Malum araştırmacı, yardım sever, haz, tarih odaklı bir anlayışım var. Şimdilerde sadece efeleri ve zeybek oyununu tanımak konusunda kuvvetli bir isteğim oluştu sayenizde.  Ve bütüne birleşik gitme arzumuzun sağlam bir kamçısı oldu efe ruhunda yolculuk edebilmek.. Dört nala olmasa da..tırıs tırıs gidiyoruz. Emin adımlarla yavaş yavaş. Bilinmez ne zaman yazarım sizler hakkında bir daha, ama bekleyin bir Zeybek müziği seçeceğim şimdi... dinleyin.. Dünyadaki en acımasız ses, bizi sorgulayan, hatalarımızda bize “sen ne yaptın” diyen iç sesimizdir. Bu ses bizi her hatada kendimizi sorgulamaya sürükler ve bir şeyleri yapmaya çalışırken korkuyla yaklaşmamıza sebep olur. Siz o iç sesi susturdunuz “Efeyar Zeybek Ekibi” tebrik ederim. Tarihde adı geçen Yörük Ali Efe, Çakırcalı Mehmet Efelerin bugün hiç biri hayatta değil. Ancak efelik ruhu bugün dahi ayakta. Haydi şimdi yola çıkma zamanı sizin için. Yollar, şehirler, yağmurlar, olmanız gereken yerde olmak, gereken anları yaşamak, tamamladığınız puzzlelerle, kalbinizde yaşattığınız Türkiye sevgisiyle, körüklü çizmelerinizle yola çıkma zamanı.. Allah yolunuzu açık etsin. Efelik ruhu kavramı o günlerden bu günlere bizlere miras kalmış bir yaşayış biçimi. Tarihte yaşanmış bazı olaylar vardır ki bunlar tam olarak bir ders niteliğinde. Tarih terimi olarak efe; zeybek yiğidi, yiğit anlamına geliyor. Efe denilince aklımıza hemen Kurtuluş Savaşı”nda Ege köylülerinin Kuva-yi Milliye hareketiyle birlikte gösterdikleri kahramanlık destanları gelir. Hükümet kuvvetlerinin etkisiz kaldığı durumlarda halkın hakkını korur, zenginden aldığını yoksula dağıtır; zorba, soyguncu, hırsız, çapulcu ve ırz düşmanlarına aman vermez; iyinin dostu, kötünün düşmanıdır. Bu nedenle efeler uzun yıllar geniş halk kitlelerince birer kahraman gibi görülmüş, haklarında övgü dolu türküler yakılmış. Zeybek, Ege denince ilk akla gelen oyun havası. Zeybek Türk köylüsünü en iyi tanımlayan haksızlığa uğrayanın yanında , düşmanın karşısında mertçe durmayı sembolize eden bir oyun. Bir ulusun verebileceği en büyük ödül olan, folklörüne konu olup dilden dile dolaşarak sonsuza dek yaşatılmaya hak kazanmıştır. Sanatın en eski belirtisi dans insanın ilk aracı sayılan bedenle anlatım olanağına kavuşan ruhsal durumların ve gerilimlerin devinimine dönüşen bir boşalım. Zeybek Mustafa Kemal Atatürk”ünde oynamayı çok sevdiği bir oyun olmuş. Zeybekte yapılan hareketler aslında şahin ve kartalın hareketlerinden esinlenerek yapılmış. Kollar yana açıktır, koltuk altından yukarı doğru çekilir, yere çömelirken gökyüzüne doğru keskin bir bakış atılır, tıpkı bir kartal bakışı gibi. Zeybek oyunu iki türlüdür. Birincisi ağır ikincisi hareketli zeybektir. Yöreler arasında kültür farklılığından dolayı zamanla zeybek oyununun farklı türleri türemeye başlamış. Aydın, Isparta, Denizli, Manisa, Sakarya gibi illerimizde küçük koreografi farklılıkları içeren ama adı hiç değişmeyen zeybek oyunları oynanır. Tüm bu başarı hikayeleri aslında geleceğe ışık tutmaktadır. Unutmayalım fırsat hareket eden bir trendir. Hızlı olan ilk vagondan biner, yavaş olan ise son vagondan.Fakat her halükarda o trene binebilmek için hareket etmek gerekmektedir.Fırsatların hiçbirini yakalayamamış bir insan o trene binmek için ya kararsız kalıp çok geç hareket etmiştir ya da hiç hareket etmemiştir.... Yunan yazar Nikos Kazancakis trene ilk binenlerden. Sirtaki'yi dünyaya tanıtması bir yana Zorba filmi ile unutulmazlar arasında yerini almiş bile... Sirtaki Istanbul'lu Ortodoks Arnavut kasaplarının dans türü. 1960'lardan sonra popüler bir Yunan dansı haline gelmiştir. Giorgos Provias tarafından 1964 tarihli Zorba filmi için düzenlenmiş. Mikis Theodorakis'in Zorba dansı adli müziğiyle oynanır. Nikos Kazancakis 20. yüzyılın en önemli Yunan felsefecisi olduğu ve eserleri yabancı dillere en çok çevrilmiş olan Yunan yazarlardan olduğu düşünülmektedir.Fakat şu anki şöhretine, 1964 yılında gösterime girmiş olan Michael Cacoyannis”in yönetmiş olduğu Zorba adlı sinema filmiyle kavuşmuştur. Biz hala Türkiye ve Ege tarihini tanıtamıyoruz. Neden ve niçin.....? Aslında Yunanlılarla biz Türkler 1950–1960'lı yıllardan itibaren tarihlerinde ilk defa ekmek parası uğruna, büyük kitleler halinde vatanlarından ayrılarak işçi gücü olarak Avrupa'nın her bir tarafına yayılmış toplumlarız. Fırsat hareket eden bir trendir . Hızlı olan ilk vagondan biner, yavaş olan ise son vagondan demiştim . Biz son vagondan binmek üzereyiz ama hiç bir şey için geç değil önemli olan zeybek ve efeyi iyi analiz edip dünyaya nasıl tanıtırızın çözümünü üretmek... Yola çıkacağım, bir sürü şey var çıkmamaya sebep... Fakat çıkmak için sebep, asıl sebebin bilinmezliği. Bu en çekici yanı. Bilinmezlik... Hollanda”da doğup büyüyen Efeyar Zeybek Ekibi'ni kuran beş kız ve beş erkek genç arkadaşlarıma yaptıklarınız ve yapacaklarınız için bir kez daha teşekkür ederim. Türkiye”de geldiğim kırsal kesimdeki bilinen folklorün öneminin yanı sıra günümüzde Hollanda”da yüklendiğiniz misyon, sosyal aktivite, spor ve bilgilendirme çabalarınız için, ülkemizin bayrağını dalgalandırdığınız için... teşekkür ederim. Farkındayız büyük sorumluluk ve uğraş üstlendiniz. Dünyanın çeşitli ülkelerine giden başka milletlere mensup insanlar da nesiller boyu kendi kültür ve dillerini yaşatmışlardır. Bu insanların normal bir ihtiyacıdır. Hayatınızda sizi çıkmaza sokan, takılıp düşmenize neden olan her türlü zorluğun üstesinden gelmeniz dileklerimle ,sizleri seviyorum iyi ki varsınız.