tek devlet ve tek bayrak etrafında yek vücut olmanın tezahürüdür. *** Hangi şartta ne gibi tedbirler alınacak? Müslümanca duruşu muhafaza ederek Mekke Ruhu rehberliğinde çözüm üretmek esastır. O anki çözüme matuf tavsiyeler toplumun kıymet ölçülerine ters görünebilir. Mühim olan öze zarar vermemesi. Başkaca bir çözüm yolu görünmemektedir. *** Kuşadası’ndan bizim görebildiğimiz bu…