Kendimi bu küçük ömür alanıda belli yaşantıların aktrisi gibi deneyimlesem de, bütün olan biteni tarif edip kendime güvenli alanlar yaratsam da,  varlık alemi içindeki yerimi gerçekten hissettiğimde her şey kaybolup gitti.  Geriye sadece ruh kaldı. Kocaman bir ruh... Babam, uykunu böleceğim, ama seninle konuşmak istiyorum Uyan baba, uyan!  Bak, sana neler anlatacağım Başucuna gelip, sana böyle haykırdığımda gözlerini açıyorsun Biliyorum Beni dinliyor, belki de bana bir şeyler fısıldıyorsun, Biliyorum Ama gücüm, ne toprağı yenip gözlerine ulaşmaya yetiyor, Ne de fısıltılarını işitebiliyorum Yine öğrettiğin gibi hissedebiliyorum Bugün 10-aralik Sen gideli 27 sene oldu Bana “elveda” demeden ilk gidişin Bizleri öpmeden kapıdan ilk çıkışın Gelirken alayım; bir şey lazım mı diye sormayı ilk unutuşun Nereye gittin ki, bu kadar önemsizleşti alışkanlıkların? Soğuk mu baba oralar? Güneş bir nebze olsun dokunur mu gözlerine? Of….of…. gözlerin beni çıldırtıyor. En uzun, en anlamlı nutukları gözlerinden okudum hep. Hala, evimin duvarında asılı olan resmin bana neler anlatıyor neler… Bir sen daha vardı gözlerinde senden öte Babam , babacım..... 27 yıldır damarlarımda kaç tur attın kim bilir? Sen damarlarımda dolaşıyorsun İkimiz bunu biliyoruz ya, bu da yeter. Babam, buraları hiç merak etme Tanrının, toprağın altındaki loşundan daha karanlık bu dünya. Ben büyüdüm ve evlendim babam, İki kızım var Eda ve Ecem. Okuyorlar. Seni çok özledim babam,  Yüksek dağlardaki uzak ağaç görüntülerine, Bulutların karmaşasına Dalgalara, yakamozlara,  Gece uzaklardan gelirken Yol kenarlarındaki çalıların garip şekillenişlerine, Minicik bir hareket eder mi diye duvardaki resmine, Uyumak üzereyken gelen tıkırtıyla irkilip Evin dört köşesine bakıyorum hep Karşıma çıkarsın diye. Lanet olsun, yoksun! Bir gece rüyama gir baba, kucakla beni,ıslak ıslak bir öp be! Çok özledim, çok özledim anlıyor musun? Çok özledim. Gün gelir buluşuruz babam... Seni çok seven oğlun Atalay.... Tüm ölmüşlerimizin ruhu için El Fatiha...