İstismara uğrayan çocukta genital muayene en son yapılmalı ve muayene odasında sosyal hizmet uzmanı veya hemşire olmasına mutlaka dikkat edilmelidir. Hekimler ve diğer sağlık personeli çocuk istismarı ile ihmalinin tanı ve tedavisinde etik, ahlaki ve hukuki yükümlülükler taşır. Benzer şekilde hastanelerin de hem tıbbi nedenlerle hem de güvenli ortamı nedeniyle bu çocukları kabul etme yükümlülüğü vardır. İstismara uğrayan çocuklarda gerekli koruyucu yaklaşımları almak ve uygulamak önemlidir çünkü çocuk istismarına bağlı ölümlerin yüzde 61’i korunulabilir bulunmuştur. İstismar açısından risk faktörleri taranıp bu çocuklarda daha ileri değerlendirme yapılmalıdır. Eğitim ve danışmanlık koruyucu sağlık hizmetlerinin bir bileşeni olmalıdır. Ev ziyaretlerinin istismar ve ihmal olgularının sayısında azalma sağladığı gösterilmiştir. Ailede çocuk istismarı öyküsünün varlığı çoğu kez annenin de istismarı ile birliktelik gösterdiğinden, ev içi şiddetin taranması ileride gelişebilecek istismar tablolarını engelleyebilecektir. Acil servislerde ve polikliniklerde çalışan hekimler ve pediatristler çocuk istismarı bulgularını bilmeli, dikkatli olmalı, istismarı mutlaka her vakada düşünmelidir. Çünkü istismara uğrayan çocuklar iyi bir değerlendirme yapılmadan evlerine geri gönderildiklerinde, ilerleyen dönemde yüzde 5-10’unun öldürüldüğü, yüzde 35-50’sinin ise ciddi olarak hasara uğratıldığı gözlenmiştir. Hekimlerin çocuk istismarını tanımaları istismarın mortalite ve morbiditesini azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda etkili korunma olanağı yaratacaktır. Fakat yapılan araştırmalarda Aile Hekimliklerinde, acillerde çocuk istismarı ve ihmali olgularının hekimler tarafından yeterince bildirilmediği, bunun sebebi olarak da hekimlerin istismar ve ihmalden yeterince şüphelenilmemeleri belirtmiştir. Yine araştırmalarda hekimlerin çocuk istismarı ve ihmali konusunda yetersiz bilgi ve farkındalığa, yanlış tutum ve davranışlara sahip oldukları görülmüştür. Öğretmenlerle yapılan çalışmalarda öğretmenlerin çocuk istismarı ve ihmalini tanımlama konusunda kendilerinden emin olmadıkları ve bildirime yönelik eksikliğinin olduğu saptanmış. İstismara uğrayan çocuklarda duygulanım bozukluğu , agresif davranışlar, güvenliksiz bağlanma paternleri, yaşıtlarıyla ilişki kuramama, sosyal çekilme, okul başarısızlığı, depresyon, dikkat eksikliği, hiperaktivite, post-travmatik stres bozukluğu gibi çok sayıda etki tanımlanmıştır. Çocukluk dönemi istismar ve ihmal yaşantılarıyla, ergenlerdeki kendine fiziksel zarar verme davranışları, özkıyım girişimleri ve yüksek seviyede disosiyasyon arasında güçlü bir ilişki var. Çocukluğunda istismara uğrayan adolesan ve erişkinlerin daha fazla sigara ve alkol kullandığı, intihar ettiği ve şiddet davranışları gösterdiği saptanmıştır. Çocukluk çağındaki fiziksel, cinsel ve emosyonel istismar gören çocuklarda kronik ağrı, başağrısı veya depresyon ortaya çıkabilir. Çocuk istismarı ancak tüm toplumun ortak mücadelesi ile engellenebilir. Çocuk istismarının zararları konusunda toplumda bilinçsel bir duyarlılık oluşturulması mücadelenin birinci basamağıdır. Bu bilinç toplumun tüm kesimlerini kapsayıcı etkili kamu politikalarıyla desteklendiğinde gerçek başarı elde edilebilir.