Ayıp ettin valla kimseye söylemem” ya da  “Arkasından değil, burada olsun yüzüne de söylerim.” “Dünya Tükenir, Yalan Tükenmez” Yalan söylemek, diğer insanları kendimizi kandırmak, sosyal ilişkilerimizi, hatta yaşamımızı yönlendirmektedir. Dinimiz yalan ve yalancılığı günahların en büyüklerinden birisi olarak kabul eder.  Bir hadislerinde Hz. Peygamber (asm) Efendimiz, "Size büyük günahların en büyüğünü haber vereyim mi?" buyurur ve bunu üç kere tekrar eder. Sahabe efendilerimiz, "Evet" deyince: "Allah'a şirk koşmak, anne-baba haklarına riayetsizlik, cana kıymak" buyururlar. Ardından da "Haberiniz olsun! Yalan söz, yalan şahitlik" diyerek yalanın da büyük günahlardan olduğunu üstüne basa basa tekrarlayarak ifade eder. (Buharî, Şehadet, 10) Pinokyo, bizim bildik Pinokyo. Şu yalan söyledikçe burnu uzayan. Yalan, dünyanın yapılabilecek en kolay mesleği, icra edilebilecek en kolay sanatı, keşfedilebilecek en zor şeyleri kolayca keşfedebilmenin en kolay yolu. Bilerek ve isteyerek söylenir yalanlar. Kişi işine geldiği gibi anlatırken bir kere, gariptir yalan belirli bir süre sonra tıpkı alkol ve sigara gibi bağımlılık yapmaya başlar. Yalanın amacı; başkalarını aldatmaktır. Yalan, gurur ve kibir nedeniyle söylenir. Alışkanlık ile söylenir. “Bilmiyorum” dememek için söylenir. Yaşanan veya tanık olunan olayları abartmak için söylenir. Kötülük yapmak ve aldatmak için söylenir. Gösteriş yapmak için söylenir. Çıkar ve gelir sağlamak için söylenir. Bir tartışmada haklı çıkmak ve üstün gelmek için söylenir. Yapmayacağını bildiği bir şeyi vaat ederken söylenir. Yani, kendileri ve başka insanlar hakkında yanlış bilgi yaymaktan kendilerini alıkoymazlar. Yalancı, Allah’a karşı kafa tutan, fakat insanlardan korkan bir serseridir. Yalan, günahların en çirkini, ayıpların en fenası, kalbleri karartan bütün kötülüklerin başıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Yalan, nifak kapılarından biridir. "Yalandan sakının. Yalan insanı günaha, o da Cehenneme götürür. Kişi durmadan yalan söyler ve yalan araştırırsa Allah katında yalancılardan yazılır." (Buhari, Edeb, 69) Sokakta yalan söyleyen bir kişi ile karşılaştığınızda, basitçe o kişiden uzaklaşır ya da söylediği şeyi duymazdan gelebiliriz. Yalan söylemek kolay ve bir süre sonra alışkanlık yapar insanda; çünkü biz insanlar yapımız gereği kolay şeyleri çok çabuk benimseriz. Oysaki söylediğimiz yalanın gün gelip de açığa çıkacağını ve yüzümüzde sert bir tokat gibi patlayacağını hiç aklımıza getirmeyiz. Üstelik böyle zamanlarımızda yine kolaya kaçarak hemen inkar ederiz. Yapmadığımızı hatta hatta düşünmediğimizi bile söyleyerek yalanımızı katmerleştiririz. Bazen de “ canım ne gerek var ki bunda, söylediğim sadece beyaz bir yalandı” diyerek kendi kendimizi kandırmaya devam ederiz. Ancak, muhtemelen birden fazla kere kendinize şunu soruyorsunuz: size yalan söyleyen bir arkadaş veya bir aile üyesiyse? Onların yalanlarını ilk kez duyduğunuzda kafanızda birçok şey belirir… Onlarla yüzleşmeli misiniz yoksa sadece görmezden mi gelmelisiniz? Sevdiğiniz ancak artık o kadar da güvenemediğiniz bu kişi ile nasıl baş edeceksiniz? Zor durumlar ortaya çıkar çünkü, duygularınızın ve doğru şeyi yapmak arasında kalırsınız. Eğer size yalan söyleyen bir arkadaşınız ve ya bir akrabanız varsa, hayatınızı yönetmelerine ya da sizin yerinize karar vermelerine izin vermemek en iyisi. Bu kişilerin yalanları, bu kişilere güvenmeyi bırakmak ve kendi geleceğinizin kontrolünü elinize almak için sizi uyandırma çağrısı olmalıdır.