23 Haziran'da yenilenecek olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi yerel seçim olmaktan çıktı. Ülkenin huzursuzluk kaynağı olma yolunda ilerliyor. Kuruluşundan günümüze kadar YSK'nın hiç bir kararı bu kadar tartışılmadı. Hatta tartışmanın dışında TV programlarında birbirlerine hakaret eden hukukçuları üzülerek izledik. 23 Haziran İstanbul seçimleri şimdiden iktidar ile muhalefetin güç gösterisinin ötesinde güven oylaması haline gelmeye başladı. Tüm siyasiler bu anlayışa çanak tutacak şekilde davranış sergiliyor. Ben FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN devletin her kanadında halen iş başında olduğunu inanıyorum. Toplumun her geçen gün ayrıştırılmasını bu oyunun bir parçası kabul ediyorum. FETÖ terör örgütü ile iktidarın değil, sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendini ortaya atıp mücadele ettiğini izliyorum. Herkes bu konuda sadece görüntü veriyor. Paçayı kurtarmanın hesaplarını yapıyor. Hala FETÖ'ye üye olanların, BYLOCK kullanıcılarının çıkmasının devam etmesi, bunu gösteriyor. İstanbul seçimlerinin iptal edilmesinde dış güçlerin parmağının olduğunu inanıyorum. Türkiye'yi karıştırmak isteyenlerin Cumhurbaşkanını da yanlış yönlendirdiğini düşünüyorum. Türkiye'yi karıştırmak isteyenlerin her türlü senaryoyu ortaya koyduğunu, koyacağına da inanıyorum. ** YANLIŞA, YANLIŞ DEMEK GÖREVİM! AK Parti sıkıntılı günlerin eşiğinde, partiye güç verenlerin geri adım attığı, partiden güç alanların sahaya indiğini görüyorum. AK Parti özgürlükçü demokrasi ilkesiyle yola çıktı. Demokratından, milliyetçisine, inanan insanlardan HER kesimden aldığı oylarla iktidar oldu. Her şeyden önce AK Parti bu çizgisinde halkına güven vermeli. Her iktidar döneminde olduğu gibi AK Parti döneminde de FETÖ iktidar şemsiyesi altında beslendi. Sonuç meydanda. Sayın Cumhurbaşkanımız "yanılmışım" dedi vicdanen rahatladı ama, BANK ASYA'YA evinin kirasını yatıranlar rahatlayamadı. Bayramlar, milletçe kutladığımız sevinç günlerimizdir. Son yıllarda 19 Mayıs gençlik ve spor bayramını kutlayamıyorduk. Son 19 Mayıs kutlanması Atatürk'ün Samsun'a çıkışının 100'üncü yılı olması nedeniyle ATATÜRK'Ü ANMA VE SPOR BAYRAMI olarak tüm ülkemizde çeşitli etkinliklerle coşkuyla kutlandı. Bu devletimizin işareti ile olmuştur. 19 MAYIS'TA NAZİLLİ AK PARTİ NEREDE? Ne yazık ki, Cumhurbaşkanımızın coşkulu bir şekilde kutlanmalı dediği, devlet erkanının Samsun'da kutladığı bu bayramın Nazilli'deki 19 Mayıs törenlerine Nazilli AK Parti teşkilatı katılmadı. Bu acı ama bir gerçek. Bunu saklamak, yazmamak partiye bir ihanettir. Kimsenin parti imajını lekelemeye hakkı yoktur. Atatürk Anıtı önünde yapılan çelenk koyma törenine, neden katılmadılar, onu da bilmiyorum. Ayrıca Ramazan ayı nedeniyle iftar yemeği yerine, fakir fukaraya erzak dağıtmaları kararı çok taktir edilecek bir uygulama olarak kabul edildi. Toplumda saygı gördü. Ama partililerin, bu insanları rencide etmemek için gizli verelim demesine rağmen, kapı önünde erzakları verirken, bu insanları ifşa ederek, pozlar vererek, resim çektirmelerini de ayıplıyor, kınıyorum. Ayrıca bunu basına vermeleri de daha da ayıplanacak bir durumdur. Bu bizim milli irademize, inancımıza uygun değildir. Sayın İl Başkanımız Ömer Özmen, 25 Mayıs'ta ölümünün 36'ncı yılında rahmetli Necip Fazıl Kısakürek'i sosyal medya hesabında anmasını yayınlıyor, 19 Mayıs'ta Galatasaray'ın şampiyonluğunu kutluyor. Ama ne var ki sayın İl Başkanı 19 Mayıs Atatürk’ü anma, gençlik ve spor bayramını kutlamayı düşünemiyor. Bu yanlışlar daha ne kadar gider bilmiyorum. ** ÖZTÜRK DEĞİL, ALICIK AÇIKLAMALI... 31 Mart yerel seçimleri sonrası Nazilli'de demeç kargaşası devam ediyor. Nazilli Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan'ın, NAZ-BEL şirketiyle ilgili yaptığı açıklamaya karşı çıkan NAZBEL eski müdürü Haluk Öztürk bir basın açıklaması yaptı.  Yönetim kurulu üyeleri ile basın karşısına çıkan Öztürk, verdiği rakamlarla Başkan Kürşat Engin Özcan'ın verdiği rakamların yanlış olduğunu ifade etti. Ben olsaydım bu toplantıyı yapmazdım. Neden? Açıklamada yolsuzluk var denmiyor, suç isnat edilmiyor. Çaldınız çırptınız da denmiyor. Sadece iyi çalışmamış zarar var deniyor. Bu ha 10 kuruş olur, ha 20 kuruş, ha 12 milyon ne fark eder? Eğer bir açıklama yapılacaksa, bunu Haluk Öztürk değil de, eski belediye başkanı sayın Haluk Alıcık yapmalıydı. Çünkü Öztürk, Belediye Başkanı Haluk Alıcık'a bağlı olarak çalıştı.  Bu suçlama döneminin son bulması lazım. Nazilli küçük bir yer, her gün herkes birbiriyle yüz yüze geliyor. Ayrıca Sayın Haluk Alıcık'ın daha hoşgörülü sakin olması gerekiyor. Özellikle yeni belediye başkanı Av. Kürşat Engin Özcan için; "Sayın Kürşat Engin Özcan'ın kazandığı tek dava varsa söyleyin" sözleri kendisine yakışmaz. Adama sorarlar madem bu kadar başarısız bir avukattı niye 10 yıldır Nazilli Belediyesi'nin ve sizin avukatlığınızı yaptı derler. Sanırım Alıcık, buna cevap veremez.