Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul seçimlerinin getirdiği gerginliği 2 cümle ile yerle bir etti. Cumhurbaşkanı ne dedi? Seçim geride kalmıştır. Önümüze bakalım. Isınan demiri birlikte soğutalım. Aslında sayın Cumhurbaşkanı seçim süresince milleti geren bir süreci geçte olsa fark etmiş olmalı ki bu iki cümle ile milletin stresini atmış. Milletimizin birliğini herkesten çok Cumhurbaşkanı ister, istemeli. Dış ülkelerin Türk ekonomisinin iflas ettiğini açıkladığı günler yaşıyoruz. Yine şehit haberleri gelmeye başladı. Cumhurbaşkanının bu çıkışı, cuk diye yerine oturdu. Milletteki seçimin getirdiği tansiyonu düşürdü. Milleti bir yerde bütünleştirdi. Şimdi ne olacak? Yüksek Seçim Kurulu baskı altında karar verdi, iddiaları son bulacak. YSK rahat karar verecek. Kargaşa son bulmuş olacak. İmamoğlu da icraatlarına bakacak. Partilerin kendi aralarındaki çekişmeler en aza indiği için, partiler Türkiye ittifakı ortamında hareket edecek. Buda milletimizi tabi ki mutlu kılacak. Kazanan Türkiye Cumhuriyeti devleti olacak. ** MENFAAT EKSENLİ SİYASET YAPMAK! Siyasetin sorun çözme sanatı olduğunu her fırsatta söylerim. Ama biz bunu kavga etme, toplumu ayrıştırma sanatı haline getirdik. Nazilli’nin eski belediye başkanı Haluk Alıcık da bu nedenle seçimi kaybetmedi mi? Millet BEN EKSENLİ ve TEK ADAM anlayışıyla siyaset yapmanın, millet değerlerini tanımazdan gelmenin faturasını Haluk Alıcık’a ağır bir şekilde kesti. Seçimi kaybetti. Bununla ilgili yüzlerce örnek verebilirim. Ne var ki amacım bu değil. Siyaset güven kaybetmemeli, bir hizmet aracı olarak kalmalı. Kin ve öfke üzerine yürümemeli. Seçimin bittiği anda herkes işine dönmeli. Sen ben kavgasına devam etmemeli. Biz dönemi başlamalı. AK Parti doğarken sayın Cumhurbaşkanının siyaset dili de bugünkü Ekrem İmamoğlu dili gibiydi. Partide zaman içinde BEN EKSENLİ, AZ OLSUN BENİM OLSUN zihniyeti hakim olmaya başladı. AK Parti işte bu dönemde kan kaybetmeye başladı. Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’a doğru bilgiler gitmedi, gitmiyor. Parti içeriden sabote edildi. Ülke sorunlarından sonra cumhurbaşkanının bu sorunları tespit edip neşter vuracağını inanıyorum. “Partiye güç verenler değil de partiden güç alanlar, partiyi kullananlar” hakim oldu. Bunları çok geniş olarak örnekler vererek, önümüzdeki günlerde açıklayacağım.  Şuan Aydın Milletvekillerinin de haline bir bakmak lazım. Sökeli Metin Yavuz Söke’de kaybetti, Çineli Mustafa Savaş memleketi Çine’de, Rıza Posacı Efeler’de, Bekir Kuvvet Erim memleketi Nazilli’de kaybetmiş. Bu vekillerle, bu teşkilatlarla Aydın Büyükşehir nasıl kazanılır? Bu konuların çok iyi analiz edilmesi gerekiyor. ** SANA YAKIŞMAMIŞ BAŞKAN! Yazıma ilgimi çektiği için yine Aydın’da bir başka belediye başkanını satırlarıma taşıdım. Türkiye’nin her köşesinde olduğu gibi Aydın ilimizde de, yaşanan seçim sürecinde olay olmasa da, tansiyonu yüksek bir yerel seçim süreci yaşadık. Bunlardan biride Aydın’ın Köşk ilçesinde yaşandı. AK Parti’nin Aydın’da kalesi kabul edilen Köşk’te kıyasıya yarışı Cumhur İttifakı adayı AK Partili Nuri Güler kazandı. Seçimi kaybeden Millet İttifakı adayı İYİ Partili Veli Tuna seçimi kazanan rakibini ziyarete gitmiş. NE GÜZEL BİR DÜŞÜNCE, sert geçen seçim sürecinden dolayı kendisinden özür dileyip yeni görevinde başarılar dilemiş belediyeden ayrılmış. Bundan güzel ne olabilir ki? Ancak belediye başkanı seçilen Nuri Güler kendisini ziyarete ve tebrike gelen rakibinin “seçim sürecinde attığı iftiralardan olayı vicdani rahatsızlık çektiğini bunu hafifletmek için gelmiştir” sözü ile testileri, bardakları kırmış, devirmiş. Yanlış yapmışsın Başkan. Seçim bitti her şey bitti olmalıydı. İki kolunu açıp rakibine sarılmalıydın. Neden böyle davrandınız bilmiyorum.  Seçim sonunda sana uzatılan eli saygıyla sıkıp sizde, geçmişi hoşgörü ile karşılamanız yakışırdı. Olmamış, size yakışmamış Başkan. ** BAŞKAN ÖZCAN’IN ÖNÜNÜ AÇIN! Seçimlerin üzerinden tam 22 gün geçti. Taşlar yerine oturmaya başladı. Haluk Alıcık’ta yaptığı İstanbul gezisi ve cemiyet ziyaretleriyle sivil hayata alışmışa benziyor. Elbette taşların yerine oturması bir zaman meselesi. Bu süreçte herkesin üzerine düşeni yapması lazım. Her şeyden önce dedikoduların bitmesi gerekiyor. Küçük sinek mide bulandırır sözünü unutmayalım. Belediyede ekip kuracağım diye bugüne kadar hizmet vermiş insanları suçlu gözü ile bakmayın. Onların onurlarını kırmayın. Herkes görevine dönmeli. Belediye Başkanı seçilen sadece bir kişidir. O kişi de Kürşat Engin Özcan’dır. Çalışma ekibini kuracak olan da yeni başkan Av. Kürşat Engin Özcan’dır. Özcan, belediye çalışanlarını da yakından tanıyan bir kişi olması kendisi için bir şanstır. Zaman herkesin kral kesileceği, hesap göreceği bir zaman değildir. Seçimle gelenler yetkilerini bilmeli, dışına çıkmamalı. Siyasiler partinin olmadığı Belediye Başkanlığı Hizmet Binası’nda her işe maydanoz, olmamalı. Böyle zamanlarda, il ve ilçe başkanları görevlerine dönmeli. Başkanın çalışmalarına çok müdahaleci olmamalı. İlişkilerde karşılıklı saygı ön planda olmalı. Bunları benden iyi bildiğinizi biliyorum. Yinede şuan ki heyecanla yapılan hamleler öncesi hatırlatıyorum işte. Özellikle CHP’nin Başkan Özcan’a sorun değil, çözüm üretmede yardımcı olması gerekiyor. İYİ Parti’nin yol arkadaşının önüne set değil, yol açıcı olması gerekiyor. Bugüne kadar hep sorunları ötelenen Nazilli’nin kaybedecek vakti yok diye düşünüyorum. Birde kısır çekişmelerle vakit geçirirsek, büyük köy haline gelen Nazilli’ye yazık olur. Artık Büyükşehir ile aynı yöne bakan Nazilli’nin, Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ile birlikte Nazilli’ye hizmet getirme zamanıdır. Bunu büyük bir heyecan ve merakla bekliyoruz…