Şimdi çok fazla nörobilime dalmadan zihnimiz sadeleştirerek yeniden tüm fotoğrafı bütünlemeye çalışalım: Kognitif nörobilimin(ilmü’n-nefs) en son verilerine göre insanı hz.insan kılan ve kemalata doğru dikey-yolculuğa çıkaracak ve ahsen-i takvime mazhar kılacak altyapı bu istirahat modu (beynin yorumcu kısmı). Tam tersi olan esfele safiline düşürecek beyin altyapısı ise bu ayna nöron sistemi(beynin temsiliyetçi kısmı).  Kognitif Nörobilimin duayenlerinden olan prof. Mesulam, bu yeni paradigmanın kurucularından ve bu konuda onun medeniyet değerlerimizle eşdeğer düzeyde çok nefis bir tesbiti var : “İnsan beynindeki hakikat işte bu iki ana yapının (beynin yorumcu ve temsiliyetçi kısmı) diyalektik geriliminden (çatışmasından) meydana gelir an be an…” Aslında işte varlık sancısı çeken ve kutsal hüzün sahibi olan insanın beyninde olan biten de tam olarak bu. Bu çatışmanın/gerilimin yatışmasının nasıl olacağını ise bize ruh ikizimiz olan Kur’an=“kelami insan” Şems-7-10’da açık açık bildiriyor.”Nefsini tezkiye eden/arındıran kurtulmuştur, bu konuda çaba harcamayan ise ebeden kaybedenlerden olmuştur” Artık konuyu toparlayıp zihni inşamızı tamamlama zamanı: İşte varlık sancısının peşine düşen medeniyet insanının (makbul insan), gerçekte beynin yorumcu kısmını, bilinçli iradesini(frontal fonksiyonlar-enfüsi ayetler) sürekli kullanarak onu geliştirir ve güçlendirir ve karşısındaki otomatbilinçaltını temsil eden MNS-temsiliyetçi yapıyı(afaki ayetler) galebe çalar. Dolayısıyle iki sistem arasındaki gerilim belki bir ömür çile-meşakkat sonunda yatışır ve selametle, sükunete erişip, mutmain kalbe ulaşılabilir bi-iznillah(Ra’d - 28 gerçeği ile bu gerilim artık sönmüş olur yani, damla geldiği okyanusa kavuşur). Sonuçta, sağlıklı/makbul şahsiyet bir ömür boyu süren arayışının anlamına vakıf olur ve böylece “varlık sancısını” dindirmiş olur. Oysa beynin DMN(yorumcu) sistemini farketmeden bir ömür otomat bilinçaltına bağlı yaşayan sağlıksız şahsiyet(na-makbul insan) nefsini/hevasını 2 takip edip beynin MNS ile hep bulunduğu olumsuz/yanlış ortamlarda kendine yanlış modelleri aynalar ve ona göre beyni şekillenir ve çatışması asla yatışmaz. Yani ömür boyu farkedemediği “varlık sancısını” asla dindiremez dolayısıyla akleden kalbi/zihni/gönlü bir türlü yatışmaz( Mearıc-19 de ”..muhakkak ki insan tatminsiz yaratılmıştır” gerçeği) ve her iki dünyada da kaybedenlerden olur hafizanallah… Sekinetle kalın efendim…