1)- İnsan Canının kıymet ve değerini öğretir Çünkü birkaç saniyelik bıçak darbesiyle kurbanlık hayvanın canının çıktığını gören göz, insan canını kastetmeye karşı daha bir duyarlı, titiz ve dikkatli olacaktır.Öyle ki bazen basit bir hata ile son bulacak insan (ve hatta bir canlı) hayatına dokunmama hususunda azami gayretini göstermekten asla geri durmayacaktır. Biraz önce yürüyen, yiyen, içen ve hisseden bir canlının artık bu hareketlerini kaybetmesi karşısında duygu-düşünce sahibi bir insan empati yaparak cana kıymanın ne kadar büyük bir dehşet ve vahşet arz ettiğini yakinen anlamaya çalışacaktır. Nitekim Kurban ibadetini ifaya muvaffakiyetin niyetinde böyle bir ihtar vardır: Ya Rabbi! Bu vücudum sana karşı o kadar hata ve isyan etti ki affedilebilmem için iş bu vücudumu sana kurban etmem lazım. Fakat sen haram kıldın. Müznip, asi ve mücrim bedenime vekaleten bana ihsan ettiğin bu hayvanı kesiyorum, kabul eyle!.. 2)- Allah’a Adanmışlık şuuru geliştirir Halisane bir niyet ve takva duygusu ile fıkhi şartlarına muvafık bir şekilde yerine getirilen kurban ibadeti, mümin-i kâmili, Rabbına adanmışlık mertebesine yüceltir. O kişi, hak olan İslam davası ve mefkuresi uğruna değil malını, canını dahi feda etmekte sevdalı olur. Şu ayeti kerime işbunun tezahürünü ifade etmektedir: “De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir. O'nun ortağı yoktur. Bana sadece bu emrolundu ve ben Müslümanların ilkiyim. (En’am, 162-163) Zira kurban, insanın kendine vekâleten kesilmektedir. Aynen İsmail a.s.’ın Allah için bıçağa teslim olduğunda yerine koçun gönderilerek kurban edilmesi gibi. O itibarla kendi vücudumuzu kesmemiz haram ise de nefsani arzu ve süfli duygularımızı boğazlamak Peygamberimiz tarafından en büyük cihat olarak tesmiye edilmiştir. Böylece a’la-i ılliyyine=öteler ötesine götürecek ulvi düşüncelere sahip olmamız cidden kolay hale gelecektir. 3)- Kurban Allah’a teslimiyet talim eder *Kurban ibadeti, Hz. İbrahim ve oğlu İsmail’in yârden ve serden geçerek Allaha teslimiyetin hasbilik ve diğerkâmlığın canlı bir ifadesidir. *Halilür-Rahman’ın “Bana, sonra gelecekler içinde, iyilikle anılmak nasip eyle!” (Şuara, 84) şeklinde yaptığı ve içerisinde büyük bir ubudiyet, teslimiyet, tevekkül ile kadere rıza gibi iman ve itmi’nanın bulunduğu duasının –ındi İlahide- kabul olmuş şekli ve bir yad-ı cemilidir. *Eyyam-ı teşrike tevafuk eden Kurban ibadetinde, bıçağın İsmail’i değil de taşı kesmesi neticesinde: Baba-oğul ve Cibril ile Melaikenin terennüm ettiği Allah’ı zikir, hamd ve tehlil’den müteşekkil ve inci tanelerinin ipliğe dizildiği gibi nazmedilen “Tekbir” okunur ki tam bir istikamet ve teslimiyet parolasıdır. * Bunda İsmail’in kurban edilmesinde hazır ve nazır olan melekler ile koçu getiren Cebrail ve Hz. İbrahim’in teslimiyetinin tescili ile beraber ittikai ve ihsani bir tutum, nebevi bir kulluk duruşu vardır. 4)- Kurban İhlâsı öğretir Din adına olan her şeyi illaki Allah hatırına yapmanın yegâne adıdır ihlâs. Binaen aleyh Kurban da sadece Allah için kesilir. İhlaslı olarak ibadet edin buyuran Cenabı Hak, Kevser suresinde: “Rabbine kulluk et ve O’nun için kurban kes.” Diye emrediyor. O yüzden başkası adına kesilen kurbanların eti yenmediği gibi besmelesiz kesilenlerin dahi etlerini yemek haramdır. Çünkü bunlar les hükmündedirler. Nitekim Maide suresinin 3.ayetinde şöyle beyan edilmiştir:Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar yoldan çıkmaktır. Peygamber Efendimiz de: “Allahtan başkası adına hayvan kesene Allah lanet etsin.” Buyurmuştur. 5)- Kurban Tevhidi talim eder *Kurban ibadeti canlı olarak tevhidi haykırır. Tarih boyunca verilen hak-batıl mücadelesinde şirk ve küfrün karşısında tevhit sancağının şahikalara dikildiği ve ehli tevhidin bayram ettiği günün adıdır kurban. Ayette: Bir zamanlar İbrahim'e Beytullah'ın yerini hazırlamış ve (ona şöyle demiştik): Bana hiçbir şeyi eş tutma; tavaf edenler, ayakta ibadet edenler, rükû ve secdeye varanlar için evimi temiz tut. (Hac, 26) *Kurban, tevhidin tam bir fiili uygulaması olan Haccın, ilan hatta icra edildiği günlerin ta kendisidir: Hz. Allah, şöyle emreder: İnsanlar arasında haccı ilân et ki, gerek yaya olarak, gerekse nice uzak yoldan gelen argın develer üzerinde sana gelsinler. (Hac, 27) *Kurban, tevhit nidalarıyla kâinatı inleten muvahhitlerin bayram günüdür. Bu bayramın tezahürü olarak Allah adına muayyen bir hayvanı boğazlayıp Allah için paylaşmaya mükevvenatı şahit tutma günüdür:Ta ki kendilerine ait bir takım yararları yakinen görmeleri, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günler de Allah'ın ismini ansınlar. Artık ondan hem kendiniz yiyin, hem de yoksula, fakire yedirin.”(Hac, 28) 6)- Kurban Yardımlaşma ve sevindirmeyi öğretir Kurban; toplumda fedakârlık, dayanışma ve yardımlaşma ruhunu geliştiren bir ibadettir. İnsanı egosantrik durumdan kurtararak empati yelkenlerini açan, bu sayede paylaşmanın haz ve cihazlarıyla donatan ve: “ Hayırda yarışın” emri ilahisini düstur edinmeyi sağlayan bir ibadettir. Kurban, şefkat ve merhamet ile sevinç ve neşenin harman olduğu gün ve zaman dilimidir. Eğer dünyanın herhangi bir yerindeki fakir Müslüman, bu gün sevinemiyorsa bunda, diğer Müslümanların kusuru hatta dahli vardır. Zira teavün ve birlik-beraberlik çoktan hak ile yeksan olmuş, değil Müslümanlık, insanlık bile dumura uğramış demektir. Hani müminler kardeşti? Birbirleriyle kenetlenmiş binalar gibiydiler? Bir safta yekpare vücut gibi durmak onların şiarıydı? Evet, öyle idi ama biz o güzelim hasletleri, sekülarizm ve diğer sapık ideolojilerin batıl ürünleriyle dünyanın üç kuruşluk menfaatleri uğruna değiştirdik ne yazık ki! EZ-CÜMLE KURBAN *Kurban, ( Zekât gibi) mali bir ibadettir. Müslüman, kurban kesmekle Yüce Yaradan’ın emrine teslim olmuş ve kulluk şuurunu kuvveden fiile dönüştürmüş olur. *Kurban, Hz. İbrahim’in, körpe-biricik evladından;Hz. İsmail’in ise canından vaz geçme pahasına kazanmaya çalıştıkları büyük imtihanın “yâd-ı cemilini” (güzel hatırasını) ve bunun neticesinde Cenabı-ı Hakk’ın indirdiği büyük koçu kesme ameliyesini ( bir daha) ortaya koymanın gayretidir. *Kurban toplumda yardım, kardeşlik ve dayanışma ruhuunun canlanma ve idamesine katkı sağlar.*Kurban, Allah’ın verdiği nimetleri, yine Allah için, feda ederek pintilikten kurtulma vesilesidir ki zengin, Allah’ın, kendisine –meccanen-bahşettiği malın cüz’i bir kısmını vermekle, fakir ise eksikliğini çektiği bazı nimetlere kavuşmakla (Rabbül-âlemine olan) şükür ve teşekkür borçlarını yerine getirerek yeryüzünde nimetlerin artmasına sebep olurlar. O yüzdendir ki kurban edilmeye uygun olan davar ve sığır cinsinin neslinin tükenme tehlikesi olmadığı gibi adedi en fazla olan hayvanlardır. Zira Mevla-i Müteal: “Eğer (verdiğim nimetlere mukabil) şükrederseniz arttırırım. Yok, şükür nedir bilmezseniz cezam (yokluk, her türlü musibet ve felaketler) çok çetin olur. Allah’tan korkun. Çünkü (ahirette) Allah’ın azabı çok dehşetlidir.” Buyurmaktadır. Kurban ibadetinin; intibah ve hayrı kesire vesile olması temennisiyle Kurban Bayramınızı tebrik ederim.