4) Hz.Peygamber’ Kur’an’ın dışında davahiy geldiğini ifade eden âyetler Sünnetin dindeki değerini ortaya koyan unsurlardan birisi de genelde onun da bir vahiy mahsulü oluşudur. Nitekim Kur'an'a baktığımız zaman vahyin sadece ken­disi ile sınırlandırılmadığına, Hz. Peygamber'e Kur’an’ın dışında da vahiy verildiğine dair bir çok işaretleri görürüz. Kur'an'da Yüce Allah'ın kullarına olan vahyinin genel­de şu şekillerden birisi ile olduğu belirtilir: "Allah bir insanla ancak vahiyle, yahut perde ar­kasından konuşur. Yahut da bir elçi gönderip izni ile dilediğini vahyeder. O çok yücedir, hakimdir."Şura (42):51 Görüldüğü gibi bu ayette Yüce Allah, genel olarak di­lediği kullarına bu yollardan herhangi birisi ile hitap etti­ğini belirtmiş; kullarına olan hitabını bir kitapla kayıtlamamıştır. Bundan başka, Hz. Peygamber'e Kuran’ın dışında da vahiy verildiğine delalet eden hususlardan birisi de Kur’an'da, Hz. Peygamber'e ve diğer bazı peygamberlere (7) kendilerine verilen kitapların yanında bir de "hikmet"in verildiğinin ifade edilmiş olmasıdır. Mesela Bakara süresinde şöyle buyurulur: "Nitekim, kendi içinizden size ayetlerimizi oku­yan, sizi (kötü inanç, fikir, söz, ve fiillerden) arındıran, size Kitap ve hikmeti ve bilmediklerinizi öğreten bir peygamber gönderdik."  Bakara (2): 151 (8) Bu ve benzeri ayetlerde, Kitaba ilave olarak peygamberlere verildiği zikredilen bu "hikmet", alimlerce genelde Allah'ın elçilerine verilen "sünnet"  olarak tefsir edilmiştir. Mesela, bunlardan İmam-ı Şafiî bu görüsünü şöyle dile getirir: "Allah (burada önce Kitabı -ki ondan maksat Kur'an'dır- ardından da "hikmet"i zikretmiştir. Kur’an ilimleri sahasında ehliyetlerinden emin olduğum kişilerden işittim ki, buradaki “hikmet”ten , Resülullah'ın sünnetidir... Çünkü önce Kur'an zikredilmiş peşin­den ayrı olarak "hikmet" eklenmiştir."(9) el-Evzaî (o.157/ 774) de, Hassan b. Atıyye'nin "Cibril, Kur'an'ı indirdiği dibi, sünneti de Peygambere getiriyordu." Dediğini nakleder.(10) Kur'an'da diğer peygamberlere de kendilerine gönde­rilen kitapların dışında vahy gönderildiğine dair birtakım bilgilere rastlıyoruz. Lut kavmini helak etmekle görevli olarak Hz. İbrahîm'e ve Hz. Lut (a.s.)'a gönderilen me­leklerin ifadeleri (11) hiç şüphesiz bu türden vahiylerdir. Yine, kendisine bir kitap gönderilmediğini bildiğimiz Hz. Zekeriya'ya oğlu olacağına dair müjdesi (12) ile, bir pey­gamber olmadığı halde Hz. Meryem'e hitabı (13) da bu nevidendir. Bu konuda, Hz. Peygamberin de Kur'an vahyi dışında Yüce Allah ile irtibatı olduğunu gösteren pek çok ayet vardır.(14) Mesela bunlardan birisi: "Namazları ve orta namazını koruyun. Gönülden bağlılık vesaygı ile Allah'ın huzuruna durun. Eğer (bir tehlikeden) korkarsanız, yaya yahut binmiş olarak kılın; güvene kavuştuğunuz zaman ise bilmedi­ğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allah'ı (namazınızda) anın."  Bakara (2) :238-239. Görüldüğü gibi burada, Yüce Allah, namazların ve özellikle orta namazının (yani Hz Peygamberin tefsîriyle ikindi namazının) her yönüyle en güzel bir şekilde kılınmasını emrettikten sonra, yolculuk sırasında herhan­gi bir tehlikeden korkulduğu takdirde yaya yahut binmiş olarak namaz kılabilinebileceğini, ama tehlike geçtikten sonra, kendisinin öğrettiği şekilde namazın normal bir şekilde kılmasını emretmektedir. Buradaki "size öğret­tiği şekilde" ifadesi dikkat çekicidir. Bilindiği gibi namaz Kur'an'da tafsîlatlı olarak öğretilmemiştir. O halde, Hz. Peygamber'in bu konuda, Yüce Allah'tan Kur'an'ın dı­şında da Cebrail vasıtası  ile birtakım  ilave bilgiler almış olması muhakkaktır. Cebrail Aleyhisselam'ın Hz Peygamber'e gelip beş vakit namazı her şeyiyle bizzat tatbiki olarak öğrettiği rivayetlerde mevcuttur. (15)Hz. Pey­gamber de aynı şekilde bunu ashabına öğretmiş ve:"Beni namaz kılarken nasıl görüyorsanız öyle kılınız." (16) demiştir. Bundan başka, Hz. Peygamber Kur'an'da sık sık kendisine vahyolunana uymakla emrolunmaktadır. (17) Eğer, vahiy sadece Kur'an'dan ibaret olmuş olsaydı, İslam bütünüyle sadece Kur’an'dan ibaret olmadığı aşikar olduğuna göre, bu durumda  Hz. Peygamberin vahiy dışı bir çok iş yapmış olmasının kabul edilmesi gerekirdi. Böyle olunca da Hz. Peygamber'in Allah'ın emrini yerine getirmemiş olması gibi bir takım imkansız şeylerin kabul edilmesi lazım delirdi ki, bunların hepsinin de Hz. Peygamber hakkında düşünülmesi mümkün değildir.(18) Ve faraza böyle bir şey olsa elbette Yüce Allah duruma müdahale ederdi. Nihayet Yüce Allah, bu konuda Hz. Peygamberle il­gili olarak şöyle buyurur: “O,hevâdan konuşmaz,O (na inen Kur’an veyâ onun söyledikleri), kendisine vahyedilen vahiyden başka bir şey değildir.” Necm (53):3-4.(19) Bu ayette sözü edilen vahiyden maksat, bazı alimlere göre sadece Kur'an, diğerlerine göre ise Kur'an'la birlik­te bir kısım sünnettir. Çünkü, hadisler bazen sırf vahiy, bazen de Resülullah'ın içtihadıdır. Ama o içtihadı nda yanılsa bıle, bu Yüce Allah tarafından düzeltilir. (20) Bu bakımdan onun bütün sözleri, fiilleri ve tasarrufları Yüce Allah'ın kontrolü altındadır. (21) İşte bu sebeble kaynağı vahiy olmayan fakat ilahî vahiy taratından hilafına bir vahiy gelmemiş olan dînî emirleri ve uygulamaları da vahiy kabul edilmiştir. Bu nevi vahiyler Hanefîlerin cumhurunca "batınî vahiy" diye isimlendirilmiştir. (22) Hz. Peygamberin Kur'an dışında da Yüce Allah'tan vahiy aldığını gösteren delillerden birisi de hiç şüphesiz ona Kur'an'ı tebliğ görevi yanında bir de Kur'an'ı açıkla­ma görev ve yetkisinin verilmiş olmasıdır. O bu görevi elbette sadece kendi şahsî bilgi ve içtihadıyla değil Yü­ce Allah'tan aldığı ilhamla yapacaktır. 7) Bkz. Bakara (2);251; Al-i İmran (3):48; Nisa (4):54; Şad (38):20; Zuhruf (43):63./ 8) Benzeri ayetler için bkz. Bakara (2):129, 231; AN İmran (3):164; Nisa (4):113; ahzab (33:34; Cum'a (62):2/ 9) eş-Şafiî, er-Risale, s.78./ 10) Darimî, 1.117; Tevîlu Muhtelifi'l-Hadîs, s.166; Kurtubî, 1.33./ 11) Bkz. Ankebüt (29):31-32; Hicr (15):52-77./ 12)Ali-İmran(3):38-40/ 13)Ali-İmran (3):42-45./ 14) Bunlardan iki örnek için bkz.: Enfal (8):9-10; Tahrîm (66):3; Bakara (2):142-144./ 15) Bkz. Buharî. Rfid'u'l-Halk. 6; Müslim, Mesacid, 166; Ebü Davüd, Salat, 2;/İbnu Mace, Salat, 1; Müsned, 1.333; III.30./16) Buharî. Ezan. 18../17) Bkz. Nisa (4):105; Maide (5):48-49, 67; En'am (6):106; Ahzab (33):1-2; Ca-siye(45):18./18) Çünkü Yüce Peygamberini övmüş, ondan razı olduğunu belirtmiş ve onu ümmetine şahit yapmıştır. Bkz. mesela Enbiya (21):107; Ahzab (33):45-46; Bakara (2):143./1.9) Benzeri ayetler için bkz. Yunus (10):15; Ahkaf (46):9; Bakara (2):142-144